<div>Fiziksel olarak vücut yapısının gelişimi ve hızlı değişimi söz konudur. Vücut ve dış görünüşün bu denli hızlı gelişmesi ve hormon seviyelerindeki artış ile birlikte genç bireyde bir takım adaptasyon sorunları gözlemlenebilir. Bu da bireyin gerek ruhsal olarak kendilik, kimlik ve kişilik gelişimini gerekse sosyal çevre ve ailevi ilişkilerini etkileyebilecek davranışlar sergilemesine sebep olacaktır. Bu davranışlar zaman zaman aile bireyleri tarafından yanlış yorumlanabilir. Yani bu zamana kadar tanıdıklarını düşündükleri kişi gitmiş yerine başka biri gelmiş gibidir.</div> <div>Aslında ergenlik dönemi sadece genç birey için değil ailenin diğer üyeleri bakımından da adapte olması zor bir dönemdir. İletişim kopuklukları, bireyin kişilik ve kimlik karmaşasına karşı sert tepkiler, sınırların zorlanması ve alan kavgası en çok gözlemlenen aile içi çatışma sebepleridir. Ergenlik dönemi sorunları ve aile tutumlarına değinmeden önce bazı kavramların altını açmakta fayda var.</div> <div><b>Ergenlikte Kişilik ve Kimlik Gelişimi:</b> Kişilik, bebeklikte başlar ve hayat boyu devam eder. Ancak ergenlik kişilik gelişimi için en kritik ve en önemli dönemdir. Ergenlik döneminde genç bireyde kişilik nispeten şekillenmiş ve düşünceleri, duyguları, davranışları bu kişilik çerçevesinde belirginleşmiştir.</div> <div>Birey bu dönemde güçlü ve zayıf yönlerini keşfederken bir yandan da kendi istek ve arzularını, inançlarını, korkularını, kişilerarası ilişkilerini de anlamaya ve yapılandırmaya çalışır. Kişilik tam anlamıyla oturmamış son şeklini almamıştır. Kişi hem kendi içinde hem dış dünyada kendini nerede ve nasıl görmek istediği ile ilgili sürekli bir zihinsel faaliyet içindedir. Ailenin yapısı, kültürel kabuller, sosyal çevre bu kimlik ve kişilik oluşumunda önemli bir yere sahiptir.</div> <div><b>Ergenlikte Aile Tutumları:</b>Aile tutumları kuşkusuz ergen birey için hayati öneme sahiptir. Günümüzde aileler çocuklarına ihtiyaçları olan tüm bakımı verdiklerini düşünürler. Bu kısmen doğrudur. Fakat asıl göz önünde tutulması gereken fiziki ihtiyaçlardan ziyade duygusal ihtiyaçlardır. Bu genelde dikkate alınmaz. Çocuğun ilgi ve şefkat arayışı da çoğunlukla şımarıklıkla yorumlanır. Ancak unutulmaması gereken şudur ki; ebeveyn olarak sizin ne verdiğiniz değil bireyin ihtiyacı olanı alıp almadığıdır. Ayrıca direkt olarak bireye yönelik olmasa bile aile içi stres faktörleri, aile içi şiddet, ebeveynler arası ayrılık vb. olaylar da genç bireyin kişilik ve kimlik gelişiminde olumsuz rol oynar.</div> <div><b>Tipik Ergenlik Sorunları Nelerdir?</b></div> <div><b>Ergenlik döneminde duygular istikrarsızdır. Birgün mutlu olan ergen ertesi gün mutsuz, depresif olabilir ve kabuğuna çekilebilir.</b></div> <div><b>Nasıl davranmalı:</b> Yukarıda da bahsettiğimiz gibi fiziki ve hormonel değişimler duyguların dışavurumunu da etkiler. Duygularında tutarsızlık ve dengesizlik görülebilir. Bu, direkt size karşı bir tavır geliştirdiği ya da sizinle mutlu olmadığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Burada ebeveyne düşen en büyük görev genç birey ile duyguları üzerine konuşmak olmalıdır. Yeni duruma adapte olması ve duygularını nasıl yöneteceği ile ilgili destek olmak faydalı olacaktır. Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta da, ebeveynlerin kendi duygularını yönetebiliyor olmasıdır. Çünkü karşımızdakine odaklandığımızda kendi duygularımızı gözden kaçırabiliriz.</div> <div>Kendi duygusunu yönetemeyen bir kişi başkasının duygusunu da anlayamaz. Çocuklar ve ergenler yaşadıkları duygunun sebebini çoğunlukla anlayamaz ve aşırı tepki verirler. Burada onların duygularını yatıştırmak ve tepkilerini düzenlemek ancak ebeveyn rehberliğinde mümkün olabilir.</div> <div><b>Korktuğu için ya da takdir edilmek için yalan söyleyebilir.</b></div> <div><b>Nasıl davranmalı:</b> Birey kendi istek ve arzularını keşfetme sürecinde ailenin onaylamayacağı davranışlar sergileyebilir. Genç bireyin kimlik gelişimi için bu girişimler desteklenmeli ve çerçeve birlikte belirlenmelidir. Ebeveynlerin de kendi bakış açılarını geliştirmesi gerekmektedir.</div> <div>Karşılarında artık kendi kararlarını alan, kendi hayatını düzene koymaya çalışan bir birey olduğu unutulmamalıdır. İlişkiler şeffaf olmalıdır. Olumlu olumsuz her davranış üzerinde karşılıklı iletişim kurulabilecek bir zemin oluşturulmalıdır. Zaman zaman sinirler gerilebilir, uzlaşma sağlanamayabilir. Bu noktada kısıtlayıcı ve baskıcı davranılırsa birey yalan söylemek, aileden uzaklaşmak gibi davranışlara yönelecektir. Sakinleşmek için birbirinize zaman tanıyın. Zira önemli olan gerçekten birbirinizi anlayabilmenizdir. Her iki tarafın da birbirini anlamaya yönelik çaba harcaması ilişkilerin sağlıklı ilerlemesini sağlayacaktır.</div> <div></div> <div> <b>PSİKOLOG ESRA YILMAZ</b></div> <div><b>Daha çok hayal kurmaya başlar ve hayatın gerçeklerinden uzaklaşabilir. </b></div> <div><b>Nasıl davranmalı:</b> Unutmayalım ki karşımızdaki kişi bir birey ve o da kendi hayatı ve geleceği üzerinde söz hakkına sahiptir. Birey bu hakkını sonuna kadar kullanmak ister. Bu aynı zamanda kişilik ve kimlik gelişiminin en önemli parçasıdır. Hayal kurarak, plan yaparak, denemeler ve seçimler yaparak gelecekte nasıl bir insan olacağı hakkında fikirler geliştirir. Bu fikirler sıklıkla değişir, denem yanılma yoluyla test edilir. Sosyal, kültürel ve kişisel olarak en uygun olana kendisi karar verene kadar sabırla beklemelisiniz. Gerektiğinde ve ihtiyacı olduğunda sizden yardım talep edecektir. O zaman kadar destekleyici olmaktan başka yapabileceğiniz pek bir şey yoktur.</div> <div>Eğer ergen bireyin kararlarına müdahale eder, önünde durursanız sizin istediğinizin tam zıddını yapma eğilimindedirler. Ya da tamamen size karşı boyun eğmeci, itaatkâr bir tavır içine girebilir. Ancak böyle bir kabulleniş birey için sağlıklı olmayacaktır. Çünkü bu durum, ya öfke patlamaları olarak kendini gösterir ya da sosyal alanda içine kapanık, kendini ve isteklerini ifade etmekte zorlanan biri olarak varlık göstermesine sebep olur.</div> <div><b>Sıklıkla yalnız kalmak isteyebilir, odasına çekilebilir.</b></div> <div><b>Nasıl davranmalı:</b> Alan ve sınır ihtiyacı her yaş grubunda önemlidir. Ancak en büyük çatışmalar ergenlik yıllarında yaşanır. Zira birey artık eylemlerini kendisi yönetmek ister. Arkadaşlarını, okulunu, eğitimini, okul dışı aktivitelerini ve aile içindeki varlığını kendi isteklerine göre düzenlemek isteyecektir. Kendini rahat ve huzurlu hissettiği alanlarda daha çok zaman geçirmek ister. Bulunduğu ortamı kendi zevkine göre organize eder ve orada kendi kuralları geçerli olsun ister.</div> <div>Genç birey, ev içerisinde kendi çizdiği alanlara saygılı olunmasını ve bu alanlarda ona söz hakkı tanınmasını ister. Çocuk büyüdükçe kendi sınırlarını keşfeder ve o alanlarda özerk ve özgür olmak ister. Bu alanlar ilk olarak kendi bedeni, daha sonra dolabı, yatağıdır. Ergenlikte bu alan genişler ve odası olur. Odasında kendi başına zaman geçirmek, kendi özel yaşantısının ilk adımlarıdır.</div> <div>Artık ebeveynlerden ayrı yaşam ve ilgi alanları oluşmaya başlaması çok normaldir. Eğer bireyin isteği ve izni olmadan bu alanlar işgal edilirse ve özeline saygı duyulmazsa çatışmalar yaşamanız muhtemeldir. Ergen birey için aidiyet duygusu ön plandadır. Kendisini fiziksel ve duygusal anlamda işgal eden aile bireyleri varsa kendisini oraya ait hissetmez. Dışlandığını, sevilmediğini ve kendisine saygı duyulmadığını düşünecektir.</div> <div><b>Ergenlik döneminde arkadaşlık seçimi çok önemlidir.</b></div> <div><b>Nasıl davranmalı:</b>Arkadaşlık ve yakın ilişkiler insan hayatında önemli yer tutar. Çünkü insan sosyal bir varlıktır ve büyümek, gelişmek ve olgunlaşmak için başkalarına ihtiyaç duyar. Aileler her ne kadar çocuklarının her ihtiyacını karşılamak için uğraşsalar da bazen bu uğraş yetersiz kalır. Zira bazı duygusal ihtiyaçlar ebeveynler tarafından karşılanamaz. Bu noktada kişi akranlarından destek alır.</div> <div>Çocukluktan yetişkinliğe adım attığı bu dönemde ergen birey kendisine kimlik edinmeye çalışır. Bu kimlik arayışında akranlarından destek alır. Çünkü dışarıdan nasıl göründüğü önemlidir ve en tarafsız geri bildirimi yine akranları verecektir. Koşulsuz kabul edildiği, yargılanmadığı, kendisini ait hissettiği grupların içinde var olmak ve onlardan güç almak ister. Diğer taraftan sırdaşlık edebileceği, beraber aynı deneyimleri yaşadığı arkadaşları arasında kendisini güvende hisseder.</div> <div>Ailelerin burada düştüğü hata şudur; çocuklarının her şeyi olmak isterler. Sırlarını kendileriyle paylaşmasını, en iyi arkadaşlarının kendilerinin olmasını beklerler. Ancak ergen bireyin kendi özel sosyal ortamını oluşturmasına olanak sağlamak yapılacak en iyi hamle olacaktır. Ebeveyn sadece ihtiyaç halinde başvurabileceği rehber olarak kalmalıdır. “Sana güveniyorum fakat dışarıya güvenmiyorum” tavrı son derece yanlıştır. Dışarıda tehlikeli bir sürü insan ve ortam olabilir. Ancak çocuğunuzu özgüvenli, muhakeme yeteneği olan, vicdanlı ve ahlaklı bir şekilde yetiştirdiyseniz ona güvenmekten başka çareniz yoktur. Emin olun o da sizin hassasiyetlerinize önem verecek ve kendi sınırlarını bilerek arkadaş seçimi yapacaktır.</div> <div><b>Ergenlik döneminde fark edilmek, takdir edilmek ön plandadır.</b></div> <div><b>Nasıl davranmalı:</b>Ergenlikte dış görünüşe yoğun bir ilgi vardır. Bedeni değişmeye ve şekillenmeye başlar. Bu yeni görünümden hoşlanıp kendi kabul eden, benlik saygısı olan bir birey mi olacak? Yoksa kendini hiçbir haliyle beğenmeyen özgüveni düşük bir birey mi olacak? Bunlardan hangisi olacağını, aile içi iletişim ve ilişkiler ile kişilik ve kimlik gelişimi belirler.</div> <div>Eğer birey aile içinde yeteri kadar takdir edilmiyor, desteklenmiyor ve sürekli eleştiriliyorsa yukarıda da belirttiğimiz gibi kendisini koşulsuz kabul eden bireyler bulacak ve onlarla yakınlık kuracaktır. Çünkü beğenilme, takdir edilme hepimizin ihtiyacıdır ve bu ihtiyacı gideren insanların etrafında olma eğilimi gösteririz. Bu insanlar kötü niyetli ve bize zarar veren insanlar olduğunda bazen bunu fark edemez ya da onlardan uzak kalamayız. Bu durumda ebeveynler çocuklarının kötü niyetli insanlarla arkadaşlık ettiğini düşündüklerinde çocuğun neden bu insanlara ihtiyaç duyduğuna odaklanmaları faydalı olacaktır.</div> <div><b>Karşı cinse ilgi duymaya başlayabilir hatta alışık olmadığınız cinsel eğilimler gösterebilir. </b></div> <div><b>Nasıl davranmalı: </b>bir insanda ilk cinsel merak ve keşif yaklaşık 3 yaşlarında başlar ve okul çağına kadar devam eder. Okul hayatında cinsel olarak bir eylem ya da merak yoktur. Daha çok akran ilişkileri ve oyunlar ön plandadır. Ancak ergenliğe gelindiğinde cinsel merak tekrar ve daha güçlü olarak gün yüzüne çıkar. Bunda hormonların ve gelişen cinsel organların da payı büyüktür.</div> <div>Genç birey sosyalleşmeye ve arkadaş ilişkilerini şekillendirmeye başladığında bir taraftan karşı cinse olan ilgisini de keşfetmeye başlar. Buna yönelik duygular ve düşüncelerle fazlaca meşgul olur. Zaman zaman bu duygu ve düşüncelerini eylemlere dönüştürebilir. Karşı cinsle ilk yakınlaşma girişimleri sergileyebilir. Bu eylemlerin sınırlarını belirlerken, tabii ki ailenin inanç sistemi, toplum ve kültürün etkisi ve çocuğun ahlak gelişimi oldukça etkilidir. </div> <div><b>Ergenlik Döneminde Karşılaşılan Psikolojik Bozukluklar</b></div> <div>Birçok ruhsal bozukluğun, erken çocukluk ve ergenlik dönemi gelişimsel duraklamalar sonucu meydana geldiğini söyleyebiliriz. Ergenlik döneminde özellikle ruhsal ve sosyal anlamda sağlıklı gelişim gösteremeyen bireyde;</div> Kişilik bozuklukları (ilişki ve iletişim sorunları, kimlik karmaşası, düşük ego kapasitesi, kendilik algısında ve nesne ilişkilerinde bozukluklar vb.) Anksiyete bozuklukları (panik atak, panik bozukluk, sınav kaygısı vb.) Duygudurum bozuklukları (depresyon, intihar eğilimi vb.) Cinsel yönelim sorunları, Yeme bozuklukları (gerçekçi olmayan beden algısı, anoreksiabulimia, anoreksianervoza) <div>gibi birtakım psikolojik bozukluklar görülebilir. Bu durumda mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.</div> <div> <b>Psikolog Esra Yılmaz</b></div> <div>Bursa psikolog tavsiye listesini inceleyin. Bursa psikolog yorumlarını okuyun ve kolay randevu alın.</div> <div> </div> <div> </div>