Eskişehir İl Sağlık Müdürü Prof Dr. Uğur Bilge, bazı ilçelerde 40-45 dereceleri bulan hava sıcaklıklarının sıcak çarpmasına yol açabileceğini ve beraberinde ciddi rahatsızlıkların yaşanabileceğini vurgulayarak, vatandaşların dikkatli olmaları konusunda uyarılarda bulundu.
Aşırı sıcaklık artışının insan sağlığı üzerine ciddi olumsuz etkileri olduğunu belirten İl Sağlık Müdürü Prof Dr. Uğur Bilge, özellikle risk altında olan grupların bu havalarda mecbur kalmadıkça dışarı çıkmaması gerektiği uyarısında bulundu. Bilge, “Aşırı sıcak hava, sıcak çarpması, ısı senkopu ve ısı krampları gibi sıcakla doğrudan ilişkili bir dizi hastalığa neden olabilir. Sıcak çarpması, yüksek sıcaklıklara uzun süre maruz kalma veya yüksek sıcaklıkta fiziksel efor sonucu vücudun aşırı ısınmasının neden olduğu acil tedavi gerektiren bir durumdur. Sıcak çarpmasının, ana bulgusu yüksek vücut ısısı (40 derece ve üstü) olup, bulantı, kusma, baş ağrısı, çarpıntı, bilinç bozukluğu, konuşmada bozukluk, sinirlilik, davranış değişikliği ve nöbet gibi belirtilerle ortaya çıkabilmektedir. Aşırı sıcaklar, mevcut kronik hastalıkların kontrolünü zorlaştırarak ağırlaşmasına, dolayısıyla hastane başvurularının artmasına, hatta ölüme neden olabilir. Bu havalardan en çok etkilenen 4 yaşından küçük çocuklar, 65 yaş ve üzerindeki yaşlılar, bakıma ihtiyacı olanlar (engelliler, yalnız yaşayanlar), hamileler, aşırı kilolular, açık alanda çalışanlar, kronik hastalığı olanlar (şeker, kalp damar, karaciğer, böbrek, beyin-damar, kronik solunum sistemi, psikolojik hastalıklar), sürekli ilaç kullanan (özellikle tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçları) kişilerdir” diye konuştu. Bilge, sıcak çarpmasının önlenebilir bir durum olduğuna dikkati çekerek vatandaşların sıcak havalarda özellikle dikkat etmeleri gerektiği hususları ise şöyle sıraladı:
"Dışarıda çalışması gerekenler, güneş altında korunmasız kalmamaya aşırı hareketlerden kaçınmaya, sık sık sulu gıdalar almaya dikkat etmelidir. Günün en sıcak saatlerinde (10.00 -16.00) mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmamalı, havuz, göl ve denize girilmemelidir. Dışarıda iken de hafif ve bol giysiler tercih edilmelidir. Risk altındaki yetişkinler, yaşlılar, bebekler sıcak çarpması yönünden dikkatle izlenmelidir. Bebekler, çocuklar, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır. Araç iç ısıları klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükselmektedir. Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş almalı, bu mümkün olmadığında ayaklar, eller yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı veya silinmelidir. Yağlı besin ve kızartmalardan kaçınılmalı, yemeklerde bitkisel sıvı yağ kullanılmalıdır. Susuzluk hissi olmasa bile her gün en az 2-2,5 litre (10-12 su bardağı) sıvı tüketilmelidir. Vücut direncini artırmak vitamin ve mineral dengesini sağlamak için bol sebze ve meyve tüketilmeli, kafeinli içecekler yerine de süt, meyve suyu ve bitki çayı tercih edilmelidir. Eğer doktor tarafından sıvı alımı kısıtlanmışsa, idrar söktürücü ilaç kullanılıyorsa konuyla ilgili doktora başvurmak gerekir. Yoğun fizik aktivite gerektiren sporlar için sabah ve akşam saatleri tercih edilmelidir. Ağır fiziksel aktivitelerden kaçınılmalıdır. Mide krampına neden olabileceğinden çok soğuk ve buzlu içeceklerden tercih edilmemelidir. Kafein, alkol ve çok şeker içeren içecekler vücutta fazla sıvı kaybına yol açtığı için tüketilmemelidir. Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerden kaçınılarak çabuk bozulma riski olan besinler (et, yumurta, süt balık) açıkta bekletilmemelidir. Gözün zarar görmemesi için hem UV-A ve hem UV-B den koruyucu güneş gözlüğü kullanılmalıdır." “Evinizi serin tutun”
Vatandaşların yaşam alanlarını serin tutmayı hedeflemeleri gerektiğini ifade eden Bilge, "Oda sıcaklığını 08:00-10:00, 13:00 ve gece 22:00’den sonra kontrol edin. İdeal olarak oda sıcaklığı gündüz 32 derecenin, gece ise 24 derecenin altında tutulmalıdır. Bu özellikle bebekler veya 60 yaşın üzerindeki veya kronik sağlık sorunları olan kişiler için önemlidir. Evinizi soğutmak için akşam havasını kullanın. Tüm pencereleri ve panjurları, gece ve sabahın erken saatlerinde, dış sıcaklığın daha düşük olduğu zamanlarda (eğer güvenliyse) açın. Daire veya evin içindeki ısı yükünü azaltın. Gün boyunca özellikle güneşe bakan pencereleri ve panjurları (varsa) kapatın. Yapay aydınlatmayı ve mümkün olduğunca çok sayıda elektrikli cihazı kapatın. Sabah veya öğleden sonra güneşi alan pencerelere gölgelik, perde, tente veya panjur asın. Oda havasını soğutmak için ıslak havluları asın. Aynı zamanda havanın neminin de arttığına dikkat edin. Konutunuz klimalıysa, gücün kullanılabilir durumda kalmasını sağlamak ve toplum çapında bir kesinti olasılığını azaltmak için kapıları ve pencereleri kapatın ve sizi serin tutmak için gerekli olmayan elektriği harcamayın. Elektrikli vantilatörler rahatlama sağlayabilir, ancak sıcaklık 35 derecenin üzerinde olduğunda ısıyla ilgili hastalıkları önlemeyebilir. Sıvı tüketmek önemlidir" ifadelerini kullandı. “Sıcaktan uzak durun”
Özellikle geceleri evin en serin odasına geçilmesini tavsiye eden Eskişehir İl Sağlık Müdürü Prof Dr. Uğur Bilge, konuşmasına şöyle devam etti:
"Evinizi serin tutmanız mümkün değilse günün 2-3 saatini serin bir yerde (klimalı bir yerde) geçirin. Günün en sıcak saatlerinde dışarı çıkmayı tercih etmeyin. Mümkünse yorucu fiziksel aktivitelerden kaçının. Yorucu bir aktivite yapmanız gerekiyorsa bunu genellikle sabah 04.00 ile 07.00 saatleri arasında günün en serin saatlerinde yapın."