Tüm eğitim hayatları boyunca aileleri ve çevreleri tarafından başarılı olması beklenen binlerce çocuk var. Bir çocuğun anaokulundan doktoraya kadar okulda başarılı olabilmesi, diğer deyişle okulda kazanması beklenen bilgi ve becerileri kazanabilmesi için çalışma ortamı ve sağlıklı çevresel faktörlerin sağlanması önemli bir gerçek. Bu faktörlerin yanı sıra en önemli ve en kilit noktanın evdeki aile ortamı olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Berna Güloğlu önemli tavsiyelerde bulundu.
BİLİŞSEL GELİŞİM NASIL SAĞLANIR?
Okul başarısında çocuğun bireysel özellikleri ve yetenekleri kadar aile ortamının ve okul ortamıyla ilgili özelliklerin de etkili olduğu söylenir. Berna Güloğlu da yaptığı açıklamada çocukların bilişsel gelişiminin olumlu olarak geliştirilmesine dair ailelerin nasıl davranması gerektiğine örneklendirmelerde bulunarak, “Çocukların okul çağındaki döneminde bilişsel gelişimine katkı sağlayacak etkinliklerin oluşturulmasında ebeveynlerin ilgisi ve üretkenliği son derece önemlidir. Çok ufak yaşlardan itibaren her an, oyuna dönüştürülerek çocuğun bilişsel gelişimine katkı sağlanabilir. Örneğin bir objeyi tanıtırken sadece adını söylemek yerine; rengini, kokusunu, şeklini, kullanım amacını da söyleyerek tanıttığımızda çocuk bir anda birçok kelime duyacaktır. Sadece ‘elma’ demek yerine ‘elma yuvarlak ve kırmızı renkte bir meyvedir. Tatlı bir tadı vardır’ şeklinde elmayı anlattığımızda çocuk ‘elma’ kelimesinin yanı sıra ‘yuvarlak, kırmızı, meyve ve tatlı’ kelimelerini de duyacaktır. Eline elmayı alarak incelemesine izin vermek de çocukların öğrendiklerinin kalıcı olmasını sağlayacaktır. Benzer şekilde, çocuk arabalarla oynarken büyük-küçük, uzun-kısa, hızlı-yavaş gibi zıt kavramları öğretebilirsiniz. Arabaların farklı renklerinden yola çıkarak renkleri öğretebilirsiniz” dedi.
2 YAŞINDA DUYGUSAL, 3 YAŞINDA MATEMATİK ZEKASI GELİŞİYOR
"Ne kadar erken yaşta eğitime başlarsanız bilişsel gelişimi de o kadar önde olacaktır" diyerek sözlerine devam eden Berna Güloğlu, “2-4 yaş aralığındaki çocuklar objeleri tek bir özelliğine göre değerlendirirler. Çevredeki nesneleri renklerine göre (örn. Kırmızı arabalar, yeşil arabalar, mavi arabalar vb.) veya biçimlerine göre (örn: yuvarlak, kare vb.) ayırmalarını istemek ardından, hem renk hem de biçimlerine göre objeyi seçmesini istemek (örn: yuvarlak ve kırmızı top) duygusal-motor gelişimlerine büyük katkı sağlayacaktır. Bu dönemde çocuklar tersine çevirme yapamamaktadırlar. 3+5=8 der ama 8-3=5 olduğunu göremez. ‘Aslı benim kardeşim’ der ama kendisinin de ‘Aslı’nın kardeşi olduğunu göremez. Tersine çevirmenin gelişebilmesi için yürüdüğünüz yolda anne ya da baba giderken gördüklerini sıralarken (köpek, çeşme, ağaç, okul) çocuğunda dönüşte gördüklerini sıralaması (okul, ağaç, çeşme, köpek) istenebilir” şeklinde konuştu.
EVDE BULUNAN NESNELERİ OYUN VE ÖĞRENME AMACI HALİNE GETİRİN
Son olarak çocuklara evde özgürce oyunlar oynayabileceği bir ortam oluşturmanın önemli olduğunu da söyleyen Güloğlu, “Hazır oyuncaklar almak yerine evdeki malzemeler kullanılarak oluşturulan oyunlar ve yapılan oyuncaklar çocuğun üreticiliğine katkı sağlayacaktır. Çocuk hazır bir malzemeyle oynamak yerine kendi o oyuncağı nasıl yapabileceğini, hangi malzemeleri kullanarak üretebileceğini keşfeder. Abaküs almak yerine nohut, mercimek gibi ürünler kullanılarak sayı saymasını öğrenebilir. Saklambaç oyunu da sayı saymanın yanı sıra dikkatini toplamayı öğretecektir. Hareketli bir oyun olması çocuğun enerjisini boşaltarak sakinleşmesini sağlayacaktır. Çocukların çadırlarla oynamak istedikleri bir dönem vardır. Çadır almak yerine evdeki yastıklardan çadır oluşturabilirsiniz” diyerek sözlerini tamamladı.
(İHA)