Mahkemenin tek tanığı dinlediğine dikkat çekilen Yargıtay kararında, tarafların gösterdiği tanıklar ile yetinilmeyerek, civar apartmanlarda uzun yıllar oturan komşu ya da diğer apartmanların kapıcıları, komşu market ve bakkal işletenlerin tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulması gerektiğine hükmetti.
İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesi'nde sigorta tespit davası açan kadın, 20 Ekim 2008 ile 4 Eylül 2012 tarihleri arasında çalıştığı evde tüm ev işlerini yapmak suretiyle sigortasız olarak çalıştırıldığını, çalışmasının evde geçmesine karşın davalı işverene ait işyerinden 188 gün sigortalı gösterildiğini öne sürdü. Davacı kadın, evde çalıştığı tarihler arasında sigortalı çalıştığının tespitine karar verilmesini istedi. Davacı kadının tanık olarak gösterdiği S.B. ise davacının davalıya ait evde çalıştığını gördüklerini dile getirdi. Davacının iddiasını ispatlayamadığı ve davacının çalışmalarının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarında bulunduğu şekilde kabul edilmesi gerektiğine kanaat getiren mahkeme, davacının talebini reddetti. Bunun üzerine karar davacı avukatınca temyiz edildi.
Sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların kamu düzenine ilişkin olması hasebiyle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunlu olduğunun hatırlatıldığı kararda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun ev hizmetlerinde getirdiği tanımlamaya da yer verildi. Ev hizmetlerinin evde gündelik yaşamın gerektirdiği, temizlik, yemek, çamaşır, ütü, çocuk bakımı, mürebbiyelik gibi işler olarak kabul görüldüğüne vurgu yapılan kararda, "Ev hizmetleri çalışanları ise uşak, kahya, hizmetçi, temizlikçi, aşçı, çocuk bakıcısı, bahçıvan, şoför, bekçi, hayvan bakıcısı gibi evin gündelik işleyişine ilişkin faaliyetleri yürüten kişiler olarak kabul görmektedir. Ev hizmetleri 506 Sayılı Kanun ile tamamen sigortalılık dışında tutulmuş iken 2100 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ev hizmetlerinde sadece ücretle ve sürekli olarak çalışanlar sigortalı sayıldıklarından, bu kişilerin sigortalı olarak kabul edilebilmesi için önemli olan, ev hizmetinde geçen çalışmanın ücretle yapılması ve sürekli olmasıdır. Sürekli çalışma kavramı yönünden uygulamada, haftanın çoğu ev işlerinde geçirilmiş ve çalışma bir süre devam etmişse, bu çalışma sigortalı çalışma olarak değerlendirilmekte, süreklilik için çalışmanın belli bir yoğunluğa ulaşması aranmaktadır." denildi.
EV İŞLERİNDE ÇALIŞMA KOMŞU VE BAKKALA DA SORULMALI
Mahkemenin eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurduğuna dikkat çeken Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararının bozulmasına hükmetti. Dosyadaki bilgi, belge, kamu tanıklarının ve davacı tanığı S.B.'ın anlatımlarına göre, davacının davalıya ait evde çalıştığının görüldüğünün dile getirildiği kararda, şu görüşe yer verdi: "Mahkemece resen araştırma ilkesi doğrultusunda, tarafların gösterdiği tanıklar ile yetinilmeyerek, civar apartmanlarda uzun yıllar oturan komşu ya da yakın yerlerde kayıtlara geçmiş çalışanlar (diğer apartmanların kapıcıları, komşu market ve bakkal işleten ve çalışanları) ile davacının bu çalışmalarını bilebilecek durumda olan mahalle muhtarı veya azaları tespit edilip tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmalıydı. Dava konusu dönemlerdeki muhtarlıktan veya zabıtadan da sözü edilen eve ilişkin kapıcılıkla ilgili kayıt ve belgeler olup olmadığı sorulmalı, varlığının tespiti halinde dosya içerisine yöntemince celbi sağlanarak davacının iddialarını teyit edip etmediği yönünden değerlendirme yapılmalıydı."
EVDE GEÇİRİLEN ZAMAN DA HESAPLANMALIYDI
Yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alınarak davacının yaptığı işlerin gün içinde aldığı zaman diliminin de tespit edilmesi gerektiğinin belirtildiği kararda, şunlar kaydedildi: "Davacının davalıya ait işyerinden bildirilmiş çalışmaları olması karşısında, bu işyerine komşu tanıklar emniyet aracılığı ile tespit edilerek beyanlarına başvurulmalıydı. Dinlenen bir kısım tanıklar davacının başka yerlere de temizliğe gittiğini belirttiğinden, başka yerlere temizlik gibi işlere gidip gitmediği usulünce araştırılarak tespit edilmeliydi. Buna göre; tam zamanlı mı, yarı zamanlı çalışma mı olup olmadığının tespiti ile, yarı zamanlı çalışmanın kabulü halinde günlük çalışma saatine göre, haftalık ve aylık çalışma süresinin kaç gün olduğu açıkça belirlenmeliydi. Buna ilişkin olarak gerektiğinde uzman bilirkişi görüşü de alınmak suretiyle, kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde, davacının çalışmalarının davalıya ait evde mi yoksa davacının hizmet cetvelinde SGK'ya 233 gün bildirimi yapılan davalıya ait işyerinde mi çalıştığı açıklığa kavuşturularak, yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına oy birliği ile karar verildi."