AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği Sofya’da basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bulgaristan ile ikili ilişkilere değinen Çelik, "Ortak refah, ortak güvenlik, ortak geleceğe odaklanılmış ilişkilerin olması her zaman önemlidir. Bu çerçevede dönem başkanlığından önemli beklentilerimiz var. Bulgaristan dönem başkanlığının, Avrupa’nın ihmal ettiği, balkan perspektifini Avrupa’ya yeniden getirme göstermesi bakımından önemli olduğunu düşünüyoruz. Balkanları, bazı ülkeler kendi bahçesi gibi görüyorlar. Avrupa’nın merkezi basınında cumhurbaşkanımızın Sırbistan ziyareti sırasında Türkiye, Avrupa’nın arka bahçesinde ziyaretler yapıyor gibisinden haberler çıkmıştı. Bu bir algıyı gösteriyor. Hala balkanların merkezi rolünü önemli düşünmeyip onu, çevreye iten bir yaklaşım var" dedi.
"TÜRKİYE BİR ADAY ÜLKEDİR"
Türkiye’nin, Avrupa Birliği sürecine değinen Çelik, "Türkiye’nin aday olduğunu zikretmeme şeklinde bazı çevrelerde yaklaşım var bunu yanlış buluyoruz. Türkiye’nin önceliğinin aday ülke statüsünün olduğunun vurgulanması altının çizilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Aday ülke statüsü Türkiye gündeminden çıksın onun yerine ulaştırma, ekonomi, enerji, tarım ve diğer alanlarda işbirliği yapalım gibisinden birtakım yaklaşımla üretenler var. Türkiye bir aday ülkedir. Esas olan o dur. Diğer bütün ilişki biçimleri aday ülke olması statüsünü tamamlayan, pekiştiren ilişkilerdir" dedi.
"LİBYA’DAKİ KÖLELERİN TERÖR ÖRGÜTÜ DEAŞ’IN ALDIĞI SÖYLENİYOR"
Bakan Çelik, "Bulgaristan ile ortak meselelerimizden bir göç meselesi. Irak ve Suriye’den kaynaklanan gelişmeler. Afganistan üzerinden akış, Kuzey Afrika’dan gelişmeler dikkate alındığında göç meselesi artarak devam edecektir. Trajik bir tablo var. Libya’daki köle pazarı. Avrupa’nın, göçmenleri kendi topraklarının dışında tel örgülerle ya da birtakım silahlı kuvvetlerle tutması, Avrupa için bir başarı olarak gözükmemeli. Eğer bu insanlara yasa dışı göçle mücadele ederken, yasal ve düzenli göç yolları açmazsanız, bu insanları sadece o ülkelerde olumsuz koşullara mahkum ederseniz, bu insanlar oradaki köle pazarlarının birer aracı haline geliyorlar ve bu kölelerin yakın zamanda çıkan haberlere göre DEAŞ terör örgütünün satın aldığı söyleniyor. Büyük bir trajedidir. Bu insani açıdan utanç vericidir. Avrupa’nın dışında tuttuk, bu Avrupa için büyük bir başarıdır denemez. Madem ki Avrupa, insan haklarına hukuk devletine dayalı birtakım moral değerleri yüksekte tutmaya çalışıyor o zaman o insanları Avrupa coğrafyasının dışında tutma gibi başarılı kimse sunamaz. Türkiye, pek çok Avrupa ülkesinin nüfusunun yarısı kadar göçmene sahip ülkedir. AB’den düzgün yardım almamaktadır. 3 milyar + 3 milyar euroluk taahhüdünü yerine getirmiyor AB, hem de IPA formlarında Türkiye’yi 105 milyon euorluk bir kesintiye çıkarıyor" dedi.
"AB, MÜTTEFİKLERİNİ VURAN TERÖR ÖRGÜTLERİNE PKK VE FETÖ’YE KARŞI ÇİFTE STANDART UYGULUYOR"
Avrupa Birliğinin Terörle Mücadele Koordinatörü FETÖ’yü terör örgütü olarak tanımamasına ilişkin soru üzerine Çelik, "FETÖ’nün terör örgütü olarak sayılmaması, AB’nin terör konusundaki terörle mücadele konusundaki zaafının örneğidir. AB, çok uzun zamandır PKK’yı terör örgütü ilan etmiş durumda. 5 gün önce Avrupa Parlamentosu Başkanı Tajani, şöyle bir karar aldı: PKK iltisaklı kişilerin, Avrupa Parlamentosuna girişinin yasaklanması. PKK yıllardır terör örgütü kabul ediliyor, ama bununla bağlantılı kişilerin parlamentoya girmesi daha yeni yasaklanıyor. Schulz, parlamento başkanı iken kendisine Avrupa Parlamentosunda, PKK’nın propagandası yapan sergiler konusunu görüştük. Burada resimler, askerimizi vatandaşlarımızı öldüren katillerin resimleri. Bunun propagandasına burada nasıl izin veririsiniz. Benim yetkim diyordu şimdi Tajani bunu yasakladı. Aynı şeyin FETÖ konusunda devam ettiğini görüyoruz. Problem şu dur, Avrupa kendisini vuran terör örgütlerine DEAŞ’e karşı herkesi iş birliğine davet ediyor ama müttefiklerini vuran terör örgütlerine PKK ve FETÖ’ye karşı çifte standart uyguluyor" diye konuştu.
(İHA)