Ankara
Ankara'da görev süresi sona eren Maki, buradaki hayatını ve Finlandiya-Türkiye ilişkilerini AA muhabirine anlattı.
Türkiye'ye Eylül 2019'da geldiğini ve Kovid-19 salgınına kadar hareketli bir dönem geçirdiğini belirten Maki, salgın döneminde bir nebze daha sakin kaldığını ve bu süreçte bol bol seyahat etme fırsatı bulduğunu dile getirdi.
Maki, "Toplumun birçok kesiminden birçok kişiyle tanışma fırsatı buldum. Ankara'yı birçok kişi sıkıcı bir şehir olarak tanımlıyor ama ben müzikal aktiviteler buldum. CSO'ya gittim. Ayrıca Eymir Gölü'ne ve ormana yürümeye gittim. 10 kilometre koşular yaptım. Ayrıca Ankara'da çok güzel bit pazarları var. Ayrancı'daki antika pazarı gibi. Bu şehirde aslında yapılacak birçok şey var. Birçok akademisyen, gazeteci, diplomat ve sanatçı ile tanışma fırsatı buldum. Burayı çok çok güzel keşfettim." dedi.
Türkiye'de gezdiği yerleri bir harita üzerinde işaretleyen ve bu haritayı evinin duvarında sergileyen Maki, "Arabamla 40 bin kilometreden fazla yol yaptım. 40'tan fazla şehri ziyaret edip buralarda konakladım. Türkiye'deki vaktim çok keyifli geçti." diye konuştu.
Maki, Türkiye'deki görev süresi boyunca en özel anlarının ülkesinin NATO'ya üyelik süreci olduğunu ayrıca 6 Şubat depremlerinin ardından Kahramanmaraş'a yaptığı ziyaretin de kendisi için çok özel olduğunu anlattı.
"Depremde olanlar beni çok yaraladı"
Depremden 2 yıl önce Antakya ve Hatay bölgesini ziyaret ettiğini söyleyen Maki, "2 yıl sonra buralarda olanlar gerçekten çok üzücüydü. Beni çok yaraladı. Özellikle depremin ilk 2 haftası çok hareketliydi, bu nedenle hep bu zamanları hatırlayacağım." şeklinde konuştu.
Maki, görevinden ayrıldıktan sonra Türkiye'de en çok neyi özleyeceği sorusuna ise "En çok misafirperverliği, insanları, kültürü, farklı şehir ve kültürleri özleyeceğim. Ekmek kültürü bile her şehirde farklı, yemek kültürünü de özleyeceğim." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin doğa ve müzeler açısından da zengin bir ülke olduğunu vurgulayan Maki, "Ankara'da yaşamak çok kolay, bu şehirde bir yerden bir yere gitmek çok kolay, araba kullanmak çok kolay. Burası çok güvenli. Ülkede güvenlik gayet iyi bir seviyede. Bunları özleyeceğim." dedi.
Finlandiya'nın NATO'ya üyelik sürecinde Türkiye ile Finlandiya arasındaki ilişkilerin daha da güçlendiğine inandığının altını çizen Maki, "Türkiye'nin güvenlik endişelerini gerçekten anlıyoruz ve bunları ciddiye alıyoruz. Bu sürecin, konuların daha iyi anlaşılmasına gerçekten yardım ettiğine inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Maki, bu süreçte Türkiye'ye birçok heyet geldiğini belirterek "Biz NATO'ya üyelik sürecine bağlılığımızı sürdürüyoruz." diye konuştu.
"Helsinki ruhunu taşıyoruz"
Maki, Türkiye-Finlandiya ilişkilerinin uzun yıllara dayandığına, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 1926'da başladığına ve o zamandan bu zamana ilişkilerin geliştiğine dikkati çekti.
Finlandiya'nın 2017'de, Türkiye'nin ise bu yıl Cumhuriyet'in 100'üncü yılını doldurduğunu hatırlatan Maki, iki ülkenin de genç olduğu için bazı benzerliklere sahip olduğunu kaydetti.
Maki, son yıllarda Türkiye ile Finlandiya arasında çok sayıda ziyaret gerçekleştirildiğini aktararak "Helsinki ruhunu taşıyoruz, AB Konseyi Dönem Başkanlığı Finlandiya'dayken, Türkiye aday ülke olmaya davet edildi. İşte bu meşhur Helsinki ruhu." ifadelerini kullandı.
Türkiye-Finlandiya ilişkilerinin güçlenmesini ve bunda kendisinin de katkısının olmasını umduğunu söyleyen Maki, 1800’lerin son dönemlerinde Finlandiya halkını anlatan "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" kitabının Türkiye'de çoğu kişi tarafından okunmasına rağmen Finlandiya'da bu denli tanınmamasına ilişkin şaşkınlığını dile getirdi.
Maki, ikili ilişkilerin çok yönlü olduğunu, ülkesinin NATO üyesi olmasının da pek çok yenilik getireceğini belirtti ve Türkiye'de ve Finlandiya'da hükümetlerin yeni olduğunu hatırlatarak istişarelerin, toplantıların ve ziyaretlerin devam etmesini umduğunu kaydetti.
"Bu yıl Türkiye için özel bir yıl, 100. yılı, bence birçok alanda çok şey olacak, eğitim, döngüsel ekonomi, geri dönüşüm ve akıllı şehirler, akıllı enerji alanında." diye konuşan Maki, yeni fırsatların birlikte işbirliğini geliştireceğini, hataları kapatabileceğini ve birlikte yeni imkanların keşfedilmesini umduğunu aktardı.
Maki, 6 Şubat Kahramanmaraş depremini Ankara'dan hissettiğini ve depremin yıkıcı boyutunu gördüğünde duyduğu üzüntüyü ve şaşkınlığı anlattı.
"Türkiye’deki dört yılımı hiç unutmayacağım"
"Deprem 500 kilometre ötede olmasına rağmen o gece depremi buradan hissettim. Sanırım kimse bunun ne kadar yıkıcı olduğunu başlangıçta anlamadı." ifadelerini kullanan Maki, depremin ardından Fin yardım ekibinin Kahramanmaraş ve depremden etkilenen diğer kentlerde faaliyetlerde bulunduğunu ve Brüksel’de bağışçılar konferansında destek verildiğini belirtti.
Maki, bunların yanı sıra Finlandiya Kızılhaçının çok sayıda çadır gönderdiğini, Fin vatandaşlarının ve firmalarının gönüllü olarak depremzedeler için yardım sağladığını hatırlattı.
Kısa bir süre sonra Türkiye'den ayrılacak olan Maki, birçok şeyi özleyeceğini söyleyerek "Turist olarak tekrar geleceğim, belki de gelecek yıl gelirim. Türkiye’deki dört yılımı hiç unutmayacağım. Yıllarca burada bulunmak bir zevkti, tabii ki Türkçeyi çok daha önce öğrenmeliydim.” dedi.