Türk futbolu birkaç sezondur tarihinde hiç olmadığı kadar kriz yaşıyor. Şike davasıyla marka değeri yerlerde sürünen, sponsorların çekilmesiyle şaşkına dönen futbolumuzu yönetenlere bir kötü haber de mahkemeden geldi. Malatya 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi, Malatyaspor’un eski başkan ve yöneticilerine kulübü kötü yönettikleri gerekçesiyle çeşitli hapis cezaları verdi. Mahkemenin kararı Türk futbolunda bir ilkti. 4 yıldır devam eden kamu davası sonucunda mahkeme, görevi kötüye kullandıkları ve kulübü zarara uğrattıkları gerekçesiyle Malatyaspor’un eski başkanları Hikmet Tanrıverdi ve Haşim Karadağ’ın da aralarında bulunduğu birçok yöneticiyi hapis cezasına çarptırdı. Tanrıverdi’ye 3 yıl 2 ay, Karadağ’a ise 8 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Kararda aynı dönemde yöneticilik yapan pek çok yönetici de hapis cezalarıyla karşı karşıya. Tanrıverdi ve Karadağ’ın başkanlık yaptıkları dönemlere ilişkin zararın 16 milyon lira civarında olduğu, zararın yönetimlerde bulunanlar tarafından tazmini yoluna gidileceği de karar metninde yer aldı. Mahkemenin bu kararı ile ilgili son sözü Yargıtay söyleyecek. Eğer karar Yargıtay tarafından onanırsa futbolumuzda yeni bir dönem başlayacak.
Zira sadece Malatyaspor değil, daha birçok kulüp kötü yönetimler sebebiyle borç batağında. Hatta bazı kulüpler küme düşse bile içinde bulundukları sıkıntılardan kurtulamıyor. Beceriksiz yönetim yüzünden sıkıntı yaşayan kulüplerimiz arasında Erzurum, Diyarbakır, Mardin, Ankaragücü, Sakarya, Kocaeli akla ilk gelenler. Ama 700 milyon liranın üzerinde borcu bulunan Beşiktaş’ın iyi yönetildiğini kim söyleyebilir? Ya da borcu 200 milyon liraya dayanan Trabzonspor’un? Örnekler o kadar çok ki. 100 yılı aşan bir maziye sahip Ankaragücü’nün küme düşmesi trajikomikti. 7 trilyonluk borcunu ödeyemeyen ve BAL Ligi’ne düşen Erzurum’un, hatta sahaya 10 futbolcuyla çıkan Mardinspor’un ve yine yönetim yüzünden alt liglere düşen Diyarbakırspor’un yaşadıkları trajedileri önceki sayılarımızda kaleme almıştık. Ama Türk futbolunda bu kötü yönetimlerden dolayı ceza alan yönetici oldu mu? Hayır.
Geçen aylarda Trabzonspor kulübünün bugünkü yönetimi de mahkemeye giderek eski başkan Sadri Şener hakkında, ‘güveni kötüye kullanma’ ve ‘özel belgede sahtecilik’ suçlamalarıyla davacı oldu. Hazırlanan iddianamede Şener’in kulübü 3 milyon 939 bin 202 lira zarara uğrattığı ileri sürülüyor. Mevcut başkan İbrahim Hacıosmanoğlu Trabzonspor’u yiyen ve yedirenlerden hesap soracaklarını belirtiyor. 2011 yılında Galatasaray Olağan Mali ve İdari Genel Kurulu’nda Adnan Polat yönetimi idari açıdan ibra edilmedi. Beşiktaş’ta eski başkan Yıldırım Demirören’e ait 1 Ocak-27 Şubat 2012 dönemi faaliyetleri idari ve mali açıdan oy çokluğuyla ibra edilmedi. Beşiktaş’ın eski başkan Demirören’e 100 milyon liraya yakın borcu bulunuyor. Kulübü borç batağı içinde bırakıp giden Demirören’e şu ana kadar herhangi bir yaptırım uygulanmadı. ‘Borcumu hibe edeceğim’ dediği hâlde bu sözünü de yerine getirmedi. Yine geçen günlerde Eskişehirspor’un bugünkü Mesut Hoşcan yönetimi kendilerinden önceki başkan Halil Ünal ve ekibini disiplin kuruluna verdi.
Can alıcı soru şu: Malatya’daki mahkeme kararı Türk futbolu için bir milat olabilecek mi? Cezaya çarptırılan Hikmet Tanrıverdi, “Mahkemenin verdiği karar onanırsa, Türk futbolunun içerisine dinamit konulmuş olur. Hiçbir kulüp yönetici bulamaz.” düşüncesinde. Eski başkan “Mahkemenin, genel kurulda ibra edilmiş bir yönetimi yargılaması ne kadar doğru?” diye de soruyor. Ona göre muhasebecinin 1-2 hatasından tüm yönetim kurulunun sorumlu tutulmaması gerekir.
Orduspor Başkanı Nedim Türkmen ilk bakışta Hikmet Bey’e destek çıkıyor: “Mahkeme neye göre kötü yönetime karar verdi? Kötü yönetimin ölçüsünü bulmak kolay değil.” Türkmen’e göre bu kararı mahkemenin değil, kulüp genel kurulunun vermesi gerekiyor. Fakat Türkiye’de genel kurulların çoğu görevi sona eren yönetimleri ibra ediyor. İbra etmeyen yani yönetimin yaptıklarını onaylamayan birkaç genel kurul olsa da ülkemizde eski yöneticilerden pek hesap sorulmuyor. Zaten bazı kulüplerin genel kurul üyeleri başkanların eş ve dostlarından oluşmuş. Dolayısıyla başkana hesap sormak pek mümkün değil. Nedim Türkmen, bu tür kötü yönetimlerden mahkemeler yoluyla değil, kulüpler yasasının çıkartılması hâlinde kurtulabileceğimizi dile getiriyor. Haksız sayılmaz, zira kulüpler yasasında yer alan en önemli maddelerden biri şöyleydi: “Kulüp başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, kendi dönemlerinde yapılan borçlanmalardan dolayı, kulüple birlikte müştereken ve müteselsilen (zincirleme olarak) sorumludurlar.”
Türk futbolunun sorunlarıyla kafa yoran isim olarak tanıdığımız teknik direktör Yılmaz Vural, kulüp yöneticilerinin bu maddeyi kabul etmemeleri sebebiyle yasanın çıkmadığını söylüyor: “Bu maddenin yükümlülükleri işlerine gelmiyordu.” Beşiktaş Futbol AŞ Yönetim Kurulu üyesi Atıf Keçeci de kulüpler birliği yasasının kurtuluş için çare olacağını düşünenlerden. Atıf Bey, kamu yararına dernek olan kulüplerin birçoğunun kötü yönetildiğini, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre birçok yöneticinin suç işlediğini, bir şikâyet olması durumunda Türkiye’de hemen her kulüp yöneticisi veya başkanının benzer cezalar alabileceğini söylüyor. Ona göre insanlar kamu davası açmadığı için Malatya’daki olay ilk. “Kamu yararına çalışan derneklerin yöneticileri mal beyanında bulunmak zorunda. Çoğu kulüpte yöneticiler mal beyanında bile bulunmuyor. Bu bile suç.”
Nedim Türkmen’in çözüm önerilerinden biri de kulüplerin dernek statüsünden çıkartılması, şirketleşme modelinin benimsenmesi. Spor hukuku uzmanı Alpay Köse ise “Kulüpleri dolandırmak suç. Ha dernek olmuş ha şirket fark etmez.” diyor. Köse’ye göre konu futbol olduğunda hukuki düzenleme yapacak konumundaki kişiler olaya çok fazla müdahil olmak istemiyor. ‘Krizdeki Futbol’ kitabının yazarı Tuğrul Akşar, Türk futbolundaki gelirlerin 2000 yılında 150 milyon Euro civarındayken, 2014 yılında 600 milyon Euro’ya kadar çıktığını söylüyor. Gelirler bu kadar artarken sağlıksız yönetimlerin sürmesi Yılmaz Vural’ı çileden çıkartıyor: “Hikmet Tanrıverdi çok değerli bir insan. Kendi işinde de başarılı. Ama futbolun içine görüldüğü gibi futboldan anlamayan insanlar girdiği zaman bu tür sorunlar her zaman meydana gelecek.”
Mevcut yönetimin ayrıldıktan sonra da hiçbir sıkıntı yaşamadan işi başkasına devretmesi anlayışı devam ettiği sürece çok batan kulüp göreceğiz. Alpay Köse’ye, Malatya’daki davayı Yargıtay onarsa kulüp yöneticileri bundan etkilenir mi diye soruyoruz: “Hiçbir etkisi olacağını sanmıyorum. Zira kulüp yöneticileri bu konuları genellikle görmezden gelmekte ve kulübü elinde tuttuğu sürece bu tür suçlamalardan uzak kalacağını düşünmekte.”
_________________________________
Yılmaz Vural: Yöneticiler hesap vermeli
Başka kulüpler hakkında da buna benzer davalar açılırsa birçok kişi, kötü yönetimden dolayı aynı sıkıntıya girer. Neredeyse borcu olmayan kulüp yok. Eğer bu ceza Yargıtay tarafından onanırsa emsal teşkil eder. Türkiye’de yöneticilik yapmak zorlaşır. Ama zorlaşsın. Zira hâlihazırdaki bazı yönetimler 10 sene sonrasının gelirlerine temlik koyduruyor. Böyle şey olur mu?
______________________________
Alpay Köse(*): Bu düzen devam eder
-Mahkemenin verdiği bu kararı nasıl yorumluyorsunuz?
Türk futbol tarihi açısından ilk olup çok önemli sonuçlara yol açabilecek nitelikte. Kararın aslı bazı usulsüzlükler ile görevi kötüye kullanmak sureti ile kulübü zarara sokmak. Türk futbolunun en büyük problemlerinden biri harcanan paraların takibinin zayıf olması sebebiyle suiistimale açık olması ve bu paraları harcama yetkisi olan kişilerin bundan dolayı sorumlu tutulmamaları.
-Karar kesinleşirse kulüp yöneticileri nasıl etkilenir?
Hiçbir etkisinin olacağını sanmıyorum. Zira kulüp yöneticileri bu konuları genellikle görmezden gelmekte ve kulübü elinde tuttuğu sürece bu tür suçlamalardan uzak kalacağını düşünmekte. Ülkemizde nice çok köklü kulüpler zarara sokulup menfaat elde edilerek iflas ettirildiği hâlde yöneticilere hiçbir şekilde hesap sorul(a)mamıştır.
-Bu karar emsal sayılırsa dernekler yasasına göre yönetilen kulüplere yönetici bulmakta zorlanır mıyız?
Bizde kulüp yöneticiliği özellikle işadamlarıı için çok cazip. Bu yüzden kulüpler için yönetici bulmak çok kolay. Yöneticilerin attıkları imzalardan sorumlu olduklarına ilişkin bir düzenleme yapılmadığı sürece bu düzen devam eder.
(*) Spor Hukuku Uzmanı-Avukat
aksiyon.com.tr