Mustafa Emre ÖZGEN
Bursa'dan katılma fırsatı bulduğum programda çeşitli illerden gelen genç gazeteciler olarak basın etiği, sosyal medyanın etkin kullanımı, açık veri gazeteciliği ve basın özgürlüğü konularında nitelikli isimlerden çok şey öğrendik.
150'DEN FAZLA TUTUKLU, 11 BİN İŞSİZ...
Deneyimli gazeteci Seva Ülman'ın takdim ettiği programda açılış konuşmasını Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin yaptı.
Bilgin, "yansız ve bağımsız kişiler gerçek anlamda gazetecidir" şeklinde konuşarak, "basın, paranın gücünden ve iktidarın kudretinden ayrı olduğunda güçlüdür" dedi.
Bilgin'in özgürlük ve tarafsızlığa vurgu yapan sözlerinin ardından konuşan İrlanda Büyükelçisi Brendon Ward ise George Orwell'e atfedilen bir sözü hatırlatarak "gazetecilik, birilerinin yazmasını istemediği şeyleri yazmaktır, gerisi halkla ilişkiler faaliyetleridir" ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından cemiyet tarafından hazırlanan "Özgürlük için Basın" raporunu sunan gazeteci Yusuf Kanlı ise 150'den fazla gazetecinin tutuklu olduğunu hatırlatarak 11 bin gazetecinin işsiz olduğuna dikkat çekti. Gazeteciliğin temel sorunlarının sansür, oto sansür, örgütsüzlük, bilgiye ulaşmadaki imkansızlıklar gibi çeşitli şekillerde olduğunu dile getiren Kanlı, "hayatını gazetecilik yaparak kazanan insan gazetecidir" görüşlerini kaydetti.
"HABERCİLİKTEN ZARAR GELMEZ"
Program boyunca Prof. Dr. Korkmaz Alemdar basın etiği, Pınar Evrenesoğlu sosyal medya, Fox TV Ankara Temsilcisi Sedat Bozkurt basın özgürlüğü, Pınar Dağ ve Merve Kartal ise açık veri gazeteciliği konusundaki bilgi ve görüşlerini bizlerle paylaştı. Açık veri gazeteciliğine ilişkin öğrendiğimiz uygulamalar oldukça dikkatimi çekerken, Sedat Bozkurt'un "milli gazetecilik" yorumu ise aklımda kalan bir diğer yorum oldu. Önemli olanın habercilik yapmak olduğunu dile getiren Bozkurt, "biz habercilik yaptığımız zaman kimsenin milli menfaatlerine zarar gelmez" dedi.
TELEVİZYONDA AV TÜFEĞİ SATILIR MI?
İki günlük eğitim ardından üçüncü gün Radyo ve Televizyon Üst Kurumu, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Anıtkabir ziyaretlerini gerçekleştirdik. RTÜK'te karşımızda yetkilileri bulmuşken uzun süredir aklımı meşgul eden, uydudaki doğrudan satış kanalları ile ilgili merak ettiklerimi sordum. Halkın hem manevi duygularını, hem de sağlık sorunlarını istismar eden kanalların yanında bir de av tüfeği satan kanal gördüğümde çileden çıkmıştım. Bu kanalların yurt dışından yayın yaptıklarını, yayın lisanslarını yine farklı ülkelerden aldıklarını, TÜRKSAT üzerinden engellense bile farklı uydular üzerinden ülkemize yayın yapmaya devam ettiklerini öğrendik. Bir şekilde yasaların etrafından dolaşan bu istismar kanalları için kapsamlı yasal düzenlemeler üzerinde çalışılıyormuş.
MESLEĞİN EN GÜZEL YANI...
Programda her biri Türkiye'nin farklı illerinden gelen pek çok gazeteci arkadaş edinme fırsatı bulduk. Bu zamana kadar hep Bursa ve ilçelerinde çalışmış biri olarak artık Gazi Antep, Çanakkale, Giresun, Mardin, Ağrı, Aksaray, İzmir, Antalya gibi farklı şehirlerinde birer meslektaşım, arkadaşım var. Bursa'daki gazeteci büyüklerim yanında Ankara'da da çok şey öğreneceğimiz deneyimli gazeteciler tanıyoruz.
Gazetecilik zorlu bir meslek. Ekonomik, sosyal, toplumsal problemler artık ülkemiz gazetecilerinin alıştığı şeyler. Ama gazeteciler yan yana gelince, bilgi ve birikim paylaşmaya başlayınca bütün zorluklar geride kalıyor.
Programda konuşan Korkmaz Alemdar Hoca, "eski gazetecilerin ayağını kaydıracak bu denli genç ve hevesli arkadaşları karşımda görmekten mutluluk duyuyorum" demişti. Kendisinin bu esprili yaklaşımına karşılık, bir bayrak yarışı olarak algıladığımız bu meslekte, bizler de bu olanakları sağlayan ve tecrübelerini paylaşan büyüklerimizle bir arada olmaktan mutluluk duyduk.
Mesleğin, meslek etiğinin üzerine bir şeyler koyabilirsek ne mutlu bize...