Anayasa değişiklik teklifi TBMM Genel Kurulunda görüşülüyor. Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, Meclisin Anayasa’nın 175. maddesine göre kurucu iktidar yetkisini kullandığını belirterek, komisyon toplantısının en uzun süreli, en çok milletvekilinin söz aldığı komisyon olduğunu ifade etti. Şentop, “Anayasa değişikliği birdenbire gündemle gelmiş değil. Bu aynı zamanda Anayasa değişikliği teklifinin bir arka planı var. Getirdiğimiz teklif hükümet değişikliği teklifidir. Hükümet değişikliği meselesi Türkiye’de yeni konuşulan, tartışılan bir konu değildir” dedi.
Şentop, şunları kaydetti:
“Hem başbakanlık hem cumhurbaşkanlığı yapmış rahmetli Demirel, Özal birisi 1998, diğeri 1987’de dile getirmiş hükümet sistemi tartışmalarını. Daha sonra 1982 Anayasası hazırlanırken hükümet sistemi tartışması var. 1978-79 yıllarında özellikle 70’li yıllar, bir yarı başkanlık sistemi modasının yaygın olduğu yıllar. Fransa’daki sistem yeni yeni anlaşılmaya başlamış ve uygulamaya başlamış. 1973 seçim beyannamesinde Milli Selamet Partisi’nin başkanlık sistemi önerisi var. 1969 yılında Milli Nizam Partisi’nin parti programında var.”
MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak ise, Cumhurbaşkanı’nın vatana ihanet kapsamında sorumluluğu olduğunu hatırlatarak, Hiyaneti Vataniye Kanunu 1991 yılında yürürlükten kaldırıldığı için 1991 yılından itibaren cumhurbaşkanlarının suç tipi bakımından sorumluluğu olmadığını ifade etti. Parsak, “Yürütme yapısı ikibaşlılık arz etmektedir. Bir tarafta hiçbir sorumluluğu olmayan cumhurbaşkanı, öbür taraftan halkın oylarıyla seçilmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden çıkan başında bir başbakanın olduğu ve tüm sorumluluğu üstünde taşıyan bir Bakanlar Kurulu. Yani ikibaşlı, böylesine dizayn edilmiş bir ikibaşlılık. Bu yapı 1982 yılından 2007 yılına kadar özellikle yürütmenin iki başı arasında, yani sorumsuz cumhurbaşkanı ve sorumlu başbakan ve Bakanlar Kurulu arasında çok ciddi tartışmaları beraberinde getirmiştir. 2007 yılında sorun çok farklı boyuta kavuşmuştur. Gerçekten cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ortaya atılan 367 garabetinden dolayı, bu 367 garabetinden sonra yapılmış olan Anayasa değişikliği cumhurbaşkanı, yani yürütmenin sorumsuz kanadının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi benimsenmiştir. 2007 yılından 2014 yılına kadar daha çok teorik düzeyde, 2014 yılından itibaren uygulama düzeyinde cumhurbaşkanı ve başbakan arasında tartışmalar çok farklı düzeyde seyretmiştir” şeklinde konuştu.
(İHA)