Gürkan Altun, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kayıp trilyon daasında yargılanıp beraat ettiğini, Kenan Evren’in ise 91 yaşına kadar yargılanamadığını hatırlatarak “Yargılanmak bir haktır. Aklanmak daha büyük bir haktır. O anlamda bu hakkı herkese vermek lazım. Kimseyi öteki dünyaya borçlu göndermemek, yargılanma hakkından mahrum bırakmamak lazım” dedi.
Altun, Bursa Barosu’nun yeni 10 avukatı için düzenlenen ruhsat töreninde konuştu. Konuşmasında anayasa değişikliğine değinen Altun, 1982 Anayasası’nın şimdiye kadar 128 maddesinin değiştiğini hatırlattı ve şöyle konuştu:
“ÇOCUK HAKİM VE SAVCILARIMIZ VAR”
“1982 Anayasası’ndaki değişikliklerden hangisini sorguluyoruz? Sadece 2010 yılında halk oylamasıyla değiştirilenleri sorguluyoruz. Yani HSYK yapılanmasını, yani 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olan büyük hukuksal gücü… 12 bin hakim savcımızdan 3700’ü aşkını görevden alındı. Yerine de son bir yılda 3900’e yakın hakim savcı atandı. Yani bugün hakim savcıların yüzde 35’ine ‘çocuk işçi’ tanımlaması paralelinde ‘çocuk hakim, çocuk savcı’ diyoruz. 1993-94 doğumlu hakim ve savcılarımız var. 40 günlük akademi eğitimi alan, hatta bu eğitimden de yoksun hakim savcılarımız var. Yargıçlar Sendikası’ndan aldığımız bilgidir. Bugün yeni atananlarla birlikte hakim savcılık mesleğinde olanların yarısından fazlası ilk 5 yılındadır. Her meslekte mektepli, alaylı kavramları vardır. Mektep önemlidir. Mesleğin ilk yılları ise alaylı tecrübesi kazandırır. El almak önemlidir. Usta-çırak öğretisi önemlidir. Bu arkadaşlarımızın çalıştıkları adliyelerde dosyalarını danışabilecekleri birilerinin olması önemlidir ama maalesef günümüzde bu yok. Bu yapılanmayı sağlayan da 2010 Anayasa referandumudur.”
“CUMHURBAŞKANI DA YARGILANIP AKLANMA HAKKINI KULLANSIN”
Bursa Barosu Başkanı Altun, anayasalarda muğlak ifadeler olamayacağını, kanunların yorumlanamayacağını belirterek şöyle devam etti:
“Anayasa değişikliğinde cumhurbaşkanının yargılanmasına dair bir madde vardır. Bu madde bir önceki anayasaya göre ileri bir maddedir. Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten değil, tüm suçlardan yargılanabilir. Nisablar değiştirilmiştir, zorlaştırılmıştır ama bir trafik suçundan, hakaret eyleminden, müessir fiilden, basit ya da çok nitelikli bir suçtan Yüce Divan’da yargılanacaktır. Burada sorun şu. Cumhurbaşkanı görevden ayrılmış, 10 yıl geçmiş, bir suç işlemişse meclis zaten nitelikli çoğunlukla gönderir. Ama yargılanacağı mahkemenin hakimleri o cumhurbaşkanı tarafından atandığında sonuç sizin düşündüğünüz gibi olmaz. Dün atamıyor muydu Cumhurbaşkanı? Evet atıyordu. Ama o Cumhurbaşkanı tarafsızdı, bağımsızdı, siyasi bir bağlantısı yoktu. Partiler üstüydü. 79 milyonu temsil etmek için seçilmişti. Ama bugünkü Cumhurbaşkanı partili bir cumhurbaşkanı olacak. Siyasi kimliğin atadığı yargıçlar Yüce Divan sıfatıyla en basit davalarda cumhurbaşkanını yargılayacak.”
Bu noktada önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yargılandığı “Kayıp Trilyon Davası”nı hatırlatan Altun, “Anayasada olmamasına rağmen milletvekili dokunulmazlığı kıyasen uygulandı. Sebebi de seçimle işbaşına gelen ilk cumhurbaşkanıydı. Ama görev süresi bittikten sonra hakkında dondurulan dosya açıldı, olması gereken mahkemede yargılandı ve beraat etti. Bu nedenle yargılanmak bir haktır. Aklanmak daha büyük bir haktır. Ve Abdullah Gül aklanarak çıktı. Ama Marmaris Okluk Koyu’nda yaşayan darbeci zat-ı muhterem eski cumhurbaşkanı ve 91 yaşına kadar yargılanmadı. O anlamda bu hakkı vermek lazım. Kimseyi öteki dünyaya borçlu göndermemek, yargılanma hakkından mahrum bırakmamak lazım” diye konuştu.
“FETRET DEVRİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun, sözlerini şöyle tamamladı:
“Düzenlemelere bütünsel olarak baktığınızda yürütmeyi, yasama ve yargının üzerinde konumlandıran bir düzenlemedir. Muğlak ifadeler vardır. Başkan yardımcılarının kaç tane olacağı belli değildir. Cumhurbaşkanı yurt dışına gittiğinde, hastalandığında veya vefat ettiğinde hangisinin vekalet edeceği düzenlenmemiştir. Bir fetret devriyle karşı karşıya kalmamız hukuken mümkündür. Kendisini cumhurbaşkanı ilan edecek cumhurbaşkanı yardımcısının diğerlerini görevden alması, hatta yurt dışında bulunan cumhurbaşkanını görevden alabilecek cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilmesi mümkündür. Anayasal denetimi yoktur. Bu kadar net ve aksini iddia etmek de mümkün değildir.”