İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi, önemli bir çalışmaya imza attı. Türk bilim insanları, domuz gribi olarak da bilinen H1N1 virüsünü sadece 5 dakikada tespit edebilen taşınabilir bir cihaz geliştirdi.
İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi, 2009’da salgına yol açan H1N1 virüsünü 5 dakikada tespit edebilen taşınabilir bir cihaz geliştirdi. Yüzde 100 yerli ve milli olarak tasarlanan cihaz, 70 gram ağırlığında ve 10 santimetre yüksekliğinde. Cihaz, domuz gribi virüsünü yalnızca 5 dakika tespit edebilme özelliğine sahip.
"Akıllı bir biyoçip teknolojisi"
Cihazı geliştiren ekibin lideri Dr. Arif Engin Çetin, taşınabilir cihaz hakkında şu bilgileri verdi:
“Cihazımız taşınabilir ve tamamen yerli ve milli kaynaklarla üretilmiş bir biyosensör platformu. Sistem, akıllı bir biyoçip teknolojisi kullanmakta. Bu biyoçiplerin üzerinde H1N1 virüsüne duyarlı antikorlar bulunmakta. Çeşitli laboratuvar prosesleri ile hazırlanan hasta örnekleri, bu biyoçipin üzerine damlatılıyor. Belli bir süre bekletildikten sonra biyosensör platformunun içine bırakılıyor. Sistemin içinde bulunan kamera ile bu biyoçipin görüntüleri çekiliyor. Biz daha sonra bu çekilen görüntüleri yine kendi laboratuvarımızda geliştirdiğimiz görüntü işleme algoritması ile işliyoruz ve biyoçipin üzerine H1N1 virüsünün bulunup bulunamadığını tespit ediyoruz.”
5 dakikada tespit
Hastanelere H1N1 virüsü şüphesiyle bir hasta başvurduğunda klasik yöntemlerle sonuçların 1 ila 3 iş günü içerisinde çıktığını kaydeden Çetin, "Biz bu süreyi 5 dakikaya indirdik. H1N1, teşhisi geç konulduğunda ölümcül olabilecek sonuçlara yol açabilir. Çünkü ilk 48 saat içinde tedavinin başlaması gerekiyor. Bu platformun maliyeti ve taşınabilirliği düşünüldüğünde sadece merkezi laboratuvarlar ya da şehir hastaneleri değil, bütün hastanelere, küçük sağlık ocaklarına bile konulabilecek. Her medikal noktada bu hastalığın teşhisi konulacak, zaman ve maliyet kaybı olmayacak. Teşhis ve tedavinin hızlı bir şekilde başlaması, salgınların da önüne geçecektir" dedi.
Yerli ve milli
Hastalığın tespiti konusunda uygulanan cihazların yurt dışından ithal edildiğini vurgulayan Çetin, "Bizim sistemimiz tamamen yerli ve milli kaynaklarla üretildi. Maliyetlerimiz bu yüzden ithal edilen cihazlara göre çok daha düşük. Biz sistemin testlerini yapıyoruz. Bu testlerden sonra seri üretim için KOSGEB’e başvuracağız" diye konuştu.
Veriler dikkat çekti
Ekipten Dr. Zeynep Ahsen Koçer de, domuz gribine ilişkin şunları söyledi:
"2009’da ortaya çıkan virüs, H1N1 olarak bilinen mevsimsel influenza virüsünün bir varyantıydı. Virüs, domuz gribi olarak adlandırıldı ve ciddi bir salgına yol açtı. 2009’dan beri bu virüs, insan popülasyonunda dolaşımda olduğu için mevsimsel grip dediğimiz hastalığa yol açıyor. İnfluenza virüsü çok fazla mutasyon geçirdiği için her an küresel ya da lokal salgınlara yol açma potansiyeli var. İnfluenza ve benzeri hastalıklarda, hızlı tanı çok önemli. Doktorların 48 saat içinde tedaviye başlaması gerekiyor ki ilaç etki gösterebilsin. Salgın durumlarında, hastanın virüs taşıyıp taşımadığını ne kadar hızlı saptayabilirseniz, hastayı tedavi edecek yeterli aracınız olmasa bile karantinaya alabilirsiniz ve daha çok hastanın enfekte olmasını engelleyebilirsiniz. Amerika Hastalıktan Korunma ve Önleme Merkezinin verilerine göre, 2019 ekim ile 2020 ocak arasında 21 milyon influenza vakası görüldüğü, 10 milyonunda hastane ziyareti olduğu, 140 bin ila 150 bininin hastaneye yattığı ve 8 bin ila 20 bin arasında influenzaya bağlı ölüm görüldüğü belirtiliyor."
İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi, 2009’da salgına yol açan H1N1 virüsünü 5 dakikada tespit edebilen taşınabilir bir cihaz geliştirdi. Yüzde 100 yerli ve milli olarak tasarlanan cihaz, 70 gram ağırlığında ve 10 santimetre yüksekliğinde. Cihaz, domuz gribi virüsünü yalnızca 5 dakika tespit edebilme özelliğine sahip.
"Akıllı bir biyoçip teknolojisi"
Cihazı geliştiren ekibin lideri Dr. Arif Engin Çetin, taşınabilir cihaz hakkında şu bilgileri verdi:
“Cihazımız taşınabilir ve tamamen yerli ve milli kaynaklarla üretilmiş bir biyosensör platformu. Sistem, akıllı bir biyoçip teknolojisi kullanmakta. Bu biyoçiplerin üzerinde H1N1 virüsüne duyarlı antikorlar bulunmakta. Çeşitli laboratuvar prosesleri ile hazırlanan hasta örnekleri, bu biyoçipin üzerine damlatılıyor. Belli bir süre bekletildikten sonra biyosensör platformunun içine bırakılıyor. Sistemin içinde bulunan kamera ile bu biyoçipin görüntüleri çekiliyor. Biz daha sonra bu çekilen görüntüleri yine kendi laboratuvarımızda geliştirdiğimiz görüntü işleme algoritması ile işliyoruz ve biyoçipin üzerine H1N1 virüsünün bulunup bulunamadığını tespit ediyoruz.”
5 dakikada tespit
Hastanelere H1N1 virüsü şüphesiyle bir hasta başvurduğunda klasik yöntemlerle sonuçların 1 ila 3 iş günü içerisinde çıktığını kaydeden Çetin, "Biz bu süreyi 5 dakikaya indirdik. H1N1, teşhisi geç konulduğunda ölümcül olabilecek sonuçlara yol açabilir. Çünkü ilk 48 saat içinde tedavinin başlaması gerekiyor. Bu platformun maliyeti ve taşınabilirliği düşünüldüğünde sadece merkezi laboratuvarlar ya da şehir hastaneleri değil, bütün hastanelere, küçük sağlık ocaklarına bile konulabilecek. Her medikal noktada bu hastalığın teşhisi konulacak, zaman ve maliyet kaybı olmayacak. Teşhis ve tedavinin hızlı bir şekilde başlaması, salgınların da önüne geçecektir" dedi.
Yerli ve milli
Hastalığın tespiti konusunda uygulanan cihazların yurt dışından ithal edildiğini vurgulayan Çetin, "Bizim sistemimiz tamamen yerli ve milli kaynaklarla üretildi. Maliyetlerimiz bu yüzden ithal edilen cihazlara göre çok daha düşük. Biz sistemin testlerini yapıyoruz. Bu testlerden sonra seri üretim için KOSGEB’e başvuracağız" diye konuştu.
Veriler dikkat çekti
Ekipten Dr. Zeynep Ahsen Koçer de, domuz gribine ilişkin şunları söyledi:
"2009’da ortaya çıkan virüs, H1N1 olarak bilinen mevsimsel influenza virüsünün bir varyantıydı. Virüs, domuz gribi olarak adlandırıldı ve ciddi bir salgına yol açtı. 2009’dan beri bu virüs, insan popülasyonunda dolaşımda olduğu için mevsimsel grip dediğimiz hastalığa yol açıyor. İnfluenza virüsü çok fazla mutasyon geçirdiği için her an küresel ya da lokal salgınlara yol açma potansiyeli var. İnfluenza ve benzeri hastalıklarda, hızlı tanı çok önemli. Doktorların 48 saat içinde tedaviye başlaması gerekiyor ki ilaç etki gösterebilsin. Salgın durumlarında, hastanın virüs taşıyıp taşımadığını ne kadar hızlı saptayabilirseniz, hastayı tedavi edecek yeterli aracınız olmasa bile karantinaya alabilirsiniz ve daha çok hastanın enfekte olmasını engelleyebilirsiniz. Amerika Hastalıktan Korunma ve Önleme Merkezinin verilerine göre, 2019 ekim ile 2020 ocak arasında 21 milyon influenza vakası görüldüğü, 10 milyonunda hastane ziyareti olduğu, 140 bin ila 150 bininin hastaneye yattığı ve 8 bin ila 20 bin arasında influenzaya bağlı ölüm görüldüğü belirtiliyor."