Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylarla ilgili açıklamalarda bulunan Samsun Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı ve Memur-Sen İl Temsilcisi Hamdi Yıldız, “Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların yerinin değiştirilmesini ‘ağaçlar katlediliyor’ bahanesiyle fırsata çevirmeye çalışanlar, 28 Şubat’ın psikolojik harekâtını andıran söylem, yöntem ve eylemlerle darbe arayışına girenler, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ortamı kendisine uygun bir zemin olarak görenler yeni bir tezgâh peşindeler” dedi.
Olaylardaki amacın bilim değil ideoloji olduğunu vurgulayan Memur-Sen İl Temsilcisi Hamdi Yıldız, “Hukuka, kanuna ve mevzuata uygun olarak gerçekleştirilen rektör atamasını kendi ideolojik saplantılarına uygun bulmayanlar, algısal yöntemlerle, tepkisel söylemlerle bir eylem kapasitesi oluşturma gayretkeşliği içindeler. Yeni atanan rektörün daha önce bir siyasi partiden aday olduğu bahanesiyle rektör olarak görevlendirilmesine karşı çıkanların siyasi özgürlüklerden ne anladığı, amaçlarının bilim değil, sadece ideoloji olduğu, bazı hak ve özgürlükleri sadece kendilerine yakıştırdıkları, vandallıklarından ve sürekli darbe arayışlarından açıkça belli olmaktadır. İliklerine kadar işlemiş vesayetçi, darbeci ahlaksızlıkla hareket edenlerin kamu kurumlarının devlete ait, millete hizmet mekânı olduğunu bilmeleri, bilmiyorlarsa da öğrenmeleri gerekmektedir” diye konuştu.
Bu tür tezgahların aradığı fırsatı bulamayacağını dile getiren Hamdi Yıldız, “Bu güruh, her ortamda akademisyenlere ve kamu görevlilerine siyaset yasağının kaldırılmasını savunurken, kendilerinden görmedikleri kişilere karşı ne kadar gaddar ve bağnaz olduklarını bir defa daha gösterdiler. Gösteri adı altında sürdürülen arbedede üniversite öğrencilerinden ziyade terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin olması, işin amacını ve meşruiyet derecesini zaten göstermektedir. Ayrıca, nereden zuhur ettikleri belli olmayan sapkın bireylerin oluşturulan kaotik ortamda ortaya çıkmaları, kendilerine alan açmaya çalışmaları, seslerini duyurma gayretleri, bu topraklarda asla gerçekleşmeyecek meşruiyet arayışıyla kinlerini kusmaları beyhude bir çırpınmadır. Kıblemiz olan Kâbe’nin resmini saygısızca yere atanlar, kendi öğrencilerini fişleyenler, ‘mesele Boğaziçi değil, sen hâlâ anlamadın mı’ pankartıyla ‘Gezi’yle akrabalığını ortaya koyanlar, aradıklarını asla bulamayacaklardır. Milletimiz, bu ve benzeri olayları ve tezgâhları basiretiyle görmekte, ferasetiyle değerlendirmekte, sabırla ve tahammülle izlemektedir” şeklinde konuştu.
Kaosla beslenen zihniyetin karşısında kararlılıkla duracaklarını belirten Yıldız, “Biz her zaman düşünce ve fikir özgürlüğünden yanayız. Mağdur olan herkesin hakkını ararız, sözcülüğünü yaparız. Fikrine katılmasak bile herkesin düşüncesini ifade etmesinden yanayız. Ülkemizde elbette insanlar demokratik haklarını kullanmalı, gösteri yapabilmeli, yürüyüşle hak arayabilmelidir. Ancak küresel güçlere payandalık yapanların, ipleri emperyalistlerin elinde olan kuklaların, kendini kamufle eden etki ajanlarının, milletin iradesine ipotek koymak isteyenlerin, vesayet özlemiyle her şeye teşne olanların vandallıklarını özgürlük saymak safdilliktir. Eğitim-Bir-Sen olarak, yasakların ve sınırlamaların kalkması, özgürlük alanlarının genişlemesi için mücadele ederken; görüntüsü yerli, zihniyeti yabancı, istiklal mücadelesinin manasını bilmediği için istikbali müstemleke temsilciliği olarak hayal eden, kaosla beslenen bu zihniyetin milletimizin iradesine ket vurmasına, devletin bağımsızlığına karşı, 28 Şubat’ta, 17/25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da olduğu gibi, aynı kararlılıkla duracağız” ifadelerini kullandı.
Olaylardaki amacın bilim değil ideoloji olduğunu vurgulayan Memur-Sen İl Temsilcisi Hamdi Yıldız, “Hukuka, kanuna ve mevzuata uygun olarak gerçekleştirilen rektör atamasını kendi ideolojik saplantılarına uygun bulmayanlar, algısal yöntemlerle, tepkisel söylemlerle bir eylem kapasitesi oluşturma gayretkeşliği içindeler. Yeni atanan rektörün daha önce bir siyasi partiden aday olduğu bahanesiyle rektör olarak görevlendirilmesine karşı çıkanların siyasi özgürlüklerden ne anladığı, amaçlarının bilim değil, sadece ideoloji olduğu, bazı hak ve özgürlükleri sadece kendilerine yakıştırdıkları, vandallıklarından ve sürekli darbe arayışlarından açıkça belli olmaktadır. İliklerine kadar işlemiş vesayetçi, darbeci ahlaksızlıkla hareket edenlerin kamu kurumlarının devlete ait, millete hizmet mekânı olduğunu bilmeleri, bilmiyorlarsa da öğrenmeleri gerekmektedir” diye konuştu.
Bu tür tezgahların aradığı fırsatı bulamayacağını dile getiren Hamdi Yıldız, “Bu güruh, her ortamda akademisyenlere ve kamu görevlilerine siyaset yasağının kaldırılmasını savunurken, kendilerinden görmedikleri kişilere karşı ne kadar gaddar ve bağnaz olduklarını bir defa daha gösterdiler. Gösteri adı altında sürdürülen arbedede üniversite öğrencilerinden ziyade terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin olması, işin amacını ve meşruiyet derecesini zaten göstermektedir. Ayrıca, nereden zuhur ettikleri belli olmayan sapkın bireylerin oluşturulan kaotik ortamda ortaya çıkmaları, kendilerine alan açmaya çalışmaları, seslerini duyurma gayretleri, bu topraklarda asla gerçekleşmeyecek meşruiyet arayışıyla kinlerini kusmaları beyhude bir çırpınmadır. Kıblemiz olan Kâbe’nin resmini saygısızca yere atanlar, kendi öğrencilerini fişleyenler, ‘mesele Boğaziçi değil, sen hâlâ anlamadın mı’ pankartıyla ‘Gezi’yle akrabalığını ortaya koyanlar, aradıklarını asla bulamayacaklardır. Milletimiz, bu ve benzeri olayları ve tezgâhları basiretiyle görmekte, ferasetiyle değerlendirmekte, sabırla ve tahammülle izlemektedir” şeklinde konuştu.
Kaosla beslenen zihniyetin karşısında kararlılıkla duracaklarını belirten Yıldız, “Biz her zaman düşünce ve fikir özgürlüğünden yanayız. Mağdur olan herkesin hakkını ararız, sözcülüğünü yaparız. Fikrine katılmasak bile herkesin düşüncesini ifade etmesinden yanayız. Ülkemizde elbette insanlar demokratik haklarını kullanmalı, gösteri yapabilmeli, yürüyüşle hak arayabilmelidir. Ancak küresel güçlere payandalık yapanların, ipleri emperyalistlerin elinde olan kuklaların, kendini kamufle eden etki ajanlarının, milletin iradesine ipotek koymak isteyenlerin, vesayet özlemiyle her şeye teşne olanların vandallıklarını özgürlük saymak safdilliktir. Eğitim-Bir-Sen olarak, yasakların ve sınırlamaların kalkması, özgürlük alanlarının genişlemesi için mücadele ederken; görüntüsü yerli, zihniyeti yabancı, istiklal mücadelesinin manasını bilmediği için istikbali müstemleke temsilciliği olarak hayal eden, kaosla beslenen bu zihniyetin milletimizin iradesine ket vurmasına, devletin bağımsızlığına karşı, 28 Şubat’ta, 17/25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da olduğu gibi, aynı kararlılıkla duracağız” ifadelerini kullandı.