Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin katıldığı "Türkiye-Rusya-İran 3’lü Zirvesi" sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde saat 13.20’de başlayan zirve, çalışma yemeği ile beraber yaklaşık 2 saat sürdü. Zirveye Türkiye heyetinden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı. Üç lider, zirve sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda açıklama yapan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, öncelikle Türkiye’de sıcak bir misafirperverlikle ağırlanmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bölgenin son yıllarda büyük bir terör sorunuyla karşılaştığını belirten Ruhani, bölgedeki teröristlerin bazı ülkeler tarafından eğitildiğine ve para, modern silahların temin edildiğine değindi. Teröristlerin Suriye’ye ait petrolü, tarihi müzeleri, değerli eserleri sattığını ifade den Ruhani, "Başta Amerika olmak üzere büyük dünya güçleri, DEAŞ, El-Nusra gibi terör örgütlerinin onların aracı olarak bizim bölgemizde uzun yıllar kalmasını istiyor. Suriye ve Irak gibi büyük halklar, dost ülkeler ve milletler bu büyük komployu yok etti" şeklinde konuştu.
"ASTANA SÜRECİNİN GARANTÖRÜ ÜÇ ÜLKE OLARAK ÇABALARIMIZA DEVAM EDECEĞİZ"
Terörizmle mücadele doğrultusunda 15 ay önce Astana’da yapılan toplantıyı anımsatan Ruhani, "Astana süreci Suriye’de kısa bir ateşkesin sağlanmasına neden oldu. Bu süreçte Rusya, İran ve Türkiye temel rol oynadılar, bakanlar seviyesinde de çeşitli toplantılar gerçekleşti. İlk liderler toplantısı da Soçi’de gerçekleşti, daha sonra Suriye Ulusal Diyalog Kongresi gerçekleşti. Bu gerçekten umut verici bir süreçti. Bu süreci devam ettirmemiz lazım. Çünkü Suriye’de çeşitli gelişmeler gerçekleşti. Ben Suriye halkının geçmişe nazaran bugün umutlarının daha fazla olduğunu görmekten çok memnunum. Zirvede Suriye’nin geleceğiyle ilgili çeşitli ve çok önemli toplantılar gerçekleştirdik. Benim için en mutluluk verici olan Suriye’deki mazlum halkı kurtarmak için mutabık kalınması oldu. Ümit ediyorum ki pratikte de bu şekilde uygulanır" diye konuştu.
Suriye halkının daha refah ve huzur içerisinde yaşaması için milli egemenliğinin ve bağımsızlığının dikkate alınmasını en önemli amaç olarak vurguladıklarını dile getiren Ruhani, "Terörizmle mücadele devam etmelidir ve terör örgütlerinin kalıntıları da Suriye’den çıkarılmalıdır. Bizim yapmamız gereken iş Suriye’nin geleceğinin şekillenmesi için yardımcı olmaktır. Hiçbir ülke Suriye’nin geleceği için karar verme hakkına sahip değildir. Suriye’nin geleceği sadece Suriye halkına aittir, anayasa reformunu isteyerek kendi geleceklerine karar verebilirler. Bizler Astana sürecinin garantörü üç ülke olarak bu doğrultudaki çabalarımıza devam edeceğiz. Bölgemizin en büyük bayram günü Suriye’deki savaşın son bulduğu gün olacaktır" dedi.
"BÖLGEMİZİN HARİTASI HİÇBİR ŞEKİLDE DEĞİŞMEMELİ"
Açıklamaların ardından liderler basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Üç ülkenin Suriye konusundaki çabaları tahrip etmek amacıyla batılı ülkelerin sabotajlarına karşı nasıl bir tutum izleyecekleri sorusu üzerine Ruhani, "Bizim bugüne kadar gördüğümüz Amerika ve İsraillilerin pek de başarılı olamadıklarıdır. Şam hükümetini yıkmak içerisindeydiler ve teröristleri bu bölgede hakim kılmak istiyorlardı. Kendi menfaatlerini güdüyorlardı ancak bugüne kadar başarılı olduklarını söyleyemeyiz. İran hükümeti Suriye olaylarının başından itibaren her zaman bölgemizdeki terörizmle mücadeleye vurgu yapmıştır. Bölgemizin haritası hiçbir şekilde değişmemeli. Biz yakın zamanda Suriye’nin güvenliğinin sağlandığını görmek istiyoruz. Barışı destekleyen başta burada bulunan üç ülkenin ve diğer ülkelerin hedeflerine ulaşmalarını diliyoruz" dedi.
Amerika’nın Suriye’den çekilmesine dair açıklamalarını da değerlendiren Ruhani, "Amerika her gün bir şey söylüyor, mevcut Amerikan hükümetinin ne sözlerine ne de vaatlerine güvenebiliyoruz. Önce Suriye’den çıkmak istediklerini söylediler, ardından Arap ülkelerinden para isteyerek kalacaklarını söylüyorlar. Görünen o ki para almak istedikleri ülkelerden para alacaklar ve Suriye’de kalacaklar" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bu paranın miktarının 7 trilyon dolar olduğunu ekledi.
(Yağmur Yıldız - Derya Yetim - Pelin Üzek Kılıç - Ömer Çetin/İHA)