Komisyonlarda muhalefetin eleştirilerini dikkate almadan, sendikaları dinlemeden Genel Kurula getirilen ve kamuoyunda ‘Kölelik Yasası’ olarak tanımlanan kanuna ilişkin Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil sert açıklamalarda bulundu. “Bu, Cumhuriyet tarihinden bu yana iş yaşamına vurulmuş en büyük darbedir” diyen Dr. İrgil şunları söyledi:
SIFIR GÜVENCESİZ ÇALIŞMA
“Bu kanunda iş güvencesi yok, çünkü işçiler altı ay bile çalışamayacak. İstihdam güvencesi yok, çünkü altı ay sonra özel istihdam bürosuna dönen işçi çalışmaya hazır olsa da yeni bir iş bulana kadar kayıt dışına dönecek. Gelir güvencesi yok, çünkü işçi nitelikli de olsa işveren asgari ücretle onu çalıştırma hakkına sahiptir, ayrıca süresi bitip de özel istihdam bürosuna döndüğünde işinin bir ücret alıp almayacağı belli değildir. Sosyal güvenlik güvencesi yok, çünkü hastalık tarihinden önceki bir yıl içinde en az 120 gün prim ödenme şartı vardır ve yılda 4 aydan az çalışan kiralık işçilerin bu haktan yaralanamama durumu ortaya çıkacaktır. Kiralama işlemi sona erdiğinde primleri ödenmediği takdirde hastalık sigortasından tedavi giderleri 90+10 günün sonunda, hem kendileri hem de aileleri için yapılmayacaktır. Emeklilik güvencesi yok, çünkü yılda geçici olarak 4 ay çalışan bir işçinin normal emekli olabilmesi için 7200 gün emeklilik sigortası primi ödemesi yapması yani 60 yıl çalışması gerekmektedir. Kısmi aylıkla emekli olmak için de 5400 gün şartı arandığından ancak 45 yıl sonra süresini doldurabilecektir. Dolayısıyla bu yasa ‘güvenceli esnek çalışma hayatı’ getirmiyor, ‘güvencesiz laçka çalışma hayatı’ dayatıyor.”
BU YASA NE GETİRİYOR?
İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile işçi simsarlığı ve emeğin mal gibi alınıp satılmasının yasal hale geleceğini belirten Dr. İrgil, “Hükümet istihdam yaratıcı işler düşünmek ve kamusal yatırımları artırmak yerine kolaya kaçarak çalışanların haklarını fiilen ortadan kaldırıcı bir kurumsal düzenlemeye gidiyor” dedi.
Öte yandan yasa tasarısı çalışmalarında Türkiye’deki işsizlik oranının düşürülmesinde etkisinin ne olacağına dair bir ön değerlendirme ve kayıt dışı ekonominin ne kadarının kayıt altına alınacağına ilişkin bir analizin yapılmadığına dikkat çeken Dr. İrgil kanun tasarısındaki sorunları şöyle sıraladı:
Çalışanların işverenden korunması mümkün değildir.
İşçiler fiilen örgütlenme ve grev haklarından mahrum edilmektedir.
İşçilerin imzalayacağı sözleşmelerin sınırlarının ne olacağı bilinmemektedir.
İşçinin imzasını attığı sözleşme değişik işverenlerin elinde dolaşacak, dolayısıyla insan işçi meta işçi olmuştur.
Yoksul insanların üzerinden para kazanmanın yolu açılmaktadır.
Özel istihdam bürolarının (ÖİB) gayrı resmiliği kaldırılmış, yasal simsarlığın önü açılmıştır.
ÖİB’lere geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmiştir. ÖİB ile sözleşme imzalayan işçi, büronun yönlendirdiği iş yerlerinde belli bir süre çalışacak, süre sona erdiğinde yine geçim sıkıntısıyla SGK ödemeleriyle karşılaşacaktır.
ÖİB’lerin kiraya verdiği işçilerin ÖİB işçisi olduğunun kabul edilmesi ve hem asıl işverene, hem alt işverene kiralık işçi verilebilmesi ile üretimden dolayı kar sağlayacak asıl işveren tüm yükümlülüklerinden kurtulacak, işçinin yasal haklarını elde edebilmesinin yükümlüsü olan asıl işverenin işçiye karşı yasal sorumluluğu kalmayacaktır. Evrensel iş hukukunun temel ilkelerine aykırıdır bu. İş ve çalışma barışına aykırıdır.
İşçilerin sürekli bir işleri olmayacağı için çalıştıkları iş üzerinden özlük haklarına da sahip olmayacaklardır.
Bu çalışma biçimi hayata geçirildiğinde her sektörde kiralık işçiler çalıştırılabilecektir. Gemilerde, havayollarında, ağır ve tehlikeli işlerde, hata kamu işyerleri ve madenlerde de...
İşveren işyerinin yer kirasından, elektrik/su giderinden, işçilere sunması gereken servis, sigorta, yemek, tatil, mesai, kreş gibi temel hizmetlerden kurtulmaktadır.
Ev eksenli işlerde ücretlerde düşük ama yapılan işin miktarı çok ve uzun çalışma saatlerini gerektirmektedir.