İsrail'in aşırı sağcı hükümeti ile Washington yönetimi arasında istihbarat ve askeri alanlarda yükselen işbirliğine rağmen Netanyahu ve Biden ilişkilerindeki soğukluk devam ediyor.
ABD başkanları, İsrail'de kabinelerini kuran başbakanları Beyaz Saray ziyaretine davet konusunda acele ederken, Aralık 2022'de kurulan hükümetin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen Biden, Netanyahu'yu Beyaz Saray'a davet etmedi. Bu da ABD-İsrail ilişkilerinden alışık olmayan bir durum olarak değerlendiriliyor.
Biden, Filistin meselesinin yanı sıra "İsrail'deki yargı reformu" ve İran'ın nükleer programı gibi konularda hemfikir olmadığı Netanyahu'ya karşı farklı bir tutum sergilediği görülüyor.
ABD Başkanı Biden’ın CNN televizyonuna verdiği röportajda İsrail Başbakanı Netanyahu ve hükümetine karşı sarf ettiği sözler, ABD yönetimi ile İsrail hükümeti arasındaki anlaşmazlıkları yeniden gün yüzüne çıkardı.
"(İsrail hükümetindeki) Bakanlar Batı Şeria'nın her yerinde yerleşim birimi istiyorlar, kendileri sorunun bir parçasıdır. Kabinede yer alan (Maliye Bakanı Bezalel) Smotrich ve (Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar) Ben-Gvir gibi bazı bakanlar, hatırladığım en aşırılarıdır." diyen Biden, Netanyahu'nun Beyaz Saray'a henüz davet edilmediğini ancak İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un yakında ABD'yi ziyaret edeceğini kaydetti.
ABD Başkanı Biden'in eleştirileri
Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi Milletvekili Danny Danon, Twitter hesabından Biden'ın eleştirilerine tepki gösterdi.
"Dışarıdaki büyük dostumuz ABD'ye saygı duyuyorum. Ancak İsrail devletinin politikasını, İsrail'de halkın demokrasiyle seçtiği hükümetin dışında kimse belirleyemez." paylaşımında bulunan Danon, ABD halkının da demokratik bir ülkenin politikalarını seçilmiş hükümet tarafından belirleneceğinin farkında olduğunu yazdı.
İsrail Kanal 13 televizyonu da konuyla ilgili haberinde, Netanyahu'ya yakın bir kaynağın, "Biden küstahtır. Hatta (eski ABD Başkanı Barack) Obama dahi bu şekilde konuşmaya cesaret edemedi." dediğini aktardı.
Muhalefet partileri ise Biden'ın eleştirilerine destek verdi.
Muhalefetteki Gelecek Var Partisi (Yeş Atid) lideri eski Başbakan Yair Lapid, "Başkan Biden, 'bu hükümet İsrail tarihindeki en aşırı kabinedir' dediğinde haklıydı." değerlendirmesinde bulundu.
Hükümetin tartışmalı "yargı reformu" adımlarına da değinen Lapid, "Onlar (Adalet Bakanı Yariv) Levin ve (Meclis Anayasa Komitesi Başkanı Simcha) Rothman'ın çılgın devrimini Suudi Arabistan'la normalleşmeye tercih ediyorlar." ifadelerini kullandı.
Lapid, Netanyahu hükümetine yönelik eleştirilerine, "Onlar güvenlik, ekonomi ve dış ilişkiler yerine ülkeyi bozma ve demokrasimizi ortadan kaldırmaya çabalıyorlar." sözleriyle devam etti.
ABD Başkanı, İsrail hükümetini "en aşırılık yanlısı İsrail hükümeti" olarak görüyor
Amerika merkezli liberal Yahudi lobi grubu J Street'in Müdürü Nadav Tamir ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Başkan Biden, İsrail'e 50 yılı aşkın bir süredir destek veriyor. Mevcut hükümetin gördüğü en aşırılık yanlısı hükümetlerden biri olduğunu söylüyor; onun sözlerine ve üslubuna kulak vermeliyiz." değerlendirmesini yaptı.
Tamir, Biden'ın mesajının özünün, "ABD'nin İsrail'i sevdiği, ancak anti-demokratik hükümetini tasvip etmediği" şeklinde olduğunu kaydetti.
Yediot Ahronot gazetesi analisti Itamar Eichner ise 10 Temmuz'daki yazısında, "Yıllardır İsrail'in sadık destekçisi olan Amerikan Başkanı'nın sert açıklamaları, Netanyahu'ya ve hükümetinin gerçek sahiplerine (Smotrich ve Ben Gvir) karşı açık bir mesaj niteliği taşıyor." yorumunda bulundu.
ABD Başkanı'nın mevcut hükümetin, İsrail için bir felakete neden olduğunu düşündüğünü kaydeden Eichner, İsrail'in hala ABD için stratejik bir ortak olup olmadığının tartışıldığını savunarak, şunları kaydetti:
"Zamanlama tesadüf değil. Biden, Başbakan Netanyahu'ya açık bir mesaj gönderiyor: Hükümetinizdeki aşırılık yanlılarını uzak tutmazsanız veya politikalarınızı kontrol etmezseniz, Beyaz Saray görüşmesini, Suudi Arabistan ile normalleşmeyi ve Abraham Anlaşmalarının genişletilmesini unutabilirsiniz.
Biden'ın ne kadar hüsrana uğradığına ve Netanyahu'ya karşı hayal kırıklığına uğradığına dair başka bir gösterge arayan biri varsa, bunu zaten sadece Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'u davetinde görebilir."