Sözcü'nün haberine göre; 1 Kasım seçiminin ardından muhalefet partilerinde; genel başkanlarına ve parti yönetimine yönelik “istifa” sesleri yeniden yükselmeye başladı. MHP’de; Bahçeli’nin, CHP’de; Kılıçdaroğlu’nun, BBP’de ise Destici’nin koltuğu sallanmakta. Peki Türkiye’deki siyasi partilerde “istifa kültürü” var mı?
Türkiye’nin parti içi demokrasiyle doğru orantılı olan istifa kültürü geçmişi yakın geçmişe göre pek de parlak değil. Tarihin tozlu sayfalarına göre; kimi istifa etti ancak “daha da güçlü geldi” kimisi istifa etti ama siyasi hayatına bir başka partide devam etti… Kimisi ise “istifa etmekten daha beter” oldu… İşte Türkiye’deki partilerin “istifa” karnesi…
İLK İSTİFA 1930′DA
Siyasi tarihimizde “Genel Başkan düzeyinde” ilk istifa Serbest Cumhuriyet Fırkası’nda yaşandı. CHP’nin (Halk Fırkası) ardından Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele ve Adnan Adıvar’ın öncülüğünde 17 Kasım 1924’te kurulan ancak kısa sürede irtiaci ve bölücü odakların merkezi haline geldiği gerekçesiyle kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’ndan sonra 12 Ağustos 1930′da kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet döneminde kurulan ve çok partili siyasal yaşama geçiş yolunda ikinci siyasi parti oldu.
Ali Fethi Bey (Okyar) tarafından kurulan parti kısa sürede geniş bir destek kazanarak Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) yönetimini kaygılandırdı. SCF’nin iktidara ancak cumhurbaşkanıyla çatışarak gelebileceğini kavrayan Fethi Bey bunun çok ağır sonuçlar yaratacağı inancıyla, 17 Kasım 1930′da Dahiliye Vekâleti’ne başvurarak istifa ettiğini ve partinin feshedildiğini açıkladı.
Böylelikle fesih yöntemi ile de olsa ilk istifa eden Genel Başkan Fethi Okyar oldu. Ancak izleyen yıllarda “İstifa eden genel başkan” kıtlığı yaşandı.
ADNAN MENDERES İDAM EDİLDİ
Gerçek anlamda “çok partili hayatın” ilk partisi olan Demokrat Parti lideri Adnan Menderes 1960 askeri müdahalesi ile hem Başbakanlık koltuğundan hem de DP Genel Başkanlığı koltuğundan indirildi. 17 Eylül 1961 tarihinde idam edilen Adnan Menderes darbe ile görevi elinden alınan ilk siyasi oldu.
MİLLİ ŞEF “İSTİFA EDER GİBİ” YAPTI
CHP’nin en uzun süreli genel başkanlığını yapan Milli Şef İsmet İnönü ise Demokrat Parti ve ardından gelen Adalet Partisi karşısındaki ezici mağlubiyetlere rağmen koltuğunu bırakmadı. İnönü, partisinin genel sekreteri Bülent Ecevit ile yoğun bir mücadeleye girdi. Mayıs 1972 tarihinde toplanan 5 Olağanüstü Kurultay’da, politikasının partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Kurultayda parti meclisi Ecevit’in yanında yer alınca da 8 Mayıs 1972 tarihinde 34 yıldır görev yaptığı CHP genel başkanlığından istifa etti. Her ne kadar “istifa etmiş” olsa da aslında İnönü, kongrede Ecevit’e mağlup olunca koltuğunu bırakmak zorunda kaldı.
6 KEZ GİTTİ 7 KEZ GELDİ
Menderes’in ardından merkez sağın dümenine geçen Süleyman Demirel ise bir muhtıra ve 2 askeri darbeye rağmen aralıklarla da olsa koltuğunu korumayı başardı. Türkiye’nni 9′uncu Cumhurbaşkanı olan Demirel son nefesine kadar aslında aktif siyasetin içinde yer aldı. Geçtiğimiz haziran ayında vefat eden Demirel’den geriye dağılmış bir merkez sağ kaldı.
ERBAKAN LİDERKEN VEFAT ETTİ
1970 yılında kurulan Milli Nizam Partisi ile Türkiye’deki siyasal islam geleneğini başlatan Necmettin Erbakan; Milli Selamet,Refah, Fazilet ve Saadet Partileri ile zoraki aralıklarla da olsa misyonunu ölene kadar sürdürdü. Erbakan 19 Ocak 2011 günü hayata gözlerini Saadet Partisi lideri olarak yumdu. Özellikle 2002′de öğrencileri tarafından kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde alınan ağır yenilgilere rağmen istifa etmedi. İstifa etmesi gündeme bile gelmedi…
TÜRKEŞ DE SON NEFESİNE KADAR MHP GENEL BAŞKANI’YDI
Necmettin Erbakan gibi Alparslan Türkeş de ölümüne kadar milliyetçi hareketin liderliğini sürdürdü. 90′lı yıllardaki yenilgilerine rağmen Türkeş vefat ettiği 4 Nisan 1997′ye kadar MHP’nin Genel Başkanlığı’nı yaptı.
ECEVİT HASTA YATAĞINDA BİLE BIRAKMADI!
Türk solunun efsane ismi Karaoğlan Bülent Ecevit’in koltuğuna vedası ise hüzünlü oldu. Demirel, Türkeş, Erbakan gibi yarım yüzyıllık siyasi rakipleriyle birlikte yolu askeri darbelerle sık sık kesilen Ecevit 18 Nisan 1999′daki seçimlerinden birinci partinin lideri olarak çıktı. 17 Ağustos Gölcük ve 12 Kasım Düzce depremleriyle sarsılan ekonomi 19 Şubat 2001′deki olaylı Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından büyük bir krize girdi. 3 Kasım 2002′deki genel seçimler ise Ecevit’in tam bir yıkım oldu. DSP’nin oyları % 22,18′den %1,22′ye düştü. Genel başkanlıktan ayrılma kararını, 3 Kasım’dan sonra zaman zaman dile getiren Bülent Ecevit ancak 24 Temmuz 2004 tarihinde Zeki Sezer’e devretti.
EĞER SAYILIRSA ÇİLLER İSTİFA ETTİ!
Demokratik anlamda ilk istifa haberi 2002 yılında geldi. CHP dışında diğer partiler gibi AKP karşısında 2002 Kasım’ında eriyen DYP’nin lideri Tansu Çiller 9 Kasım tarihinde yaptığı basın toplantısında bir sonraki kongrede adaylığını koymayacağını açıkladı. 14-15 Aralık 2002 tarihlerinde yapılan DYP 7. Olağan Büyük Kongresi’yle genel başkanlığı sona erdi ve aktif siyasetten çekildi.
BİR İSTİFA DA MESUT YILMAZ’DAN
Turgut Özal’ın ANAP efsanesini muma çeviren Mesut Yılmaz da ‘zoraki görevi bırakan’ liderlerden oldu. Merkez sağdaki en büyük rakibi Çiller gibi Mesut YIlmaz da 2002 seçimlerinden büyük bir başarısızlıkla çıktı. 1980′lerin tek başına iktidar partisi olan Anavatan Partisi’nin bu seçimlerde yüzde 4′lü rakamları görmesi üzerine Mesut Yılmaz görevinden istifa etti.
İSMAİL CEM DE “İSTİFA” DEMEDİ
2001′deki büyük ekonomik krizin ardından siyasete sıçrayan kriz DSP’yi de parçalara ayırdı. Hüsamettin Özkan ile birlikte 2002 yılının Temmuz ayında Yeni Türkiye Partisi’ni (YTP) kuran İsmail Cem, 2002′deki mağlubiyete rağmen ‘istifa’ kelimesini telaffuz etmedi. YTP’nin beklenen ilgiyi görememesi üzerine, Deniz Baykal’ın çağrısıyla 2004 yılının ekim ayında YTP’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ne katılma kararı alındı. Bu karar üzerine genel başkanlık görevi de sona eren Cem, CHP’nin 29-30 Ocak 2005 tarihlerinde yapılan 13. olağanüstü kurultayında Parti Meclisi üyeliğine seçildi. Yani istifasız bir parti daha demokrasi tarihinin tozlu sayfalarına karıştı.
İSTİFA ETTİ, GERİ GELDİ, SONRA KUMPASLA GİTTİ
1980 askeri darbesinde “CHP’yi canlandıran lider” olan Deniz Baykal istifa edip daha güçlü gelen liderlerin başında geldi.
18 Nisan 1999 seçimlerinde CHP’nin Meclis dışında kalması üzerine istifa eden Baykal, 30 Eylül 2000 tarihinde Ankara’da toplanan CHP’nin 11. Olağanüstü Kurultayı’nda yeniden seçilerek üçüncü kez CHP Genel Başkanı oldu. İkinci döneminde de AKP karşısındaki yenilgileri ile başı ağrıyan Baykal her şeye rağmen koltuğunu korumayı başardı. Ancak 2011′deki kaset kumpası Baykal’ın sonu oldu. Baykal görevini o dönem partinin genel sekreteri olan Kemal Kılıçdaroğlu’na devretti.
MEHMET AĞAR AYNI GECE İSTİFA ETTİ
2002′deki seçimlerden hüsranla çıkan DYP ve ANAP’ı Demokrat Parti (DP) adı altında birleştirmek isteyen Mehmet Ağar siyasi tarihimizdeki en net liderlerden birisi oldu. Büyük umutlarla girdiği 2007 seçimlerinde partisi baraj altında kalınca, Ağar aynı gece istifa ettiğini açıkladı.
YALÇIN TOPÇU: YAPAMADIM BIRAKIYORUM
Ağar kadar ‘net istifa’ beyanı da 2011 seçimleri sonrasında geldi. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yalçın Topçu, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ardından devraldığı koltuğu ‘yeterli başarıyı sağlayamadığı’ gerekçesiyle Mustafa Destici’ye bıraktı.
DEVLET BAHÇELİ MUAMMASI!
Türk siyasi tarihinin en ilginç kariyerlerden birisini ise MHP’nin ikinci genel başkanı Devlet Bahçeli yaşadı. Alparslan Türkeş’in ardından MHP’nin genel başkanlık koltuğuna oturan Bahçeli girdiği ilk seçimlerden büyük bir başarıyla çıktı. 1999 seçimlerinde %18′lik bir başarı yakalayan Bahçeli bir sonraki seçiminde partisi baraj altında kalınca istifa ettiğini duyurdu. 3 Kasım 2002 gecesi istifasını açıklayan Bahçeli, bir gazetecinin “Kurultayda yeniden aday olacak mısınız?” sorusuna ise sert bir yanıt verdi. Bahçeli, gazeteciyi azarlar gibi “Böyle bir açıklama yapan kişi yeniden aday olur mu?” diye sordu. Ancak açıklamalarının tersini yaptı ve 2003′deki kongrede yeniden MHP’nin başına geçti. 2004, 2009 ve 2014′deki yerel seçimde; 2007,2011 ve son olarak 2015′deki genel seçimde AKP karşısında ağır yenilgilere uğradı. Şu anda koltuğununda oturan Bahçeli için ise parti içinde muhalefet iyiden iyiye kızıştı…