Dilek Koçbay, FİFA’nın ’Elit hakemler’ kategorisine yükselmeyi amaçlıyor. Türkiye’de hakem olmanın zor, kadın hakem olmanın daha da zor olduğunu ifade eden Koçbay, işine aşkla bağlı olduğunu söyledi. Babası ve eşi de hakem olan Koçbay, eşiyle TV’den maç izlerken hakem kararlarını yorumladıklarını, zaman zaman bu kararlarda fikir ayrılıkları yaşadıklarını da kaydediyor. 2000 yılında, Beden Eğitimi sınavlarına girmeye hazırlanırken, hakem olan babası Mehmet Özdemir ile birlikte antrenmanlara katılan Dilek Koçbay, o gün hakem olmaya karar verdi. 17 yaşında düdüğü alan Koçbay, başarı basamaklarını da birer birer tırmandı. Dilek Koçbay, sahadaki başarılı yönetimiyle, Türkiye’nin FİFA kokartlı 4 kadın hakeminden birisi oldu. 2013 yılında FİFA kokartı taktıktan sonra bir ulusal ve uluslararası maçta orta hakem olarak görev yapan Koçbay, şimdi ise tıpkı Cüneyt Çakır gibi, ’FİFA Elit hakem’ kategorisine yükselmeyi amaçlıyor.
"HAKEMLİK BİR TUTKU"
Kendini bildiğinden beri hakemliğin içerisinde olduğunu anlatan Koçbay, "Babamın da desteğiyle, kız kardeşimle birlikte hakemlik kursuna yazıldım. Kardeşim bıraktı ama ben devam ediyorum. Hakemliğin güzel yanlarından bir tanesi, eşim oldu. Hakemlik vasıtasıyla eşimle tanıştım ve evlendik. Hakemlik zor bir uğraş. Bunu anlayacak, anlayışlı insanlar olması gerekiyor etrafınızda ki başarı gelsin. Yoksa başarı çok zor. Zaten benim başarım da hep etrafımda bana destek olan, inanan insanların sayesinde olmuştur. Hakemlik bir tutku. Bu ne parayla, ne şöhretle yapılacak bir şey değil. Hakem olmak zor, Türkiye’de hakem olmak daha da zor. Biliyorsunuz bizim gündemimizi. Tabi kadın hakem olmak daha da zor. Ama bu bir tutku. Bir uğraşın ötesinde bir hobi. O yüzden her iş zor ama sevmiyorsanız, aşkla bağlı değilseniz yapılacak bir iş değil" dedi.
"HAKEMİN KADINI ERKEĞİ OLMUYOR"
Maçlarda sanıldığı gibi kadın hakemlere pozitif bir ayrımcılık olmadığını da söyleyen Koçbay, "Bizim ülkemizde kadınlar ligi çok üst düzeyde olmadığından erkekler liginde çıkıyoruz. Sahaya çıktığınızda hakemin kadını erkeği olmuyor. Sahaya çıktığımızda kadın hakem değil, o maçın hakemiyiz. Çok da olumlu bir şey olmuyor. Yani ’Bayan, biraz daha ılımlı olalım, küfretmeyelim’ gibi bir şey olmuyor ne yazık ki. Ama mücadele ediyoruz" diye konuştu.
DÜDÜK, EVDE DE DİLEK KOÇBAY’DA
Maç ve antrenmanlar dışında, evde eşiyle bütün maçları takip etmeye çalıştıklarını da anlatan Koçbay, "Dünya gündemi, dünya maçlarını sürekli izliyorum, izlemek zorundayım. Bu işimin gereği. Sadece sahada değil, saha dışında da devam ediyor antrenmanlar. Bu mental olarak da hazırlanmak tabi ki. Eşim daha üst düzeyde hakemlik yapmış. Birinci ligde maç yönetmiş bir hakem. Daha bilgili. Benim için hakemlik koçu gibi diyebilirim. Her konuda danışacağım bana yol gösterecek birisi. O yüzden bazı konularda tartışıyoruz. ’Öyle değil artık değişti’ gibi. Çok donanımlı ve bana çok yardımcı oluyor. Ama o hakemliği bıraktı artık. Ben faal hakem olduğum için benim sözüm geçiyor" dedi.
LALE ORTA VE CÜNEYT ÇAKIR ÖRNEĞİ VAR
Hedefinin Elit kategorisine yükselmek olduğunu söyleyen Dilek Koçbay, "Ülkemizde en üst düzeyde hakemlik, ’FİFA hakemliği.’ Ama FİFA hakemi olduğunuz zaman bitmiyor. Kategorileri var FİFA’nın da. En alt ligden başlayıp, 5 kategorisi var, ’Third, second, first, elit development ve elit’ kategorileri var. Tabi hedefim ülkemizin gururu olan Cüneyt Çakır’ın da bulunduğu elit lig. Bayan hakemlerde de aynı şey söz konusu. Elit hakem olmak istiyorum. Hedefim o bundan sonrası için. Ama çok çalışmak gerekiyor, çok emek vermek gerekiyor. Önümüzde Cüneyt Çakır hedefi var. Neden bir bayan hakem Elit olmasın? Tabi önümüzde Lale Orta örneği var. O da Elit hakemdi. İnşallah ikincisi de ben olurum. Hedefim o" dedi.
"KADINA ŞİDDETİ KADINLAR ÖNLEYECEK"
Kadına şiddetin önlenmesi için, kadının toplumun her alanında var olması gerektiğini de söyleyen Koçbay, "Bayan bulunduğu yere güzellik getiriyor. Öyle düşünüyorum. Bayan hakemlerin sayısı arttıkça, futbolda şiddetin daha azalacağını düşünüyorum. Kadına şiddet ne yazık ki sadece ülkemizin değil dünyanın sorunlarından bir tanesi. Kadının toplumda daha fazla ön plana çıkıp, farkındalığı daha fazla oluşturdukça bu şiddetin önleneceğini düşünüyorum. Kadın toplumda her yerde daha fazla söz sahibi olmalı. Çalışma hayatında, eğitimde özellikle. Bu şekilde oldukça, daha fazla şiddetin önüne geçilebileceğini düşünüyorum açıkçası. Yani kadının farkında olması lazım. Kendinin kıymetini bilmesini lazım bir kadının. Kadın gittiği yeri, bulunduğu ortamı güzelleştiriyor. Kadının toplumun her alanında olması lazım" diye konuştu.