Sarıtarla, 2018'de boyun bölgesinde belirgin bir şişlik oluşunca, hayatını desteğiyle idame ettirdiği annesi tarafından hastaneye götürüldü. Hastanedeki incelemelerde, Sarıtarla'nın tıp dilinde "lenfoma" olarak adlandırılan, lenfosit adlı kan hücrelerinin lenf bezlerinde gereğinden fazla çoğalmasıyla ortaya çıkan lenf kanserinin bir alt türü Hodgkin Lenfoma (HL) hastası olduğu tespit edildi.
Bu süreçte gördüğü kanser tedavisiyle hastalığını atlatan Sarıtarla, her yıl düzenli yaptırdığı kontrollerden hastalığının nüks ettiğini öğrendi. Annesi Sarıtarla'yı 5 yıl önce oğlunun hastalığını teşhis ederek tedavisini gerçekleştiren Doç. Dr. Mesut Ayer'in görev yaptığı Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne götürdü.
Hematoloji Eğitim Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. Ayer, yıllar sonra gördüğü Sarıtarla'nın Erişkin Kemik İliği Nakil Merkezi'nde tedavi altına alınmasını sağladı.
Sarıtarla'nın buradaki süreci, Ayer ile birlikte merkezin Sorumlu Hekimi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeniz Öngören, Yardımcı Sorumlu Hekimi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Pehlivan ile ekiplerince takip edildi.
Doktorlar, hastanın sağlıklı olan kök hücrelerinin kanser tedavisi görmeden önce kanından veya kemik iliğinden toplanarak saklanması, tedavi sonrası ise hastaya geri verilmesi prosedürünü içeren "otolog" kök hücre nakli yapılmasını kararlaştırdı.
Temmuz ayında açılan Erişkin Kemik İliği Nakil Merkezi'nin ilk hastası olan Sarıtarla, burada otolog nakil yapılan ilk kişi oldu. Annesinin refakatinde 1 ay hastanede kalan Sarıtarla, bu yöntemle kanseri ikinci kez yendi.
Nüks etmiş HL ile baş edilmesi güç olsa da tedavi başarıyla sonuçlandı
Sarıtarla'nın tedavi süreci ve otolog kök hücre nakli hakkında AA muhabirine değerlendirmede bulunan Doç. Dr. Mesut Ayer, lenfomaları "lenf dokunun kanserleşmiş hastalıkları" şeklinde tanımlayarak, "Hodgkin lenfoma (HL)" ile "Hodgkin dışı lenfoma (HDL)" adlı 2 türü bulunduğunu söyledi.
HDL'ye göre daha az oranda görülen HL'nin tedavi imkanının daha iyi olduğunu ancak dirençli hale geldiğinde veya tekrarladığında kendisiyle baş etmenin zorlaştığını belirten Ayer, nüks eden HL için kök hücre naklinin iyi bir tedavi seçeneği olduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Ayer, Erdem Sarıtarla'da da hastalığın yeniden ortaya çıktığını tespit ettiklerinden itibaren kendisine tekrar biyopsi yapıp tanıyı teyit ettikten sonra bir tedavi planı oluşturduklarını aktardı.
Bu süreçte, kök hücre destekli tedavinin kemoterapi gibi yüksek doza uygun olup olmadığını anlamak için hastaya iki kür şeklinde ön tedavi verdiklerini anlatan Ayer, sonucunda hastanın kök hücre tedavisinden yarar görüp göremeyeceğine karar verdiklerini kaydetti.
Sarıtarla'nın da kök hücre tedavisinden yanıt alacağına karar verdikten sonra kendisini servise aldıklarını, hazırlık rejimini uyguladıktan sonra otolog kök hücre naklini gerçekleştirdiklerini dile getiren Ayer, yöntem hakkında şu bilgileri verdi:
"Otolog nakiller kişinin kendi kök hücresiyle yapılıyor. Aslında bu teknik olarak tam bir nakil gibi görülmeyebilir çünkü kendi kök hücresi olduğundan doku reddi gibi bir durum yoktur. Hastalık kemik iliğinde var olduğu için nakil yapmadan önce hastalığı bastırmak gerekiyor. Yüksek doz tedaviler, eğer otolog kök hücre desteği olmazsa hastanın ölümüyle sonuçlanacak tedaviler. Bu nedenle yüksek doz tedaviyi alabilmesi için kök hücresini toplayabilmek, sağlıklı kök hücreleri hastaya başarıyla verebilmek gerekiyor. Hasta remisyona girdikten sonra kök hücre toplama sürecine giriyoruz. Kök hücreyi toplamak için önce bir tedavi veriyoruz. Bu tedavide yeterli zaman geçtikten sonra hastanın kök hücresini toplamaya başlıyoruz. Hedeflediğimiz değere ulaşana kadar kök hücreleri toplayıp donduruyoruz. Sonrasında hastanın tedavi rejiminin hazırlığını yapıyoruz, servise alıyoruz. Bu kemoterapi kemik iliğini de etkiliyor, ciddi şekilde baskılıyor. O baskıladığı dönemde tekrar kemik iliğinin yeşermesi için daha önce topladığımız kendi kök hücrelerini hastaya bir kan transfüzyonu yapar gibi naklediyoruz. Kendi kök hücreleri tekrar kemik iliğine yerleşiyorlar ve çalışmaya başlıyorlar. Bu süreç bazen 4-6 haftaya kadar uzayabiliyor. Bizimki de gayet başarılı geçti."
Lenfomaların yaklaşık yüzde 20'sini HL'nin oluşturduğunu, bu türde tedaviye yanıt oranının yüzde 80'e kadar çıktığını aktaran Ayer, yüzde 20'lik kısmın ise yanıtsız kalabildiğini veya tedaviden sonra nüks edebildiğini söyledi.
Bazen hastalığın tekrarlamasının Sarıtarla'daki gibi geç dönemde yaşanabildiğini ancak mevcut seçeneklerle hastaları tedavi şanslarının bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Ayer, artık taburcu edecekleri Sarıtarla'yı uzun süre gözetimleri altında tutacaklarını, 5 yıl içerisinde yeni bir nüks yaşanmazsa hastalığın yeniden görülme olasılığının çok daha azalmış olacağını bildirdi.
Hastalığının babasını kaybettiğinde yaşadığı acıyla tekrarladığını düşünüyor
Hasta Erdem Sarıtarla ise 2018'de kanseri yendiğini ancak yakın zamanda babasını kaybettiği için yeniden hastalandığını söyledi.
Buradaki tedavisinin çok iyi geçtiğini belirten Sarıtarla, "Çok mutluyum. Aynı ağabey, abla, teyze gibi beni çok sevdiler, mutlu ettiler. Herkesten Allah razı olsun." diye konuştu.
Sarıtarla'nın annesi Münevver Yanık ise merkezdeki hemşirelerden temizlik görevlilerine kadar herkesle aile gibi olduklarına dikkati çeken Yanık, "Bugün çok mutluyum, çıkıyoruz. Ancak bir yandan da üzgünüm. Çünkü hemşireleri, doktorları çok özleyeceğim." diye konuştu.