Ördekli Kültür Merkezi’ndeki konferansı Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Vali Yardımcısı Nevzat Ergün, Osmangazi Kaymakamı Enver Ünlü, Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu, çok sayıda vatandaş ve öğrenci dinledi. Dündar, “Türkiye, jeopolitik olarak çok önemli bir mevkiide. Ne kadar önemli olduğunu Ortadoğu’da Suriye ve Irak’taki olaylara baktığımız zaman da görüyoruz. 100 yıl önceden, Osmanlı döneminden beri buraları sorunlu bölgeler olmuş. Herkesin gözü burada ve burası bir geçiş noktası. Dolayısıyla buraları kontrol altında tutmaya çalışmışlar. Yine Ortadoğu’da bir sürü sıkıntılar var. Oynanan oyunların hepsi de buraya yönelik. Herkesin sırtı dönük veya yandan bakıyor ancak, hedef burası” diye konuştu.
“HAÇLI HİÇBİR ZAMAN EMELİNDEN VAZGEÇMEZ”
Özal döneminde Japonların eğitim sistemlerinin incelendiğini ve geleneklere bağlı olmalarına rağmen nasıl bu kadar ilerlediklerinin araştırıldığını anlatan Başkan Mustafa Dündar, “Japonlar, ‘Biz çocuklarımızı önce Nagazaki’ye, Hiroşima’ya götürür, yıkımı gösterir, ardından da yüksek teknolojilerimizi, hızlı trenleri, fabrikalarımızı gösteririz. Bu şekilde hem geleneğimize hem, de teknolojimize bakarız. Ama sizde çok şeye lüzum yok. Çanakkale’ye götürün’ demişler. Orasını görsünler bu yeter deniliyor. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra ilk işi Çanakkale’nin en dar yerine boğaza Seddülbahir ve Kilitbahirkalelerini yapmak olmuş” dedi.
460 sene geçmesine rağmen tabyaların ve kalelerin kurtuluş mücadelesinde işe yaradığını anlatan Başkan Dündar, “Haçlı hiçbir zaman emellerinden vazgeçmez. Şimdi 100 yıl sonra 15 Temmuz hain saldırısı da yeniden ülkeyi parçalama girişimiydi. Ama elhamdülillah, bu millet uyandı, bayrağına, vatanına sahip çıktı. Bunları püskürttü” dedi.
Timsal Karabekir de konferansta, milli mücadele öncesi, sırası ve sonrasına ait hatıraları paylaştı. Dinleyenleri tarihi bir yolculuğa çıkaran Karabekir, sözde Ermeni soykırımını hiçbir aklı başında Ermeni’nin de kabul etmediğini söyledi. Timsal Karabekir, “Doğu’da Türkler ve Ermeniler kardeşlik içinde yaşarken, bir dedikodu çıkıyor ki Rusya’dan bir grup Ermeni araya nifak sokmak üzere gelmektedir. Bunun için padişah, dedem Mehmet Emin Paşa’yı asayişi korumak için Van’a gönderiyor. Van’daki dönemi çok güzel anlatırdı. Zaten aşçıları da Ermeni’ydi. Ailenin en küçük evladı. Babası nereye gitse ben de yaverim deyip peşinden gidiyor. 4-5 yaşlarındaki küçük yaver, bir Rus generalin de bulunduğu toplantıda babasının peşinde. Rus general kendisine bir soru soruyor. Sen büyüyünce ne olacaksın diyor. Cevap hazır, kumandan olacağım diyor. Kumandan olup ne yapacaksın dediği zaman, yurduma göz dikenin gözünü oyacağım diyor. Rus general çok etkilendim evladınızdan diyor ve kendisine bir hediye gönderiyor. Rus general küçük bir silah veriyor. Dedem asker olmasına rağmen oyuncak zannedip bakarken, ateş alıyor. İçindeki tek kurşun babaannemin gözünün yanından geçiyor. İleride kendisine tehlike olacağını düşündüğü komutana bir suikast düzenlemiş Rus general. 11 yaşında babası koleradan ölünce İstanbul’a dönüyorlar. Fatih Askeri Rüştiyesi, Kuleli Askeri Lisesi’nde okuyor. Kars’ı kurtarmayı daha öğrenciyken aklına koyuyor ve Allah Kars’ı kurtarmayı 2 kere nasip ediyor” dedi.
Kazım Karabekir ile İsmet Paşa’nın yakın arkadaş olduğunu hatırlatan Karabekir, Babasının 1916’nın Nisan ayında Kut’ül Amare’yi kuşatan 18. Kolordu’nun komutanlığına atanarak doğu cephesine gittiğini anlatarak, “3 Şubat 1918’de Erzurum’a gidiyor. Erzurum yanmış, yıkılmış durumda. Oradaki manzarayı babamın notlarından anlatayım; (Şehre yaklaştık, uzaktan baktık, insanlar beni gülerek karşılıyor. Bir tuhaflık vardı. Bu insanlar hiç kımıldamıyordu. Yakına varınca gördük. Her biri Ermeniler tarafından canlı canlı kazığa oturtulmuştu. Ölürken acıdan yüzleri kasılmış, uzaktan gülüyor gibi görünüyorlardı. Allah benim gözlerimin gördüklerini dünya gözüyle kimseye göstermesin)” dedi.
Kazım Karabekir’in 100 yıl önce Ermeniler’in yaptığı zulüm ve katliamlarına açıklık getirmesi için vesikalar yazdığını açıklayan Karabekir, “Rus generalin arşivinde bulduğumuz Ermeni mezalimine dair hatıraları var. Erzurum’da açılan toplu Türk mezarlarına baktığımızda her birinin üzerinden kanlı Kur’an-ı Kerim parçaları, ay yıldızlı düğmeler çıktı. Iğdır’daki mezarlarda ben de oradaydım, aynı şekilde kanlı Kur’an-ı Kerim parçalarını gördük. Bizim toraklarımızda bir tek toplu Ermeni mezarına rastlanmadı. Ama açılmayı bekleyen yüzlerce toplu Türk mezarı var” diye konuştu.
İHA