Ecem Alan'a 7 yıl önce dönemin Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) sınavına hazırlanırken karın ağrısı ve halsizlik şikayetiyle başvurduğu özel bir hastanede yapılan tetkikler sonucu lösemi teşhisi konuldu.
Sınav stresi nedeniyle bu şikayetleri yaşadığını düşündükleri kızlarının lösemi olduğunu öğrenen Alan çifti Ecem'den hastalığını gizlemeye çalıştı.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde yatışı yapılarak, tedavisine başlanan Alan, 2 ay sonra hastane odasındaki dosyasına baktığında hastalığını öğrendi. Hastalığını bildiğini annesinden, babasından ve doktorlarından saklayan Alan, 2 yıl kemoterapi tedavisi gördü.
Saçları dökülen, üzüntüsüne rağmen mücadelesinden vazgeçmeyen Alan, 5 yıl süren takip ve tedavinin de ardından güzel haberi aldı. 7 yıl sonra kanseri yenmeyi başaran Alan, hastalığı sürecinde kazandığı ve bu yıl 3. sınıfa geçtiği Bursa Teknik Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Bölümü'ndeki eğitimine odaklandı.
Sağlığına kavuşan Alan'ın en büyük hedefi üniversite eğitimini başarıyla tamamlayıp, kariyer yapmak.
"Güçlü olmaya çalıştım"
Ecem Alan, AA muhabirine, yakalandığı kanserden 7 yıl süren tedavinin yanı sıra ailesi, arkadaşları ve doktorlarının desteğiyle kurtulduğunu söyledi.
"Çok küçüktüm, 13 yaşındaydım ve hiçbir şeyin farkında değildim. Halsizlik yorgunluk ve karın ağrısı şikayetiyle doktora gittim. Aslında TEOG sınavım vardı ve bunları ona yoruyorduk. Kan tahlili alındı. Hastaneye yattım ama neden yattığım konusunda fikrim yoktu. Dosyalardan bir şekilde öğrenmeye çalıştım. Lösemiymiş hastalığımın ismi." ifadelerini kullanan Alan, ailesinin hastalığına ilişkin kendisine hiçbir şey söylemediğini belirtti.
Zor bir hastalığa yakalandığının bilincinde olduğunu dile getiren Alan, saçlarının döküldüğünü anlattı.
Alan, "Saçlarımı kazıttığım gün kendimi büyük bir boşlukta hissetim, en çok o gün ağladım. Ama hayatı kazanmak için güçlü olmaya çalıştım. Güçlü olmam gerekiyordu. Uzun bir savaştı ve bu savaşı kazandım. Moral ve motivasyon çok önemli. Bunlar olmayınca kemoterapinin bir işe yaradığını düşünmüyorum. Şu an üniversitede okuyorum. Bu süreçte annem ve babam başta olmak üzere birçok insan hayatıma dokundu." dedi.
"İlk duyduğumda dünyam başıma yıkıldı"
Anne Leman Alan da kızına lösemi teşhisi konulduğunda büyük üzüntü duyduğunu dile getirdi.
"İlk öğrendiğimde dünyam başıma yıkıldı. Hiç böyle bir şey beklemiyordum. Ama çok şükür atlattık. Ecem'in tüm isteklerini elimizden geldiğince yerine getirmeye çalıştık. Onun bu süreci daha rahat atlatabilmesi için her şeyi yaptık." diyen Alan, evladının da bu hastalığı yenmek için çok mücadele ettiğini aktardı.
Alan, kanserin yenilmeyecek bir hastalık olmadığına işaret ederek, ailelere bu hastalıkla mücadele eden yakınlarına moral ve motivasyon vermeleri tavsiyesinde bulundu.
Baba Nejdet Alan, o güne kadar çok bilmedikleri bu hastalığa yakalanan ve yaşam savaşı veren kızlarına büyük destek verdiklerini belirterek, bu savaşı birlikte kazandıklarını kaydetti.
Alan, "Hastalığını duyduğumuz anda dizlerimin bağı çözüldü. Ona pozitif bir hayat sunmaya başladık. Doktorların söylediği her şeyi yerine getirmeye çalıştık. Moral ve motivasyon çok önemli. Gayret etti, hastalığı atlattı, hayata bağlandı. Baba olarak kızımın ilk günden beri yanında oldum, olmaya da devam edeceğim. Baba olmak böyle bir şey." diye konuştu.
DÜ Tıp Fakültesi Çocuk Hematolojisi Bölümünde Uzman Dr. Öğr. Üyesi Veysiye Hülya Üzel de Ecem Alan'ın kendilerine geldiğinde kan değerlerinin düşük olduğunu, yapılan tetkikler sonucu lösemi tespit ettiklerini anlattı.
Hastayı ve aileyi motive ederek tedaviye başladıklarını belirten Üzel, "Hasta ve aile çok uyumluydu. Hastanedeki tedavisi 2 yıl sürdü. 2 yıldan sonra tahlil ve takip sürecine devam ettik. Hasta kontrollerini aksatmadı, sağlığına kavuştu. 5 yıllık kontrol süreci de başarıyla tamamlandı. Ecem şu anda ailesiyle mutlu bir şekilde yaşamını sürdürüyor." ifadelerini kullandı.