USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Bursa

Katılımcı demokrasilerin garantisi!

Kent konseylerinin her şeyden önce içinde yaşadığımız kentin daha yaşanılır bir kent haline dönüşmesi için çalıştığını belirten Enginalp, ‘’Sorunların yukarıdan değil, aşağıdan yukarıya hep birlikte konuşularak, tartışılarak ve belli projeler haline getirilerek çözümünün doğru olduğunu düşünüyoruz’’ dedi.  

Katılımcı demokrasilerin  garantisi!
24-10-2016 15:54
Google News

BURSA.COM/M.Serkan YAVUZ

Bursa.com’da Bahar Görgün’ün sunduğu Mahalle Komiteleri programına konuk olan Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi Başkanı Fehmi Enginalp ile kent konseyinin işlevini ve çalışmalarını konuştuk.

Bugün birçok kişinin merek ettiği yerdeyiz. Nilüfer Kent Konseyi’ndeyiz. Birçoğumuz bilmiyor. Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi Başkanı Fehmi Enginalp.

6 aydır Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi Başkanlığı yapıyorum. Emekli öğretmenim. Eğitim öğretim çalışmalarımız var. Yayın ve kitap dağıtım işleriyle uğraşıyorum. 2 ayda bir arkadaşlarla Çini Kitap adıyla sanat edebiyat dergisini çıkarıyoruz. Genellikle sosyal çalışmaların içerisindeyiz. İçinde yaşadığımız kentin, ülkenin bir takım sorunlarıyla ilgileniyoruz. Karınca kararınca ülkemize, insanlarımıza yararlı olmaya çalışıyoruz.

 Kent konseyi ne demek?

Kent konseyleri, 1999 yılında eskiden yerel gündemlerin yerine gelen sivil ve demokratik yapılanmalardır. Bunlar tümüyle demokratik yöntemlerle kurulan ve çalışan katılımcı demokrasiyi esas alan, tümüyle gönüllülük duygusunu esas alan çalışmalardır. Bütün çalışmalarımızı gönüllü arkadaşlarımızla yürütüyoruz. Biz, biliyorsunuz demokrasi sözünden, demokrasi kavramından çok söz ederiz, dilimizden düşürmeyiz. Ama bizde ne yazık ki herkesin demokrasisi kendine. Herkes demokraside kendinin içinde bulunduğu grubun, içinde bulunduğu siyasi partinin çıkarlarını düşünerek hareket ediyor. Oysa demokrasi bu değil. Oysa demokrasinin evrensel ilkeleri var. Batıda bu çok güzel uygulanıyor. Biz de istiyoruz ki batı demokrasisinin en azından kuralları bizim ülkemizde de olsun. Tabi burada bizim kastettiğimiz demokrasi, temsili demokrasi değil. Bizim kastettiğimiz demokrasi, katılımcı demokrasi. Yerinden yönetim. Bu da yaşadığımız kentin, sokaklarından mahallelerinden yukarıya doğru örgütlenen bir yapı. Dolayısıyla biz kent konseyleri olarak her şeyden önce içinde yaşadığımız kentin daha yaşanılır bir kent haline dönüşmesi, sorunların yukarıdan değil, aşağıdan yukarıya hep birlikte konuşarak, tartışılarak ve belli projeler haline getirilerek çözümünün doğru olduğunu düşünüyoruz. Ve bu anlamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

 Fehmi Bey, Nilüfer Kent Konseyi Nilüfer halkının, Nilüfer Belediyesi’yle arasındaki bir köprü; arzulara, isteklere ve sorunlara çözüm bulmak olarak da söyleyebilir miyiz?

Evet tabi ki. Belediyemiz biliyorsunuz, belediye kanununa göre kurulan kamu kuruluşlarıdır. Profesyonelce içinde yaşadığı kentin sorunlarını çözmeye çalışan, kente hizmet getirmeye çalışan yapılardır. Biz ise gönüllü yapılarız. Ama aynı zamanda bizim çalışmalarımız belediyelerin çalışmalarıyla koşut bir şekilde sürüyor. Nasıl belediyeler, mahalleler o kente hizmet götürüyor, halkın sorunlarını çözmeye çalışıyorsa biz de sivil ayağı olarak onların tamamen içinde sorunlarını konuşarak, tartışarak belediyeye ulaştırmaya çalışıyoruz. Çünkü sonuçta biz kent konseyleri olarak bağımsız bir bütçemiz yok. Sorunları çözmeye çalışırken iş bir yere gelip parasal olaylara dayanıyor. Maddi gücümüz olmadığı için bunları çözmede zorlanıyoruz.

Kamuoyunda kent konseylerin finansmanını belediyelerin sağladığı, bu nedenle özgür olmayacakları gibi bir anlayış var. Bu konuyla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Evet, aslında bu konuda genel bir yargı var. Kent konseyleri belediyelerin arka bahçesidir, ya da belediyenin bir şubesidir gibi yanlış bir algı var. Ama kent konseylerinin işleyişine baktığımız zaman, genel ilkelerine baktığımız zaman bunun böyle olmadığı hemen anlaşılır.  Biz elbette belediyenin yaptığı, ürettiği hizmetleri yakından takip ediyoruz. Ancak bunun dışında belediyenin ulaşamadığı köylerimizde, mahallelerimizde halkımızın karşılaştığı pek çok sorunları var. Bu sorunları yerinde görüşüp tartışarak, toparlayarak belediyeye sunuyoruz. Son sözü yasal anlamda belediye söylüyor. Ama bu şu demek değil; kent konseyleri belediyenin dediklerini yapan, onların doğrultusunda çalışan değil. Çünkü kent konseylerinin oluşumunda tamamen demokratik bir mekanizma var. Kent konseylerinin içinde demokratik kitlelerin temsilcileri var, sendikaların temsilcileri var. Yani bir seçim yaparak kent konseyinin yürütmesini oluşturuyoruz. O anlamada belediye ile yüzde yüz örtüşen bir kuruluş değiliz. Biz belediyenin dışında belediyenin yürüttüğü hizmetlerde belediye ile birlikte çalışmayı gözetiyoruz. Bizim Nilüfer olarak şöyle bir yanımız var; Nilüfer Belediye Başkanı, Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi çalışmalarını çok önemsiyor. Çoğu belediye başkanları bu konularda ketum davranıyor. Sanki kent konseyleri belediyenin yaptığı çalışmaları dışlayan, belediyeye rakipmiş gibi algılanıyor. Bu nedenle yasal olması ve zorunlu olmasına rağmen bazı belediyelerin kent konseyleri kurmadığını görüyoruz. Ya da kent konseyleri kuruluyor ama işlevsiz kent konseyleri oluyor. Kent konseyleri o anlamda bağımsız ve özgür çalışma yapamıyor. Biz bu anlayışın doğru olmadığını görüyoruz. Belediye sonuçta hizmet götüren bir yapı. Onlar da seçimle geliyor. Ama tabi belli bir siyasi partinin belediyesi biçiminde olmasına rağmen aslında belediyenin, belediye sınırları içerisinde bulunan herkese eşit davranması, eşit hizmet götürmesi gerekiyor. Ama belediye her yere yetemiyor. Herkesle ilişki kuramıyor. Çünkü kentimiz gittikçe büyüyor. Örneğin bugün Nilüfer’in nüfusu 4 yüz bini aşmış durumda. Ve 4 yüz bin kişi demek, 45 yüz bin sorun demek. İşte bu sorunların konuşulduğu, tartışıldığı, çözümler üretildiği yapılar kent konseyleridir. Bu anlamda Nilüfer Belediyesi gerçekten kent konseylerini önemsiyor. Ve Nilüfer Belediyesi’nin yaptığı başka bir önemli iş de bu halkla daha iç içe bulunabilmek için Nilüfer Belediye Başkanı, mahalle komitelerinin kurulmasına öncülük yaptı. Ve orada gerçekten önümüzü açtı. Bugün Nilüfer’de 64 mahalle komitesi var. Bu 64 mahalle komitesinin bir kısmı kırsal alanda. Eskiden köy dediğimiz, şimdi mahalle dediğimiz ve kent merkezinde olan mahallerimiz. Bu komiteler çok iyi çalışmalar yapıyor. Gerçekten bu komitelerimiz düzenli olarak toplanıyor.

 Bu çalışmaları anlatır mısınız?

Düşünün mahalledesiniz, ya da mahalle muhtarısınız, bizim mahalle muhtarlarımız mahalle komitelerimizin içerisinde başkanlık yapıyor. Mahalle azaları bunların doğal üyeleri. Onun dışında mahallede değişik siyasi partilerin dışında mahallede var olan demokratik kitleler, okul aile birlikleri, ilkokul, ortaokul ve liselerin öğrenci temsilcileri, cami ve kiliselerin temsilcilerinin içerisinde yer aldığı bir yapı. Dolayısıyla mahallenin bütün sorunları hakkında bilgisi olan ya da o bütün sorunların çözülmesi konusunda düşüncesi oluşan, kurucusu olan bir mekan burası. Dolayısıyla mahallede herhangi bir sorun, büyük veya küçük sorun mahalle bazında tartışılıyor. Bu mahalleye yarar getirir mi, böyle bir şeye gereksinimi var mı? Varsa bunlar kent konseyine ulaştırılıyor. Kent konseyi olarak biz de bunları araştırıp, daha kapsamlı bir proje haline getiriyoruz ve belediyeye ulaştırıyoruz. Belediye bunu kendi bütçesi doğrultusunda çözmeye çalışıyor. Tabi bunların bazıları büyük projeler. Belediyenin stratejik çalışma planı dahilinde çözmesi gereken şeyler. Tabi onlar bire bir çözülemiyor. Ama ileriki aşamalarda bire bir çözümlemek için sıraya konuluyor. Ama bunun dışında belediyelerin çözebileceği bazı şeyler var; mahallenin çöpleriyle ilgili olsun, küçük çaplı yollarıyla ilgili olsun, parklarıyla ilgili olsun yapabileceği bir takım şeyler var. Bunları belediyeye iletiyoruz ve belediye bunları çözmeye çalışıyor. Büyük bir kısmını da çözebiliyor. 

Mahalle komiteleri bunları kendi aralarında mı konuşuyor, toplantı yaparak…

Tabi ilk önce mahalle komiteleri kendi aralarında toplanıyor. Kendi arasında konuyu konuşup tartışıyorlar. Diyelim ki orada boş bir alan var, oranın park yapılmasını istiyor, ya da oranın bir sosyal tesis olmasını istiyor. Mahalleli bunu kendi aralarında konuşuyor tartışıyor. Bunu kent konseyine iletiyor; ‘bizim böyle bir projemiz var. Bunu birlikte çözelim diye.’ Biz de alıyoruz belediyenin ilgili müdürlüğüne götürüyoruz, onlara iletiyoruz. Bunların çözülmesini talep ediyoruz. Yani biz bir bakıma burada kolaylaştırıcı görevini yapıyoruz.

 Peki mahalle komitelerinde kararlar nasıl alınıyor?

Mahalle komitelerinde genellikle oybirliği ile karar alınıyor. Eğer oy birliği sağlanamazsa 3’te 2 oy çoğunluğuyla sağlanıyor. Ama genellikle bizim demokrasi inancımız gereği oy birliğiyle kararlar almaya çalışıyoruz. Bizde aslı olan uzlaşmadır, herkesin ikna edilmesidir. Olay gerçekten ön yargılardan uzak, siyasi düşüncelerde, ideolojilerden uzak bir şekilde konuşulduğu takdirde uzlaşı sağlanması daha kolay oluyor. O zaman bu proje yapılsın deniliyor ya da yapılmasın deniliyor.

 Alınan kararlar çoğunlukla Nilüfer Belediyesi tarafından gerçekleştiriliyor mu?

Büyük bir kısmı gerçekleştiriliyor. Ama gerçekleştirilmeyen projeler de var. Dediğim gibi bu bir finans olayı, bütçeleme olayı, şimdi belediyenin de kendine özgü yaptığı 2 yıllık, 4 yılık planlar var. Bunların bir kısmı daha önceden planlanmış olunuyor, çözümlenebiliyor. Bazıları için bütçe ayrılmadığı için daha sonraki dönemlere bırakılıyor veya planlanmaya alınıyor. Burada önemli olan şu; konuşmanın başında da söylemiştim. Genellikle belli konularda çok şeyler konuşuruz, çok şeyi eleştiririz ama nedense elimizi taşın altına pek atmayız. Konuşuruz kendimizi dışarda tutarız. Bizim kent konseyi olarak yapmak istediğimiz en büyük çaba; yaşadığımız kente demokrasi bilincini yaygınlaştırmaya çalışmak. Yani bir demokrasi kültürünü oluşturmak. Demokrasiyi içleştirebilmek. Demokrasi bilindiği gibi soyut bir kavram değildir. Yani eğer bir şey yapılacaksa bunun en doğru yolu nedir? Önce sorunu masaya yatırmak, birlikte konuşmak, tartışmak, ortak eşit çözümler bulmak ve ön yargılardan uzak durmaktır. Dolayısıyla bu kültür, bu bilinç yaygınlaştırılabilirse hem ilçemizin, hem de içinde yaşadığımız kentin sorunlarının çözümlenmesi kolaylaşabilir, hem de ülkemizin sorunlarının çözümlenmesine katkı da sağlamış oluruz. Herkes bu böyle olacak, şu şöyle olacak diyor. Acaba gerçekten söylenenler gerçekten doğru mu, acaba onun başka seçenekleri var mı bunları düşünmek lazım. Her zaman biz doğruyu söyledik. Söylesek de söylediğimiz şeylerin bazılarının zamanla doğru olmadığını görüyoruz. O yüzden hoş görülü olmak zorundayız. O yüzden anlayışlı olmak orundayız, o yüzden birbirimizi dinlemek anlamak zorundayız. Ama maalesef bizim içinde yaşadığımız ortamda, bizim kültürel ortamda karşı tarafı dinleme alışkanlığımız yoktur. Hep eleştiririz, bu yüzden karşı tarafa saygı da göstermeyiz. Ön yargılardan kurtulamıyoruz. Oysa önyargılardan kurtulup yaşadığımız çevrenin, mahallenin sorunlarını akıllıca konuşabilsek tartışabilsek inanın pek çok sorunu çözebiliriz. Dostluklarımız, arkadaşlıklarımız, yoldaşlıklarımız daha da artacaktır. Şimdi aynı kentte yaşıyoruz. Biz kentdaşız aslında. Nasıl arkadaşlık, ülkedaşlık, yoldaşlık gibi kavramlar varsa aynı kentte yaşayan insanlar da bu kentin kentdaşlarıdır. Biz kentdaş olarak birbirimize saygı göstermek sorundayız, birbirimizi sevmek zorundayız. Belli dayatmalarla inanın hiç birşey çözülmüyor. Bir takım baskılarla sorunlar çözülmüyor. Sorunlar birikiyor birikiyor, patlama noktasına geliyor. Şimdi biz Nilüfer ilçesinde yaşıyoruz, inanın Nilüfer’in yarattığı bu iklim diğer illerde, diğer bölgelerde saygınlıkla anılıyor. Bir yere gittiğinizde, nerede yaşıyorsunuz denildiğinde Bursa diyorsunuz. ‘Bursa’nın neresinde’ diye soruluyor, Nilüfer dediğinizde ‘O zaman gülümseyin.’ Bu gerçekten güzel bir şey. Nilüfer Belediyesi’nin yarattığı bu güzel zenginlik, bu güzel iklim gerçekten dalga dalga diğer yerlere de yayılıyor. Biz Nilüfer Kent Konseyi olarak övünmek gibi olmasın ama gerçekten pek çok kent konseyi tarafından yaptığımız çalışmalar takip ediliyor. Bizi haftada 15 günde bir diğer illerden neler yaptığımızı görmek için çalışmalarımızı öğrenmek için gelen konuklarımız oluyor. Bazen onlar bizi çağırıyor, bazen de biz diğer illere gidiyoruz. Örneğin biz bu 3 ay içerisinde Tekirdağ’a gittik, Ankara’ya, Çanakkale’ye, Balıkesir’e gittik ve oralarda mahalle komitelerini anlattık. Herkes gıpta ile hayranlıkla yaptığımız işe ‘çok güzel’ diyor. Ve aynı çalışmaları yapmak istediklerini, bize yardımcı olmamız gerektiğini söylüyorlar. Biz elimizden geldiğince o arkadaşlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Çünkü Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Böyle bir ortamın, böyle bir iklimin, böyle bir anlayışın yaygınlaşması, böyle bir kültürel olayın yaratılması gerekiyor.

 Etkinlikleriniz de bayağı bir fazla…

Sürekli etkinliklerimiz var. Bu etkinliklerin bir kısmını kendimiz yapıyoruz, bir kısmını Nilüfer Belediyesi’yle yapıyoruz. Bizim kadın meclisimiz var, gençlik meclisimiz var, çocuk meclisimiz var. Onlar kendi aralarında bir takım çalışmalar yapıyorlar…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
Bursa Gazete Manşetleri
PUAN DURUMU TÜMÜ