CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle tüm sağlık çalışanlarının bayramını kutladı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Bizim sesimiz çıkmasın diye özel çaba harcandığını biliyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu ülkenin insanları eninde sonunda hayırlı bir iş yapacaktır. Baskılardan niye yılalım, biz haklıyız. Ülkemizin bekaası, çocuklarımızın geleceğini düşünüyoruz. Bize yönelik baskılar vız gelir tırıs gider. Cadde cadde, sokak sokak gezip anlatacağız.
Masum insanların haklarını savunmak biraz görevimizdir. Biz sosyal devleti savunuyoruz. İnsan haklarını sonuna kadar savunacağız. Her zaman mazlumun yanında durduk, durmaya da devam edeceğiz herkes bunu bilsin. Bütün annelere söz veriyorum, şehit yakınları ile gaziler arasında hiçbir ayrım olmayacak. Herkese eşit muamele yapılacak. Bütün şehitler bizim şehidimiz, bütün gaziler bizim gazimizdir. Bugün ortaya çıktı ki ayrım var. Biz bu ayrımı ortadan kaldırmaya kararlıyız.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanı havadan geri döndürülüyor, Hollanda’ya alınmıyor. Bir başka bakan ise sınır dışı ediliyor. Bu asla kabul edilemez. 'Ne gerekiyorsa yapın, sonuna kadar arkanızda olacağız' dedik. Hollanda’yla ilişkileri askıya alın. Osmanlı Dönemi’nde bile bu kadar rencide olunmadı. 'Hollanda Büyükelçisi gelmesin' diyorlar. Büyükelçi zaten burada değil ki. Kendi büyükelçini çektin mi? Çekmediler. Neden sert önlem almıyorsun? Milleti kandırdığını sanıyorsun. Sen rencide olmuyorsan, ben rencide oluyorum. Her türlü yaptırımın uygulanması lazım. Dışışleri Bakanı ‘Çok ağır yaptırım olacak’ diyor. Hangi ağır yaptırım yapıldı? Sayın Cumhurbaşkanı ‘Bedelini ödeyeceksin’ diyor. Hangi bedel? Ya büyük laf etmeyeceksin, ya da bu tür boş laflarla milleti gaza getirmeyeceksin. Referandum var, buradan oy kazanabilir miyiz diyorlar. Bu ülkenin askerinin başına çuval geçirdiler ses çıkarmadılar, çünkü o zaman referandum yoktu.
'Gazze ablukası kalkmadan İsrail’le normalleşme olmaz' dediler. Ama İsrail ile normalleşme oldu. Söyledikleri hiçbir sözün arkasında durmadılar. Rus uçağı düşürüldü. 'Talimatı ben verdim' yarışına girdiler. Türkiye’nin özür dilemeyeceği söylendi. Özür mektubu yazdılar, Rusya’ya teslim oldular. Türkiye’nin itibarı ne oldu?
İlk kez biz toprak kaybına uğuruyoruz. Bulamaç Adası’nda Yunan bayrağı dalgalanıyor, Yunan askerleri var. Ses çıkaran var mı, yok. Münbiç’e, Rakka’ya gideceğiz dediler, gitmediler. 'Sayın Cumhurbaşkanı Almanya’ya gideceğim' diyor. Niye gitmiyorsun?
İsrail’de hapörlerden ezan okunması yasağı geldi. Biz itiraz ediyoruz, Ankara’dakiler itiraz etmiyor. 'Kimse Türkiye’nin gücünü test etmesin' dediler. Türkiye’nin gücünü test etmeyen kim kaldı? Memleketin çıkarlarını savunacaksın. Oturun adam gibi ne gerekiyorsa yapın, biz de destek vereceğiz. Dış politakada hata yaparsanız hata kime sanayiciye, esnafa, turizimciye, otelciye çıkar. Ortadoğu'dan sonra şimdi sıra Avrupa’ya geldi, onlarla kavga ediyoruz.
Sayın Binali Yıldırım’a sesleniyorum. Krizin yaşandığı gün Hollanda Başbakanı’yla 8 kez konuştuğunuz ifade edildi. 8 kez neyi konuştunuz? Umarım gizli değildir, çıkın bunu millete anlatın.
Devletin parasıyla 'evet' propagandası yapıyorlar. 'Biz mağduruz' diyorlar. Asıl mağdur olan biziz. Siz, bizim paramızla bizim aleyhimize propaganda yapıyorsunuz. Kanunda 'Yurtışında ve yurtdışı temsilciliklerde seçim progagandası yapılamaz' diyor. Kanunu çiğneyip, propaganda yapıyorlar. Bir de çıkıp biz mağduruz diyorlar. Kim mağdur? 'Evet' oyu çıkmasını bu Avrupalılar istiyor. Niye böyle krize imkan veriyorlar. Gazete manşetlerinde 'hayır' çağrısı yapıyorlar. Bu evet demektir."