CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. CHP’nin anayasa değişiklik paketini Anayasa Mahkemesine götürmeme sebeplerini anlatan Kılıçdaroğlu, referandum sürecine işaret ederek, halktan daha yüce bir mahkeme olamayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesine gitmeme sebeplerini anlattığı konuşmasında, “En büyük divan, halkın divanıdır. Bir halkın kaderini belirleyecek olan, yine halkın kendisidir. Amasya Tamimi’ni düşündük. Orada Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Milletin istiklalini, milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır’ diyor. Şimdi biz bu süreci yeniden yaşıyoruz. Demokrasiyi askıya mı alacağız, demokrasiyi güçlendirecek miyiz? Tarihimize bağlı mıyız, yoksa tarihimizi ret mi ediyoruz? Bayrağımıza, vatanımıza, demokrasimize mi bağlıyız, bayrağımızı, vatanımızı, demokrasimizi ret mi ediyoruz? Biz, bu pencereden baktık ve ‘Bu kadar tarihi ve bu kadar önemli bir kararı bu milletin kendisi vermelidir’ dedik. Bu milletin vicdanına seslenmemiz lazım. Bu millet, çocuklarını düşünüyorsa, demokrasiyi düşünüyorsa, düşünce özgürlüğünü savunuyorsa, bu milletin ferasetine güvenmek lazım”ifadelerine değindi.
CHP’nin Anayasa Mahkemesine gitmemesinin iktidar kanadını korkuttuğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bu açıklamalar onu gösteriyor. Panik içindeler, ‘Acaba halk ne diyecek’ diye. Bu halk, demokrasiyi, özgürlükleri, kadın erkek eşitliğini savunuyor. Bu halk, özgürce bu ülkenin sokaklarında gezmek, can ve mal güvenliği, kendi haklarının anayasal güvence altında olmasını istiyor. Halk, ‘Koskoca Türkiye Cumhuriyetini bir kişiye teslim etmeyeceğim’ diyecektir. Bir kişinin iradesi Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini belirleyemez” ifadelerini kullandı.
“NEDEN ’EVET’ DEDİKLERİNİ AÇIKLAYAMIYORLAR"
Kılıçdaroğlu, CHP’nin terör örgütleriyle birlikte yol aldığı söylemlerine, şöyle cevap verdi:
“Bu eleştiri acizliklerini gösteriyor. Biz, neden ‘hayır’ dediğimizi gayet net, söylüyoruz. Onlar neden ‘evet’ dediklerini bizim kadar net dile getirmiyorlar. Vatandaşa, ‘Şunun için evet deyin’ diye anlatamıyorlar. Anlatamayınca vatandaşa baskı kuruyorlar, bizi kötülüyorlar, bel altı vuruyorlar, vatandaşı ‘evet’ demeye zorluyorlar. Cesaret edip gelmiyorlar, tartışmıyorlar. Efendim ‘Şu terör örgütleri hayır diyor, dolayısıyla siz de buna evet deyin.’ Vatandaşını terörist olarak gören bir siyasal anlayışın bu ülkeye bir yararı olabilir mi? ‘Hayır’ oyu kullandı diye vatandaşını terörist ilan eden bir siyasi anlayış, bu ülkeye huzur getirebilir mi?”
“MHP TABANININ ’HAYIR’ DEMESİ KADAR NORMAL BİR ŞEY OLAMAZ"
Kılıçdaroğlu, referandumda MHP seçmeninin ne yönde karar vereceği yönündeki soru üzerine, “MHP tabanı, Türkiye’nin bekası konusunda son derece duyarlı olan bir taban. Bu referandum eğer olumlu çıkarsa, Türkiye’nin bekası açısından çok ciddi risklerin olduğunu gören bir taban. Kendi vatanına, ülkesine, bayrağına sahip çıkan bir taban Dolayısıyla o tabanın referandumda ‘hayır’ oyu kullanması kadar doğal bir şey olamaz” cevabını verdi.
Yetkilerin bir kişiye verilmesinin, rejim değişikliği anlamına geldiğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Bu, Türkiye’yi sonu belirsiz maceranın içine sürüklemektir. Bu ülkede macera olmaz. Burası devasa bir ülkedir. Türkiye Cumhuriyeti, eğer böyle bir maceranın içine sürüklenirse, felaketlerden başımızı kurtaramayız. Türkiye’nin nereye gideceği, nasıl yönetileceği belli olmaz” diye konuştu.
“TÜRK ORDUSU RAKKA’YA GİTSİN Mİ GİTMESİN Mİ GELİN REFERANDUM YAPALIM"
Fırat Kalkanı Harekatı’ndaki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, operasyonların El Bab’da son bulması gerektiğine işaret ederek, “Çok istiyorlarsa kendi çocuklarını göndersinler. Bir Trump’a, bir Putin’e yaslanıyorlar. Çok büyük bir hata yaparlar, gelen her şehidin sorumlusu olurlar artık. Türk ordusu Rakka’ya gitsin mi gitmesin mi, gelin referandum yapalım. Bu kadar basit, en hayati konu... Bizim çocuklarımız şehit düşecek. Gariban Anadolu kadının çocuğu üzerinden ahkam kesiyorlar” değerlendirmelerinde bulundu.
(Caner Ünver/İHA)