Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'daki bombalı terör saldırısının ardından İçişleri ve Adalet bakanlarının istifa etmemelerini eleştirerek, “Her olayda istifa olmazmış. Doğru her olayda olmaz. 97 kişi öldü, daha ne istiyorsunuz? Ne zaman istifa edeceksiniz? Televizyonlara çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki, 'Güvenlik zafiyeti yoktur.' Güvenlik zafiyeti yoksa bu 97 kişi nasıl öldü? Emin olun anlamakta zorlanıyorum.” dedi.
Kılıçdaroğlu, Gaziantep'te sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Şehitkamil Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıda şehrin sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, ülke gündemine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. İktidarın mazeret üretemeyeceğini ancak 'Şu beni kandırdı, bu beni kandırdı' diyerek bunu yaptığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Siz çocuk değilsiniz kardeşim. Oy istediniz 'Biz ülkeyi yöneteceğiz' diye, vatandaş da size oy verdi. Adam gibi yönetseydiniz. Hiçbir mazeret üretemezler. Tek başına yönetiyorlar. Hani olur da bir şey olur, 'Şu engel oldu' dersiniz. Devlet sizin elinizde, devleti siz yönetiyorsunuz. Valiyi, kaymakamı, doktoru, müftüyü, emniyet müdürünü siz tayin ediyorsunuz. Herkesi siz tayin ediyorsunuz. Ne mazereti? Hangi mazeretten söz ediyorsunuz?” diye konuştu.
Türkiye'de güvenlik sorunu olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Cilvegözü'nde bomba patladı, Reyhanlı'da bomba patladı, Suruç'ta bomba patladı, Ankara'da bomba patladı. Bugün ortaya çıkan bir gerçek var. Daha önce canlı bomba olarak aranan kişiler bu bombaları patlattılar. Listelerde yer alan bu kişiler Ankara'nın göbeğinde, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne 500 metre mesafedeki bir alanda patlattılar. Sorumlusu kim? Açıklıkla şunu Davutoğlu'na söyledim. İçişleri ve Adalet bakanlarının görevlerinden ayrılmaları lazım kesinlikle. Sorumlu arıyoruz. Sorumlusu kim? Gayet basit. Sorumlusu ülkeyi yönetenler.” ifadelerini kullandı. Ahlaki değerlerin ayaklar altına alındığı bir toplumda, bir anlayışta, bir algıda bakanların gitmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Kaç kişinin ölmesi lazım sizin ayrılmanız için. Ben bu soruyu sormak zorundayım. 97 kişi yetmiyor mu? Her olayda istifa olmazmış. Doğru her olayda olmaz. 97 kişi öldü, daha ne istiyorsunuz? Ne zaman istifa edeceksiniz? Televizyonlara çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki, 'Güvenlik zafiyeti yoktur.' Güvenlik zafiyeti yoksa bu 97 kişi nasıl öldü? Emin olun anlamakta zorlanıyorum.” şeklinde konuştu.
“MÜSLÜMANI MÜSLÜMANA KIRDIRMAK NE ZAMANDAN BERİ DEVLET POLİTİKASI OLDU”
Dış politikaya yönelik eleştiriler yönelten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “24 Ağustos 2012 dönemin başbakanına bir mektup gönderdim. 'Suriye politikanız yanlıştır' dedim. 'Ortadoğu politikanız yanlıştır' dedim. 'Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürüklemeyin' dedim. Eğer bunu yaparsanız, yarın oradaki bütün radikal gruplar Türkiye'ye gelir. Faturası Türkiye'ye çıkar. 'Sen bilmezsin, bizim politikamız doğrudur' dediler. Sayın Davutoğlu ile görüşürken, hem geçen gün görüştüğümüzde, hem koalisyon kurmak için bize gelirken yaptığımız görüşmede Türkiye'nin dış politikasının 180 derece değişmesi gerektiğini söyledim. Nasıl değişecek? Ortadoğu bataklığından Türkiye çıkacak.”
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Suriye'ye niye silah gönderiyoruz Allah aşkına? Müslümanı Müslümana kırdırmak ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet politikası oldu. Masum insanların kanı akarken, binlerce çocuk ölürken, 2 milyonu aşkın Suriyeli Türkiye'ye gelmişken, bu politikanın faturasını kime çıkaracaksın? 1 Kasım'da seçime, sandığa gidiyoruz. Onun için diyorum. Bu sefer sandığa giderken düşünmemiz lazım.”
“KİM SİZE İNANÇ ÜZERİNDEN SİYASET YAPIYORSA DÜNYANIN EN SAHTEKAR ADAMIDIR”
Etnik kimlik ve inanç üzerinden siyaset yapılmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Etnik kimlik bağlamında ayrıldık. Birisi gelip size etnik kimlik üzerinden siyaset yapıyorsa, bilin ki o bu ülkeye ihanet ediyordur. Açık ve net. Herkesin etnik kimliğine saygılıyız. Herkesin kimliği kendi şerefidir. O şeref aynı zamanda bizim de şerefimizdir. Biz kimlik ayrımı yapmayız. İnsanı Allah'ın yarattığı en değerli varlık olarka kabul ederiz. Başımızın üstünde yeri vardır. İnanç üzerinden siyaset olmaz. Din tartışılmaz. Kim gelip size inanç üzerinden siyaset yapıyorsa dünyanın en sahtekar adamıdır. Bu kadar açık.”