CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “3 milletvekili arkadaşımızın milletvekilliği düşürüldü. Bunlar, darbe dönemlerinde karşılaştığımız olaylar. Yapılan Anayasa’ya aykırıdır. Milletin verdiği hakkı elinden alıyorsun. Milletin verdiği oyu geçersiz sayıyorsun. Hangi adaletten söz ediliyor” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Covid-19 nedeniyle uzun bir süreden sonra ilk defa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bir araya geldi. Covid-19 salgınının Türkiye’ye etkilerinden bahseden Kılıçdaroğlu, casusluk iddialarıyla gözaltına alınan gazeteciler ve vekilliği düşürülen milletvekilleri hakkında konuştu.
Covid-19 salgını nedeniyle en son 10 Mart’ta TBMM’de grup toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğu, 90 gün sonra ilk kez kürsüye çıktı.
Türkiye’nin ve dünyanın virüs salgını dolayısıyla zor bir süreçten geçtiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Güzel ülkemizde huzur içinde ve birlikte yaşamak istiyoruz. Çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Bir hastayı iyileştirmek için mücadele ederken bile hayatını kaybeden doktorlarımız oldu” diye konuştu.
“Gazeteci haber peşinde koşar”
Kılıçdaroğlu, gazetecilerin zor koşullarda görev yaptığını belirterek, “Biz ülkemizde nasıl huzura erişeceğiz” sorusunu yöneltti. Türkiye’de görevini yapan basın mensuplarının özgürlüğünün öneminden bahseden Kılıçdaroğlu, “Bir sabah bir haber geliyor; iki gazeteci sabahın erken saatlerinde gözaltına alınıyor. İsmail Dükel ve Müyesser Yıldız. Kendilerine casus deniyor. Ne casusluğu ne de ajanlığı ayağa düşürmeyin. Gazeteci haber peşinde koşar. Savaş muhabirleri cephede askerin önünde bile, ‘bir haber çıkarabilir miyim’ diye koşar. Bunlar FETÖ taktiği. Eğer bu memlekette bir casus aranıyorsa, bu memlekette devletin sırlarını terör örgütlerine peşkeş çeken birileri aranıyorsa, o da ‘Kozmik’ odayı açanlardır” diye konuştu.
“Bunlar, darbe dönemlerinde karşılaştığımız olaylar”
Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın iktidara geldiğinde Türkiye Cumhuriyetinin sırlarını terör örgütüne verenlerden hesap soracaklarını vurgulayarak, milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları hakkında konuştu. Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun masasına gözlüğü, kalemi, kol düğmesi ve bir Anayasa kitapçığının konulduğunu belirterek, “3 milletvekili arkadaşımızın milletvekilliği düşürüldü. Bunlar, darbe dönemlerinde karşılaştığımız olaylar. Yapılan Anayasa’ya aykırıdır. Enis Bey’in gözlüğü, kalemi ve Anayasa orada. Milletin verdiği hakkı elinden alıyorsun. Milletin verdiği oyu geçersiz sayıyorsun. Hangi adaletten söz ediliyor” ifadelerini kullandı.
“Covid-19 salgınında virüs kimsenin; inancına, kimliğine, yaşadığı ülkeye, sınırlarına bakmıyor”
Salgının dünya üzerindeki etkilerini değerlendiren Kılıçdaroğlu, Korona Virüs Bilim Kurulu’nun aldığı tedbirler ve önerilerine harfiyen uyulması gerektiğine değindi. Kılıçdaroğlu, “Covid-19 salgını sadece ülkemizde değil, bütün dünyada etkilerini gösterdi. Bir gerçeği öğrendik, Covid-19 salgınında virüs kimsenin; inancına, kimliğine, yaşadığı ülkeye, sınırlarına bakmıyor. Dünyanın ortak sorunu haline geldi. Bilim Kurulu’nun aldığı kurallara hepinizin uymasını isterim. Çünkü 1 kişinin hayatı bile bizim için çok önemlidir. İnsan hayatı kadar önemli bir şey yoktur” diye konuştu.
“Kuryeler, güvenlik görevlileri, belediye zabıta memurlarına teşekkür ediyoruz”
Virüs sürecinde evlerinde kalan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayan apartman görevlileri, kuryeler, güvenlik görevlileri gibi iş kolunda çalışan vatandaşlara ayrıca teşekkür eden Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin sağlık alanında geldiği son noktayı ise, “Bu süreçte apartman görevlileri bizler evimizde otururken gidip alışverişlerimizi yaptılar. Apartman görevleriyle ilgili çok özel çalışmalarımız var önümüzdeki günlerde hayata geçireceğiz. Onların da hakkını ve hukukunu arayacağız. Kuryeler, güvenlik görevlileri, belediye zabıta memurlarına teşekkür ediyoruz. En büyük teşekkür ise sağlık çalışanlarına. Cumhuriyetin, aydınlanma felsefesinin oluşturduğu bir başarıdır. Cumhuriyet kurulduğunda sadece 554 doktor vardı. Koca Türkiye Cumhuriyetinde 4 hemşire, 69 eczacı vardı. Bugün Avrupa’nın en güçlü sağlık ordusu bize. Hepsine şükran borçluyuz. Eve gitmediler, yeri geldi 24 saat çalıştılar. Bazıları virüs kaptı, hayatlarını kaybettiler. Hepsine şükranlarımızı sunuyoruz” şeklinde ifade etti.
“Beni en çok sarsan Dilek hemşire oldu”
Covid-19 hastalığına yakalanan ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden hemşire Dilek Akçabelen hakkında da açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, “Dilek hemşireyi unutmadım. Beni en çok sarsan Dilek hemşire oldu. Virüs kapıyorsunuz, doğum yapıyorsunuz ama siz daha çocuğunuzu kucağınıza almadan, emziremeden hayata veda ediyorsunuz. Bu virüsün hem dayanışma kültürünü hem tasada ve kıvançta birlikte olduğumuzu gösterdiğini kabul etmemiz lazım. Virüse karşı mücadele etmek hepimizin ortak görevidir” dedi.
“Sağlık çalışanları bir bütündür”
Covid-19 salgınının Türkiye’de etkilerini gösterdiği tarihten sonra 17 Mart, 23 Mart, 29 Mart ve 23 Nisan gibi tarihlerde mecliste konuşma yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP’nin bazı öneriler getirdiğini vurguladı. Sağlık çalışanlarına yapılan ek ödemenin ayrım yapılmaksızın tüm sağlık personeline ödenmesi gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Sağlık çalışanları bir bütündür, yardım yapacaksan hepsine yap kardeşim” ifadelerini kullandı.
“Sicil affı çıkaralım”
Esnafa uygun kredi imkanı sunulduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, esnafın büyük bir çoğunluğunun sicilinden dolayı kredi alamadığını söyledi. Sicil affı çıkarılması gerektiğine değinen Kılıçdaroğlu, “Sicil affı çıkaralım, herkes gitsin bankadan kredisini çeksin. Bunu da yapmadılar. Biz söyleyince yapmıyorlar” ifadelerine yer verdi.
“Eğriye eğri, doğruya doğru demek lazım”
Covid-19 sürecinde sayısız iş yerinin geçici olarak kapandığını, yine sayısız işçinin çalışamadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, verilen kararın doğru olduğunun altını çizdi. Kılıçdaroğlu, “Yüz binlerce iş yeri kapandı ve yüz binlerce işçi çalışmadı. Yapılan doğruydu. Eğriye eğri, doğruya doğru demek lazım” diye konuştu.
“Hepiniz hırsızsınız”
Antalya’nın Serik ilçesinde video konferans yoluyla yapılan bir toplantının ayrıntılarına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Antalya Valisi Münir Karaoğlu hakkında skandal sözler sarf etti. Kılıçdaroğlu, Serik’te günübirlik bir sosyal tesis hakkında yapılan toplantı hakkında bahsi geçen kimselere ‘Hırsız’ diye seslendi. Kılıçdaroğlu, “Serik Belediyesi tarafından günübirlik alanda bulunan işletme sahibinden 500 bin lira para alındığını Kültür ve Turizm Bakanı belirtiyor. Serik Belediye Başkanı Enver Bey, ‘13 aylık belediye başkanıyım’ diye söze başlayınca Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ‘Başkan, olay sizinle alakalı değil. Daha önceki döneme ait bir olaydır’ dedi. Yani 500 bini sen almadın, bir önceki belediye başkanının aldığı anlaşıldı. Kültür ve Turizm Bakanı da ‘Daha önceki döneme ait’ dedi. İki bakan da 500 bin liralık rüşvetin bir önceki belediye başkanına ait olduğunu biliyor. Belediye başkanı da söz alarak, ‘Devletin bakanı olarak bunu biliyor da üzerine gitmiyorsanız yazıklar olsun’ diyerek toplantıdan ayrıldığını söylüyor. Eğer bunu ortaya çıkarmazsanız hepiniz hırsızsınız. Eğer bu rüşvet olayı ortaya çıkmaz, rüşvet alanı yargı önüne çıkarmazsanız hepiniz hırsızsınız” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Covid-19 nedeniyle uzun bir süreden sonra ilk defa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bir araya geldi. Covid-19 salgınının Türkiye’ye etkilerinden bahseden Kılıçdaroğlu, casusluk iddialarıyla gözaltına alınan gazeteciler ve vekilliği düşürülen milletvekilleri hakkında konuştu.
Covid-19 salgını nedeniyle en son 10 Mart’ta TBMM’de grup toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğu, 90 gün sonra ilk kez kürsüye çıktı.
Türkiye’nin ve dünyanın virüs salgını dolayısıyla zor bir süreçten geçtiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Güzel ülkemizde huzur içinde ve birlikte yaşamak istiyoruz. Çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Bir hastayı iyileştirmek için mücadele ederken bile hayatını kaybeden doktorlarımız oldu” diye konuştu.
“Gazeteci haber peşinde koşar”
Kılıçdaroğlu, gazetecilerin zor koşullarda görev yaptığını belirterek, “Biz ülkemizde nasıl huzura erişeceğiz” sorusunu yöneltti. Türkiye’de görevini yapan basın mensuplarının özgürlüğünün öneminden bahseden Kılıçdaroğlu, “Bir sabah bir haber geliyor; iki gazeteci sabahın erken saatlerinde gözaltına alınıyor. İsmail Dükel ve Müyesser Yıldız. Kendilerine casus deniyor. Ne casusluğu ne de ajanlığı ayağa düşürmeyin. Gazeteci haber peşinde koşar. Savaş muhabirleri cephede askerin önünde bile, ‘bir haber çıkarabilir miyim’ diye koşar. Bunlar FETÖ taktiği. Eğer bu memlekette bir casus aranıyorsa, bu memlekette devletin sırlarını terör örgütlerine peşkeş çeken birileri aranıyorsa, o da ‘Kozmik’ odayı açanlardır” diye konuştu.
“Bunlar, darbe dönemlerinde karşılaştığımız olaylar”
Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın iktidara geldiğinde Türkiye Cumhuriyetinin sırlarını terör örgütüne verenlerden hesap soracaklarını vurgulayarak, milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları hakkında konuştu. Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun masasına gözlüğü, kalemi, kol düğmesi ve bir Anayasa kitapçığının konulduğunu belirterek, “3 milletvekili arkadaşımızın milletvekilliği düşürüldü. Bunlar, darbe dönemlerinde karşılaştığımız olaylar. Yapılan Anayasa’ya aykırıdır. Enis Bey’in gözlüğü, kalemi ve Anayasa orada. Milletin verdiği hakkı elinden alıyorsun. Milletin verdiği oyu geçersiz sayıyorsun. Hangi adaletten söz ediliyor” ifadelerini kullandı.
“Covid-19 salgınında virüs kimsenin; inancına, kimliğine, yaşadığı ülkeye, sınırlarına bakmıyor”
Salgının dünya üzerindeki etkilerini değerlendiren Kılıçdaroğlu, Korona Virüs Bilim Kurulu’nun aldığı tedbirler ve önerilerine harfiyen uyulması gerektiğine değindi. Kılıçdaroğlu, “Covid-19 salgını sadece ülkemizde değil, bütün dünyada etkilerini gösterdi. Bir gerçeği öğrendik, Covid-19 salgınında virüs kimsenin; inancına, kimliğine, yaşadığı ülkeye, sınırlarına bakmıyor. Dünyanın ortak sorunu haline geldi. Bilim Kurulu’nun aldığı kurallara hepinizin uymasını isterim. Çünkü 1 kişinin hayatı bile bizim için çok önemlidir. İnsan hayatı kadar önemli bir şey yoktur” diye konuştu.
“Kuryeler, güvenlik görevlileri, belediye zabıta memurlarına teşekkür ediyoruz”
Virüs sürecinde evlerinde kalan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayan apartman görevlileri, kuryeler, güvenlik görevlileri gibi iş kolunda çalışan vatandaşlara ayrıca teşekkür eden Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin sağlık alanında geldiği son noktayı ise, “Bu süreçte apartman görevlileri bizler evimizde otururken gidip alışverişlerimizi yaptılar. Apartman görevleriyle ilgili çok özel çalışmalarımız var önümüzdeki günlerde hayata geçireceğiz. Onların da hakkını ve hukukunu arayacağız. Kuryeler, güvenlik görevlileri, belediye zabıta memurlarına teşekkür ediyoruz. En büyük teşekkür ise sağlık çalışanlarına. Cumhuriyetin, aydınlanma felsefesinin oluşturduğu bir başarıdır. Cumhuriyet kurulduğunda sadece 554 doktor vardı. Koca Türkiye Cumhuriyetinde 4 hemşire, 69 eczacı vardı. Bugün Avrupa’nın en güçlü sağlık ordusu bize. Hepsine şükran borçluyuz. Eve gitmediler, yeri geldi 24 saat çalıştılar. Bazıları virüs kaptı, hayatlarını kaybettiler. Hepsine şükranlarımızı sunuyoruz” şeklinde ifade etti.
“Beni en çok sarsan Dilek hemşire oldu”
Covid-19 hastalığına yakalanan ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden hemşire Dilek Akçabelen hakkında da açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, “Dilek hemşireyi unutmadım. Beni en çok sarsan Dilek hemşire oldu. Virüs kapıyorsunuz, doğum yapıyorsunuz ama siz daha çocuğunuzu kucağınıza almadan, emziremeden hayata veda ediyorsunuz. Bu virüsün hem dayanışma kültürünü hem tasada ve kıvançta birlikte olduğumuzu gösterdiğini kabul etmemiz lazım. Virüse karşı mücadele etmek hepimizin ortak görevidir” dedi.
“Sağlık çalışanları bir bütündür”
Covid-19 salgınının Türkiye’de etkilerini gösterdiği tarihten sonra 17 Mart, 23 Mart, 29 Mart ve 23 Nisan gibi tarihlerde mecliste konuşma yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP’nin bazı öneriler getirdiğini vurguladı. Sağlık çalışanlarına yapılan ek ödemenin ayrım yapılmaksızın tüm sağlık personeline ödenmesi gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Sağlık çalışanları bir bütündür, yardım yapacaksan hepsine yap kardeşim” ifadelerini kullandı.
“Sicil affı çıkaralım”
Esnafa uygun kredi imkanı sunulduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, esnafın büyük bir çoğunluğunun sicilinden dolayı kredi alamadığını söyledi. Sicil affı çıkarılması gerektiğine değinen Kılıçdaroğlu, “Sicil affı çıkaralım, herkes gitsin bankadan kredisini çeksin. Bunu da yapmadılar. Biz söyleyince yapmıyorlar” ifadelerine yer verdi.
“Eğriye eğri, doğruya doğru demek lazım”
Covid-19 sürecinde sayısız iş yerinin geçici olarak kapandığını, yine sayısız işçinin çalışamadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, verilen kararın doğru olduğunun altını çizdi. Kılıçdaroğlu, “Yüz binlerce iş yeri kapandı ve yüz binlerce işçi çalışmadı. Yapılan doğruydu. Eğriye eğri, doğruya doğru demek lazım” diye konuştu.
“Hepiniz hırsızsınız”
Antalya’nın Serik ilçesinde video konferans yoluyla yapılan bir toplantının ayrıntılarına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Antalya Valisi Münir Karaoğlu hakkında skandal sözler sarf etti. Kılıçdaroğlu, Serik’te günübirlik bir sosyal tesis hakkında yapılan toplantı hakkında bahsi geçen kimselere ‘Hırsız’ diye seslendi. Kılıçdaroğlu, “Serik Belediyesi tarafından günübirlik alanda bulunan işletme sahibinden 500 bin lira para alındığını Kültür ve Turizm Bakanı belirtiyor. Serik Belediye Başkanı Enver Bey, ‘13 aylık belediye başkanıyım’ diye söze başlayınca Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ‘Başkan, olay sizinle alakalı değil. Daha önceki döneme ait bir olaydır’ dedi. Yani 500 bini sen almadın, bir önceki belediye başkanının aldığı anlaşıldı. Kültür ve Turizm Bakanı da ‘Daha önceki döneme ait’ dedi. İki bakan da 500 bin liralık rüşvetin bir önceki belediye başkanına ait olduğunu biliyor. Belediye başkanı da söz alarak, ‘Devletin bakanı olarak bunu biliyor da üzerine gitmiyorsanız yazıklar olsun’ diyerek toplantıdan ayrıldığını söylüyor. Eğer bunu ortaya çıkarmazsanız hepiniz hırsızsınız. Eğer bu rüşvet olayı ortaya çıkmaz, rüşvet alanı yargı önüne çıkarmazsanız hepiniz hırsızsınız” ifadelerini kullandı.