İzmir’de yaşayan 70 yaşındaki Hazal Artan, 15 Kasım 2019 günü kimliğini değiştirmek üzere oğlu ile birlikte gittiği Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğünde sıra kendisine geldiğinde içeri giren polislerin kendisini sormasıyla şoke oldu. 70 yaşındaki kadının hakkında yakalama kararı olduğunu söyleyen polisler, yaşlı kadını önce polis merkezine oradan da adliyeye götürüldü. Hakkında Iğdır 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş, “evrakta sahtecilik” suçundan 2 yıl 1 ay hapis, “kamu kurumlarını zarara uğratma” suçundan ise 2 yıl 6 ay hapis ve 5 bin 820 lira adli para cezası olduğunu öğrenen yaşlı kadın tutuklanarak İzmir Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi.
Iğdır’da yaşayan teyzesi M.A.’nın 2015 yılında annesinden kimliğini istediğini ve annesinin de kız kardeşine olan güveninden dolayı kimliğini M.A.’ya gönderdiğini iddia eden Hazal Artan’ın oğlu Lezgi Yıldırım, Iğdır’da resmi evraklar üzerinde yapılan sahtecilik işlemlerinin annesinin kimliğinin kullanarak yapıldığını söyledi. Olayın açığa çıkmasının ardından 11 sanığın Iğdır 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı davaya teyzesi M.A.’nın annesi Hazal Artan’ın kimliğini kullanarak katıldığını ve ifade verdiğini savunan Lezgi Yıldırım, “Teyzem kendini Hazal Artan olarak tanıtmış. Tüm evraklar Ağrı’da bir adrese gitmiş. Bize hiçbir evrak da gelmedi. Olaydan çok geç haberimiz oldu. Annemin durumu hiç iyi değil. Kalp ameliyatı oldu, nefes darlığı, şeker, tansiyon gibi hastalıkları var. Annem haftanın 5 günü hastanelerdeydi zaten. Devletten ricamız annemin temize çıkması” dedi.
“Teyzem önce ‘tamam’ dedi, sonra vazgeçti”
“Duruşmalara teyzem katılmış ama cezasını annem çekiyor” diyen Yıldırım, “Annem 70 yaşında ama Iğdır’a adım bile atmamıştır. Aradım teyzemi ikna ettim. Para cezasını da yatırdım. O kadın cezaevine dayanamaz dedim. Önce ‘tamam’ dedi. Beni 1 hafta oyaladılar. Sonra ‘Ben ifade veremem, bize ceza verirler’ dedi. İfade vermekten vazgeçti” diye konuştu.
“Savunması alınmadan cezası kesilmiş”
Yaptıkları araştırmalara göre Hazal Artan’ın kız kardeşi M.A.’nın sahte kimlikle duruşmalara katılıp kendisini Hazal Artan olarak tanıttığını söyleyen avukat Kurtuluş Kanat, “Hazal Artan hayatı boyunca Iğdır’a gitmemiş. Hazal Artan, ne bu eylemleri yapmış ne de duruşmaya katılmış. Hazal Artan’ın savunması alınmadan cezası kesilmiş. Tebligatlar da Ağrı’da bir adrese gönderilmiş. Bu karar kesinleştiği için istinaf yoluna başvurduk ama ne Iğdır 1. Ağır Ceza Mahkemesi ne de Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi bize cevap vermiyor. Erzurum diyor Iğdır baksın, Iğdır diyor Erzurum baksın. Tebligat usulsüz diyerek Iğdır 1. Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe gönderdik. Bunun hakkında bir karar verilmedi. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesinden sözlü olarak bunun için karar veremeyiz denildi. Bu sefer ‘kanun yararına bozma’ yoluna başvurduk. Bu arada Hazal Artan ile 3 görüş hakkımız da doldu. Cezaevine dilekçe de gönderemiyoruz. Vekaletimiz yokken 3 görüş hakkımız var çünkü. İadeli taahhütlü mektupla cezaevine dilekçeyi gönderdik. Cezaevinden tek isteğimiz bu dilekçeye parmak bastırılıp Adalet Bakanlığına gönderilmesi” dedi.
“Çaresiz bir durumdayız”
Şu an çözümsüz bir durumun içerisinde olduklarını ve bu konuda hukukun da çaresiz kaldığını ifade eden Kanat, “Hazal Artan’ın okuma yazması yok, Türkçe bilmiyor, vekaletname veremiyor. 3 görüş hakkı da dolmuş. Çaresiz bir durumdayız. ‘Kanun yararına bozma’ seçeneğinden başka yolumuz yok. Onun yerine ifade veren kız kardeşi ifade verirse yeniden yargılama yapılabilir ama o sürede 3,5 aylık infaz süresi de dolmuş olabilir. O da tam bir çözüm değil. Cezaevi bize dilekçeye parmak bastırılması konusunda yardımcı olmuyor” şeklinde konuştu.