UNESCO'nun araştırmasına göre, her gün 6 bin çocuğun su ve suyun oluşturduğu problemlerden öldüğünü ifade eden Demir, "Küresel ısınma nedeniyle ekvatordaki sıcak hava dalgası kutuplara doğru 500 kilometre yaklaştı. Türkiye, küresel ısınmadan etkilenen risk gurubundaki ülkelerin başında geliyor. Karadeniz Bölgesi 50 yıl sonra Türkiye'nin yaşanabilecek yegane bölgesi olacak. Karadeniz'de doğayı yok etmemeliyiz." dedi.
"EKVATORDAKİ SICAK HAVA KÜTLESİ 500 KİLOMETRE KUTUPLARA YAKLAŞTI"
Bursa'da Tarım Fuarı kapsamında Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen konferansa katılan Prof. Dr. Yusuf Demir, küresel ısınma-iklim değişikliği ve ülkemize etkilerini anlattı. Suyun önemine dikkat çeken Demir, en ufak bireyden merkezi yönetime kadar herkesin geleceği düşünmek zorunda olduğunu vurguladı. İklim değişikliğiyle sıcak hava dalgasının 500 kilometre daha ekvatordan kutuplara uzaklaştığını söyleyen Demir "Türkiye, küresel ısınma ve iklim değişiminin etkilerinden etkilenme riski yüksek ülkelerin başında gelmektedir. Türkiye yakın bir gelecekte, küresel ısınma sonucunda, özellikle su kaynaklarının zayıflaması ve azalması, orman yangınlarının artması, kuraklık ve çölleşme olgusu ile bunlara bağlı eko sistemlerin bozulmalarından etkilenecek ve küresel ısınmanın etkileri açısından, risk grubu ülkeler arasında yer alacaktır" diye konuştu.
"2030 YILINDA TÜRKİYE'NİN BÜYÜK KISMI ÇÖLLEŞECEK"
Türkiye'nin büyük kısmının 2030'lu yıllarda oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine gireceğine değinen Prof. Dr. Yusuf Demir, bunun sonucunda önümüzdeki 100 yıl içinde deniz seviyesinde 30-100 cm arasında yükselme olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Bunun da tatlı su kaynaklarını ve deltalardaki tarım alanlarının önemli kısmını olumsuz etkileyeceğini kaydeden Prof Demir, "Önümüzdeki yarım yüzyılda iklim değişikliklerinin etkisiyle Türkiye'de sıcaklıkların artması, GAP bölgesi gibi önemli tarım ve su kaynaklarının bulunduğu alanlarda kaynakların olumsuz etkilenmesi, tarımsal üretimin kuzeye doğru hareketlenmesi beklenmekte. Her yıl Türkiye'de tarımda yapılan yanlış sulama yüzünden israf olan suyla 80 milyon kişinin su ihtiyacı karşılanıyor" dedi.
"BİR EKMEK İÇİN BİN 200 LİTRE SU TÜKETİYORUZ"
Dünyanın ve insanın 4'te 3’ünün sudan oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Yusuf Demir, "Su olmadan hayatımızı devam ettirme şansımız yok. Dünyanın yüzde 75'i olan suyun sadece yüzde 3'ünü tatlı sular oluşturmakta. Biz aslında dünyada su varlığının 10 binde 3'ünden tatlı su olarak faydalanabiliyoruz. Bütün kavgalar bu kadar suyun üzerine yapılıyor. 2050 yılında 54 ülkede su krizi bekleniyor. Yine dünyanın yaklaşık yüzde 40'ının su kriziyle karşı karşıya olacağı ifade ediliyor. Bugüne baktığımızda su, savaşlardan çok daha önemli bir krizi oluşturuyor. UNESCO'nun geçen yıl yayınladığı rakamlara göre her gün 6 bin çocuk; su ve suyun oluşturduğu problemlerden ölüyor. Dünyada içme suyu tüketimi noktasında; 1 milyarın üzerinde sıkıntı yaşayan insan var. Bir litre tereyağı üretilebilmesi için 400 litre su tüketiyoruz. Bir ekmeğin üretilebilmesi için bin 200 litreye yakın su kullanılıyor. Bu nedenle biz suyun ne kadar önemli bir şey olduğunu ve suyun korunması gerektiğini söylüyoruz." diye konuştu.
"ULUDAĞ'DA KIŞ SPORU BİTEBİLİR"
Önümüzdeki süreçte küresel ısınmaya bağlı olarak Türkiye'yi bir çok tehlikenin beklediğini hatırlatan Demir, "Küresel ısınmaya bağlı olarak Uludağ gibi kış sporları merkezlerinin etkilenmesi, kuş cenneti gibi sulak alanların ve göllerin kuruması, pamuğun Karadeniz'e kayması, fındık ve çayın Karadeniz'i terk etmesi, hamsinin Karadeniz'den uzaklaşması, tarım alanlarında çölleşme, üretim ve verimde düşüşler, hastalık ve zararlarında artışlar, su gibi doğal kaynaklarda azalma gibi tehditlerle karşılaşabilir" dedi.
"KARADENİZ BÖLGESİ’Nİ TURİZME AÇACAKSAK, DOĞAYI YOK ETMEDEN AÇACAĞIZ"
Küresel ısınmanın dünya için büyük bir sorun olduğunu vurgulayan Demir, "Dünyada küresel ısınma üzerine çalışan örgütlerin raporlarına göre; önümüzdeki 50 yıl içerisinde doğal olarak yeşil kalabilecek 200 tane bölgeden bir tanesi de Karadeniz Bölgesi. Karadeniz Bölgesi, dünyada önümüzdeki 50 yıl içerisinde yaşanabilecek Türkiye’nin yegâne bölgesi. Onun için Karadeniz Bölgesi’ni turizme hazırlama çalışmaları var. Karadeniz Bölgesi’ni turizme açarken Karadeniz Bölgesi’nin doğal güzelliğini yok etmemeyi tartışmalıyız. Burada ben Karadeniz Bölgesi’nde yapılan HES’lere (Hidroelektrik Santrali) dikkat çekmek istiyorum. Karadeniz Bölgesi’nde şu anda planlanmış 406 tane HES var. Şu anda aktif olarak kullanılan HES sayısı 152. Proje aşamasında 94 tane HES var. 108 tane proje iptal edildi. . Biz Karadeniz Bölgesi’ni turizme açacaksak doğayı yok etmeden açacağız. Karadeniz dağlarının tepesine siz 400 tane suni göl yaparsanız 10 sene sonra (meteorolojiden arkadaşlar söylesin) o bölgenin iklimi değişir mi değişmez mi? Çünkü o göllerin yüzeyindeki buharlaşma, o göldeki hidroloji ile bölgedeki hidrolojik döngüyü ve iklimi değiştirecek. Karadeniz Bölgesi’ndeki yağış rejimi değişecek, Karadeniz Bölgesi’nde ani selleri, ani kuraklıkları birlikte yaşayacağız. Bir de Karadeniz Bölgesi’ne gelecek turist ne için gelecek? Doğal güzelliği için gelecek. Siz o doğayı ve o güzelim yaylaları yok edecek HES’leri gerekli planlama olmadan yaparsanız o taşların arasına, o HES’lerin olduğu yere turist niye gelsin? HES’i doğru planlarsanız, doğayı yok etmeyecek, doğal güzelliği koruyacak, o bölgenin doğasına katkı yapacak şekilde planlarsanız HES faydalıdır. Karadeniz Bölgesi’nde 100-150’ye yakın HES olmalıdır. Ama siz doğayı tahrip ederseniz o zaman zararlıdır. Gelecekte bu bölge için en büyük problem; HES’lerin plansız yapılmasından kaynaklanan doğal değişimler, iklim değişimleridir. Bu Karadeniz Bölgesi’nin iklimini tehdit eden büyük bir sorun. Devletin son zamanlarda güzel adımları var. Ama bölgede zararlı işlerden vazgeçmemiz lazım. Ama yararlı ise hep beraber altına imza atalım. Bugünden bunun planlamasını yapamazsak yarın pişman olmamızın bir anlamı olmaz." şeklinde konuştu.
İHA