Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısında ele alınan konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in Bakanlar Kurulu’nda yaptığı sunuma değinerek, “Yeni ihtiyaçlar çerçevesinde günün şartlarına uygun bir şekilde Diyanet İşleri Başkanlığının potansiyelinin arttırılması için neler yapılabilir bu konudaki teklifler, görüşler ve perspektifler bu toplantıda paylaşılmış oldu. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığımızın Güneydoğu Anadolu’da devam eden terörle mücadele sonrasında uygulamaya koyduğumuz Birlik, Huzur ve Demokrasi Eylem Planı çerçevesinde atacağı adımların koordinasyonu, bu adımlarda Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarının Diyanet İşleri camiasının neler olacağı konusunda da görüş alışverişinde bulunduk” ifadelerini kullandı.
“HUZUR VE DEMOKRASİ EYLEM PLANI'MIZIN 82 MADDELİK SON ŞEKLİ BAKANLAR KURULU'NDA KONUŞULMUŞTUR”
“Yapılan toplantılar sonucunda son halini verdiğimiz, son derece dinamik olan ‘Birlik, Huzur ve Demokrasi Eylem Planı’mızın 82 maddelik son şekli Bakanlar Kurulu'nda konuşulmuştur” diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bu süre içerisinde bu teklif edilen bakanlıklar arasında müzakereyle oluşturulan eylem planının ilgili eylemlerinin bir kısmını sahada yapılmaya başlandığını görmekten de büyük memnuniyet duyuyoruz. Sadece güvenlik maksadıyla ortaya konulmuş bir eylem planı değil, sadece terör ve terörle mücadele kapsamında yapılacak güvenlik çalışmalarıyla ilgili değil, bunun da ötesinde bunu da kapsayacak sosyal kültürel toplumun bütün alanlarını kapsayan Sayın Başbakanımızın Mardin’de açıklamış olduğu 10 maddelik ana başlıkların tamamıyla ilgili kültürel alanda ekonomik alanda sosyal alanda toplumun yeniden rehabilitasyonu alanında, şehirlerin yeniden imar ve inşası alanında atılacak adımların koordinasyonuyla ilgili bir eylem planıdır. Bu eylem planı benim koordinasyonunda ilgili bakan arkadaşlarımızın bu kurula verecekleri kişilerle oluşacak bir çalışma grubundan müteşekkil olacak. Önümüzdeki günlerde bu çalışmalar Başbakanlık genelgesiyle ilgili bakanlıklara ve kamu kurum kuruluşlarına gönderilerek çalışmaların daha etkin bir şekilde yapılması temin edilecektir. Ümit ediyoruz ki, il il terörden kurtarılmış olan ilçeler ve yerleşim birimleri ele alınarak bu illerdeki bu ilçelerdeki sorunların ortadan kaldırılması için kısa dönemde orta dönemde ve uzun vadede yapılacak olan faaliyetler dikkatle ve büyük bir koordinasyon içerisinde ele alınacak. Çok süratli bir şekilde ortaya çıkan terörün yakıp yıktığı bu görüntülerden de daha da önemlisi insanların içine girmiş oldukları haleti ruhiyeden de çok hızlı bir şekilde ilçelerimiz ve yerleşim yerlerimiz kurtarılacaktır.”
“ŞUANDA ÇOK ETKİN BİR ÇALIŞMA GÜNEYDOĞU VE DOĞU ANADOLU BÖLGEMİZDE YERİNE GETİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
Silopi’de terörün sona erdirilmesinden sonra çok hızlı bir şekilde eğitimin tamamıyla gerçekleşebilir durumda olduğunu anlatan Kurtulmuş, “Silopi’deki okulların tamamında eğitim başarılı bir şekilde verilmeye başlanmıştır. Aynı şekilde sağlık hizmetleri ve diğer hizmetler. Dolayısıyla buralar terörden temizlendikçe, burada ilgili kamu kurum ve kuruluşları biraraya gelerek çalışmalarını yapıyorlar, devam ediyorlar. Şuanda çok etkin bir çalışma Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgemizde yerine getirilmeye çalışılıyor. Ayrıca yine her hafta sonu ilgili bakan arkadaşlarımız kendi bakanlıklarıyla ilgili çalışmaları da denetlemek için bölgede ziyaretlerde de bulunuyorlar. Ümit ediyorum ki bu eylem planı çok kısa bir süre içerisinde bütünüyle hayata geçirilecek, uygulamalarının sonuçları alınacak ve terörün ortaya çıkarmış olduğu bu ağır faturanın bir an evvel ortadan kaldırılması için toplumla bütünleşmiş bir şekilde süreç devam ettirilecek ve sonuçlandırılacaktır” açıklamasında bulundu.
“HERHANGİ BİR MAHKEMENİN ALMIŞ OLDUĞU KARARA KARŞI KENDİ GÖRÜŞÜNÜ, KENDİ KONUMUNU TESPİT ETMESİ OLARAK GÖRMEK YERİNDEDİR”
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Numan Kurtulmuş, bir gazetecinin Anayasa Mahkemesi’nin Gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili kararının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Saygı duymuyorum, tanımıyorum” yönündeki açıklaması hatırlatılarak, AYM’nin yapısı veya bireysel başvuru hakkıyla ilgili bir düzenlemenin gelip gelmeyeceği sorusuna, “Türkiye’de AYM’ye bireysel başvuru hakkını getiren Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu AK Parti hükümetidir. Dolayısıyla bu Türkiye’nin demokrasisi bakımından önemli bir adımdı ve bu adımın atılmasını bu demokratik merhalenin de aşılmasına vesile olan en başta dönemin başbakanı olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dı. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız AYM’nin kararıyla ilgili kendi kişisel konumunu ortaya koymuştur. Herkes Türkiye’de herhangi bir mahkeme kararına karşı görüşünü ifade edebilir. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu görüşlerini AYM karar almadan önce değil, kararını aldıktan sonra ifade etmiştir. Dolayısıyla bunu tabi seyri içerisinde herhangi bir mahkemenin almış olduğu karara karşı kendi görüşünü, kendi konumunu tespit etmesi olarak görmek yerindedir. Yoksa AYM’nin bireysel başvurulara karşı bir müracaat mercii olmasını ortadan kaldıracak bir görüş değildir. Zaten bu adımı atan Sayın Cumhurbaşkanımızın kendisidir” ifadelerini kullandı.
“BİR AYRILIK VARMIŞ, İKİLİK VARMIŞ TEZİNİ ORTAYA ATMANIN DOĞRU OLMADIĞI KANAATİNDEYİM”
Bir gazetecinin Artvin Cerattepe ile ilgili Başbakan Davutoğlu’nun ‘Süreç tamamlanana kadar herhangi bir adım atılmayacak’ ifadesini kullandığı hatırlatılarak, “Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Cerattepe ile ilgili olarak yaşananlar için Gezi olaylarını hatırlattı, ‘Yavru Geziciler’ ifadesini kullandı. Hükümet ile Külliye arasında Cerattepe noktasında görüş ayrılığı mı vardır?” sorusu üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Son zamanlarda hükümet ile Beştepe arasında görüş ayrılıkları varmış manasına gelecek bir takım algı operasyonlarının yapıldığını görüyoruz. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımız zaman zaman görüşlerini kamuoyuyla paylaşıyor. Hükümette aldığı kararlarla uygulama içerisinde hareket ediyor. Burada herkes bu görüş ayrılıkları üzerinden ‘acaba hükümetle Beştepe ne kadar ayrılıyor ‘ gibi bir haleti ruhiye içerisine girmemesini tavsiye ederiz. Bu çerçevede herhangi bir olay karşısında Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşleri hükümetin uygulamaları görüşleri bunlar ortadadır. Buradan bir ayrılık varmış, ikilik varmış tezini ortaya atmanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Cerattepe’de devam eden hukuki bir süreç var. Bu sürecin sonucunda neler olacak hep beraber göreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın dile getirmiş olduğu Türkiye’nin çok yakın tarihimizde yaşadığımız Gezi Parkı olayları üzerinden yaşadığımız bir gelişme var. Gezi Parkı meselesi dolayısıyla başlangıçta gerçekten bazı kişilerin samimi çevre duyarlılığıyla ortaya koyduğu eylemlerin nasıl çok kısa bir süre içerisinde rotasından, istikametinden saptırıldığı, nasıl Türkiye’nin dirlik, birlik meselesi haline geldiği, nasıl Türkiye’nin uluslararası alanda Gezi olayları üzerinden köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığını hep beraber gördük. Zannediyorum Sayın Cumhurbaşkanımız bu anlamda kendi üslubu içerisinde Gezi olaylarına gönderme yaparak Cerattepe’yi öyle değerlendirmiştir. Kendisinin kişisel değerlendirmesidir.”
“ANAYASA YAPIM SÜRECİNDE ŞU YA DA BU GEREKÇEYLE KİM KAÇARSA MİLLET KAÇANI ANAYASA KAÇKINI OLARAK TANIMLAR”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ‘Anayasa ve başkanlık sistemi konusunda iki ayrı referanduma gidebiliriz’ yönündeki açıklaması hatırlatılarak, böyle bir çalışmanın olup olmadığı sorusu üzerine Numan Kurtulmuş, “Türkiye’de bir anayasa yapma zorunluluğu vardır. Sivil, demokratik, katılımcı yeni bir anayasa ihtiyacı vardır. 1980 darbesinden sonra, 82 Anayasası'nın kabul edildiği günün ertesinde hemen bu tartışmalar başlamıştır. Sanki Türkiye yeni bir anayasa tartışmasını yeni yapıyor, ilk sefer karşılaşıyormuş gibi bir anlayışın içerisinde olmamak lazım. Eğer bu parlamento yeni bir anayasa yapmazsa, hangi yasayı çıkartırsa çıkartsın, hangi yasama faaliyetinin içerisinde olursa olsun aslında siyaseten hiçbir şey yapmamış olacaktır. Dolayısıyla Türkiye'nin birinci önceliği, birinci ihtiyacı, toplumsal ihtiyacı, mutabakatlarından birisi de yeni bir anayasa yapılmasıdır. Şimdiye kadar bütün anayasalarımız askerlerin zoruyla, paletlerin şakırtıları arasında yapılmıştır. Artık yeter. Türkiye sivil, demokratik, parlamento iradesiyle yaptığı bir anayasayı inşallah önümüzdeki dönemde yapar ümidi içerisindeyiz. Bunun yolu parlamentoda gerekli çoğunluğun elde edilerek anayasanın gerçekleştirilmesidir. Bunun için son derece iyi niyetli bir şekilde ikinci sefer geçen parlamento döneminden sonra ikinci sefer bütün partilerin eşit katılımıyla oluşturulmuş olan bir anayasa komisyonunun kurulmasına TBMM Başkanımız Sayın İsmail Kahraman öncülük etmiştir. Dolayısıyla ortada kurtulmuş bugün itibariyle de Sayın Kahraman’ın yeniden iradesiyle liderleri masanın etrafına çağırdığı bir anayasa yapım süreci zaten başlamıştır. Bu anayasa yapım sürecinde şu ya da bu gerekçeyle kim kaçarsa millet kaçanı anayasa kaçkını olarak tanımlar. Dolayısıyla samimi olarak bütün partilerin yeni anayasa yapım sürecine samimiyetle katılmasını istirham ediyoruz, temenni ediyoruz. Bu süreçte anayasanın nasıl yapılacağı belli. Gerekli sayı bulunursa parlamentoda, gerekli sayı bulunmazsa 330’a bulunduğu takdirde referanduma gider bu çerçevede de anayasa halk oylamasıyla halkın oyuyla geçmiş olur ya da geçmemiş olur. Sayın Kalın bu yolu bilinen yolu söylüyor. Türkiye’de parlamento bu işte sorumlu olan kurumdur, yasama kurumudur. Ümidimiz ve temennimiz bu süreçte herkesin samimi olarak eteklerindeki taşı dökmesi, herkes ne türlü anayasa istiyorsa sadece Ak Parti değil, CHP’de MHP’de HDP’de bütün partilerin hepsi anayasanın yapılması için topluma seçmenlerine söz verdiler. Kim ne tür anayasa istiyorsa buyursun demokratik masa ortadadır. Bu sözün belli yerlerini alıp başka şekilde değerlendirmeye tabi tutulmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Parlamento bu süreci devam ettirmek durumundadır. Parlamentodaki partilere bir kere daha şu çağrıda buluyorum, masadan şu ya da bu şekilde kalkmak kolaydır ama o zaman kalkıp millete nasıl yeni bir anayasa yapamadık bunu nasıl izah edeceksiniz. Herkes samimiyetle yeni anayasa yapım sürecine katkıda bulunsun istiyoruz. Eğer uzlaşmayla bir noktaya gidilemezse biz kendi görüşlerimizi parlamentoya sunma konusundaki adımlarımızı atarız” ifadelerini kullandı.
“ÖNCELİKLİ OLARAK GÖÇ SORUNUYLA İLGİLİ TÜRKİYE VE AB’NİN SON POZİSYONLARI GÖZDEN GEÇİRİLECEK”
Başbakan Davutoğlu’nun Brüksel’e yapacağı ziyaret hatırlatılarak, orada mültecilerin durumlarıyla ilgili bir görüşmenin gerçekleşeceğiyle ilgili soruya Kurtulmuş, görüşmenin Ankara’daki terör olayı nedeniyle ertelendiğini belirterek, “Şimdi bu olağanüstü toplanan AB Türkiye Zirvesidir. Burada da öncelikli olarak göç sorunuyla ilgili Türkiye ve AB’nin son pozisyonları gözden geçirilecek. Ana konu göç meselesidir. Türkiye’ye kullandırılacak olan 3 milyarlık euro kaynak ise bu görüşmeler kapsamında gündeme gelecektir. Türkiye zaten mültecilere yardım konusunda sürekli projeler yapan bir ülke. Sanki Türkiye’nin bir projesi yokmuş da Türkiye eğer proje yaparsa AB katkıda bulunacakmış gibi bir algıyı da doğru bulmayız. Türkiye zaten en önemli projeleri yapıyor bu AB’nin bizde bu işin içerisine girelim diye ortaya koymuş olduğu anlayıştır” yanıtını verdi.