USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Marmara Depremi’nde 102 binası ayakta kalan müteahhit ’asrın felaketi’ndeki yıkımı değerlendirdi

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde Yalova’da yaptığı 102 bina sapasağlam ayakta kalan emekli müteahhit Rahmi Tokay, 11 ili etkileyen asrın felaketindeki yıkımı değerlendirdi.

Marmara Depremi’nde 102 binası ayakta kalan müteahhit ’asrın felaketi’ndeki yıkımı değerlendirdi
23-03-2023 15:20
23-03-2023 15:51
Google News

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde Yalova’da yaptığı 102 bina sapasağlam ayakta kalan emekli müteahhit Rahmi Tokay, 11 ili etkileyen asrın felaketindeki yıkımı değerlendirdi.

Yalova’da 1965-1970 yıllarında, mesleği öğretmenliği bırakarak müteahhitliğe başlayan 77 yaşındaki Rahmi Tokay, kentte çok sayıda bina projesini hayata geçirdi. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’ni yaşayan 102 binasında hasar oluşmayan Tokay, bugünlerde kendi yaptığı bir binanın zemin katında emekli hayatını sürdürüyor. 1999’da depreminden binalarının sağlam çıktığını söyleyen Tokay, “17 Ağustos Depremi’nde benim hiçbir binam ne çatladı, ne patladı, ne yıkıldı, ne söküldü, ne döküldü, ne de kimse öldü. Çünkü rabbim bana hesap soramazdı, ben hırsızlık yapmadım ve mesleğimi bilerek yaptım. Benim yaptığım binalar ikinci bir depreme de dayanırlar. Çünkü o binaların hepsi benim evladım gibiydi. Onları çok özen göstererek yaptım” dedi.

1970 yılında müteahhitliğe başladığını ve inşaatçı babasından mesleği öğrendiğini dile getiren Tokay, bina yapımında çalışan herkesin mutlaka profesyonel olması gerektiğini söyledi. Eski yıllarda mühendislik hatalarının çok yapıldığını anlatan Tokay, 1999 öncesi yapılan yapılarda uygulanan hataları şöyle anlattı:

“Betonu karıştırırken elle, kürekle karıştırıyorlardı, bilerek yapmıyorlardı. Üstün körü çalışıyorlardı. Tecrübeleri yoktu çünkü. İnşaat demirini de tanımıyorlardı. İnşaat kalıbını yapan ustanın çok bilgili olması gerekiyor. Kalıp önemli bir şey. Zamanında yetiştirdiğim mühendislere de çok söyledim. Temel sistemlerinde yanlış yapıyorsunuz. Binaların altında dükkan yapmayın. Çünkü oradaki kat yüksekliği farklı olduğu için kırılmalara sebep oluyor. Münferit temel yapıyorlardı. Kolonları çapları küçüktü. 4’er tane demir kullanıyorlardı. Aralıkları da 25-30 santim kadar oluyordu. Bunlar çok yanlıştı. Ben kendilerine bunu defalarca söylemişimdir."

“Binayı yaparken helali, haramı, Allah’ı bileceksin”

Bina kolon ve kirişlerindeki demir aralıklarını sık yaptığını söyleyen Tokay, “Münferit temel yapmadım. Betonun 1 metreküpüne 6 torba çimento atıyorlarken ben 8 torba döküyordum. Yani hiçbir şey esirgemedim. Betonun da demiri de gerektiği kadar kullandım. Hırsızlık asla yapmadım. Namussuzluk asla yapmadım. O dönemler betonu döktüğümüzde çabuk prizlenmiyordu. Sulamamız lazımdı. Yoksa o beton yanar ve depremde o bina yıkılır. Su tesisatçıları borularımızı döşerken temiz su olsun, pis su olsun, kalorifer borusu için kolonları ve kirişleri kesiyorlardı. Boruları geçirebilmek için kesip zarar veriyorlardı. Kendilerini defalarca azarladım. Gördüğüm zaman inşaattan kovdum onları. Bir daha çalıştırmadım. İleride bir deprem olduğunda bunların yıkılabileceğini söyledim. Hep uyardım. Ben böyle bir şey yaptırmadım. Elektrikçiler ellerinde çekiçlerle gelirler kolonları, kirişleri kırarlar elektrik borularını geçirmek için. Asla müsaade etmedim. Çünkü bunlar depremde yıkılacak ilk binalardı. Binayı yaparken helali, haramı, Allah’ı bileceksin. Kul hakkına katiyen girmeyeceksin. Her şeyi layıkıyla yapacaksın ve mesleğinde profesyonel olacaksın. Beni rahmetli babam yetiştirdi. Babam çok dürüsttü. Bana bir merdiven öğretirken bir binanın merdivenin 4 kere söktürür yeniden yaptırırdı. En düzgününü öğrenesin dedi. Belki o gün gücüme gitmişti, ağlamıştım ama babam haklıydı. Zemine göre projelerin yapımı yanlıştı. Mühendis de bilmiyordu. Daha önce zaten jeolog yoktu. Binalar yapılırken belediyenin mühendisleri gelir, arsayı gösterir çapını gösterir, ruhsatını verir, projesi ona göre yapılırdı. Zaten bilinçsizce yapılmıştı binalar. Belediyenin mühendisleri beni kontrole gelirlerdi. Hacı abi bu demiri niye koydun bu projede yok derlerdi. Bu projede kolon 20’ye 40 yazıyor sen niye bunu 40’a 60 yaptın. Ben bunları ne için yaptım? ’Ben bunları yarın, öbür gün deprem olduğunda sizin yaptığınız binalar yıkılacak ve siz katil olacaksınız ama benim yaptığım binalar zarar görmeyecek’ dedim."

"İnşaları kusurlu binada insanları öldürmek bir cinayettir"

Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin yaptığı yıkımı değerlendiren Tokay, yanlış yer seçiminin de, bina yapım hatalarının da yıkımda etkili olduğunu kaydetti. 1999 depremi öncesi yapıların miladının 25-30 yıl olduğunu kaydeden Tokay, “En çok binaları 4 kat yapmalıyız. Oturduğumuz binaların alt katına dükkan yapmamalıyız. Hele hele asma katlı dükkanların yapılması çok daha fazla sakıncalı” dedi.

Marmara Depremi sonrasında yıkılan binalarla ilgili açılan davalarda bilirkişi heyetinde yer aldığını kaydeden Tokay, şunları kaydetti:

“Orada da yargıca ’ben sizin yerinizde olsam bunlara 25’er yıl ceza keserim’ dedim. Ben bugün hırsızlık yapan, namussuzluk yapan çalan, çırpan müteahhitlere, mühendislere 50’şer yıl veririm. İnşaları kusurlu binada insanları öldürmek bir cinayettir. Rabbim katillerin, canilerin cezasını cehennem olduğunu söylüyor. Affetmiyor çünkü. Yıkılmayan binalarda demek namussuzluk, hırsızlık yapılmamış, bilerek yapılmış binalar. depreme dayanıklı binalar. O bakımda zarar görmemişler. Aksi halde onlar da yıkılırdı. Demek ki çok dikkat etmiş yapan mühendisi de müteahhitti de yapı denetimi de. Diğerlerinde hiç bakmamışlar. Bütün illerde aynı hatalar yapılmış. 1999 öncesi yapılan bütün binaların gözden geçirilmesi lazım.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
Bursa Gazete Manşetleri
PUAN DURUMU TÜMÜ