MUĞLA (İHA) – Muğla’nın turistik ilçelerinden Marmaris’in turizm ile adını duyurmadan önceki tek geçim kaynağı olarak bilinen süngercilik mesleği ile uğraşan ve halen Marmaris’te yaşayan meslek erbapları süngerciliği ve zorluklarını anlattı.
İnsanlar tarafından yüzlerce yıldır avlanan süngerler, dünya üzerinde uzun yıllardır varlığını sürdürüyor. Muğla’nın önemli turizm şehirlerinden biri olan Marmaris’in bir zamanlar tek geçim kaynağı olan süngercilik mesleğini yapan 86 yaşındaki eski sünger avcısı Günay Aslan Kartal, süngerciliğin tehlikeli bir meslek olduğunu belirterek, “Babam sünger avında vurgun yiyip felç kaldı” dedi.
“Dalgıçlık kıskanç meslektir”
Babası sünger avında vurgun yiyerek sakat kalan 86 yaşındaki Balık Adam Günay Aslan Kartal, “Baba mesleğiydi süngercilik. Eskiden Marmaris çok fakirdi, orman işlerinde çalıştım çok yerlere gittim geldim. 1960’ta başladım süngerciliği baktım ki olacağı yok 1964 yılında bıraktım. Günde üç kez ölümle mücadele ediyorduk. 60 metre, 70 metre, 80 metre dalardık. Sünger seni çeker biraz daha, biraz daha dersin her indiğinde. Bir de kıskanç meslektir dalgıçlık, hırs yaparsın arkadaşın senden fazla topladıysa ama riski büyük. Evlenmek isteyince bıraktım mesleği yoksa parası çok iyiydi. Mesela o zamanlar bir hakimin bir kaymakamın maaşı 150 liraydı. Süngerin bir kilosu 30-40 liraydı biz en az 1 ton sünger toplardık çok iyi para getirirdi ama tehlikeli meslek. Çok arkadaşımız vurgun yedi hayatını kaybetti, benim babam vurgun yedi felç kaldı" dedi.
“Soluk borumuz tıkanmasın diye sadece akşamları yemek yerdik”
Günlerinin denizin gibinde geçirdiklerini ve vurgun yedikleri zaman soluk borularının tıkanmaması için sadece akşamları yemek yiyebildiklerini ifade eden Kartal, “Ana teknemiz vardı, iki tane ile kalkardık. Gittik mi 3 ayda 4 ayda dönerdik. Alanya, Antalya, İskenderun’a kadar dala dala çıkarız. Ana kayığa akşamları yemek yemeğe ve süngerlerimizi bırakmak için çıkardık. Sabah yemeği öğlen yemeği yemezdik ki dalınca vurgun yersek soluk borumuzu tıkanmasın. Aşçımız yemeğimizi yapardı. Ana kayığa topladığımız süngerleri çıkarır siyah suyunu eze eze çıkarttırırdık sonra çuvallara koyup teknenin yanına asardık. Geceleri yatmadan önce bir daha çıkar bir daha çiğnerdik. Süngerin cinsi değişik değişiktir, delik delik olanlar akıllı süngerdir, üzeri siyahlı gibi olanlar yabani sünger olur zaten dalınca yüzümüze güler bizim sünger” diye konuştu.
“Bankadan kredi çekip tekne aldım”
Önceleri başka teknelerde ücretli dalgıçlık yaptığını belirten Kartal, "Bankadan para çekip dört arkadaş tekne aldık, kendi patronumuz olduk. Sünger avından dönünce süngerleri bankanın deposuna koyardık. Amerika’dan, Yunanistan’dan, Almanya’dan oradan buradan tüccarlar gelirdi. Onlar süngerleri satın alınca paramızı bankaya verir borcumuzu öder kalanını alırdık. Hiç ’ne yapacaksınız bu süngerleri’ demedik onlar alır götürürlerdi" dedi.
“Denizde çok yaşam savaşı verdik”
Süngercilik mesleğinin tehlikesi yüzünden bittiğini belirten Kartal, “Dalgıçlık tehlikeli meslekti. Babam vurgun yedi, birçok arkadaşımı da kaybettim. Gençler o yüzden tercih etmediler bir de sünger kalmadı dediler ama tehlikesinden bitti. Kolumuza saat takardık kaç metre olduğunu gösterirdi bir gün daldım 40 metredeyim, nefesim kesildi çekiyorum çekiyorum gelmiyor hemen yukarı çıktım ama mosmor olmuşum. Bir gün de Bodrum açıklarında köpek balığı ile burun buruna geldik. Bodrum’da Türkbükü diye bir köy var. Sünger için daldım sonra bir baktım köpek balığı karşımda hemen nefes alıp vererek su kabarcıkları yaptım. Sonra yukarı nasıl çıktım bilmiyorum. Teknedeki arkadaşlar onu görüp bağırdılar aşağıda karşımdaydı dedim" diye konuşarak anılarını paylaştı.
Evlenmek için için süngerciliği bırakan Günay Aslan Kartal’ın 60 yıllık hayat arkadaşı Yaşar Kartal, "Biz evlendiğimizde bırakmıştı, benim akrabalarımdan ölen oldu sünger avında hamile karısı geride çocukları ile kalmıştı. Sonradan denizi bırakmadı altında değil ama üstünde çok çalıştı" ifadelerini kullandı.
Marmaris’in ilk sünger teknelerinin sahibi olan ailenin mensubu ve ilk mavi tur teknesi Hürriyet ile ilgili Marmaris Ticaret Odası katkısı ile bir kitap hazırlayan emekli mimar Mustafa Eroğlu ise, “1960’ların sonunda bir hastalık geldi denizlere sünger o zaman bitti zaten. Tabii gençler de korktu, turizm de ilerleyince dalış mesleği bitti” dedi.
Mavi deniz için öğretmenliği bıraktı
Dedesinin ve babasının mesleği denizcilik olan ve Marmaris’in ilk sünger teknesi Eroğlu’nun sahibi ailenin tarih eğitimi alan ancak denizcilikten kopamadığı için mesleğini yapmayan Süleyman Eroğlu ise "Tarih öğretmeni olarak lisans eğitimi aldım ancak sadece iki yıl yaptıktan sonra ata mesleğime ve çok sevdiğim denizlere geri dönüp kaptanlık yapmaya başladım. Süngercilik Marmaris’in en eski mesleği. Dedem ve babama ait olan sünger teknesi ile Marmaris’ten çıkılır ve neredeyse 4 ay süren sünger avcılığı yapılırmış o zamanlar. Benim aile büyüklerimin de kullandığı bu demir kazanı ve kıyafeti giyen formalı dediğimiz dalgıçlar ana kayıktan ayrılır ve dalış teknesi ile açılırlar. Çengelci denilen ve bence en önemli görev onundur, akıntıya göre sünger noktalarını belirler ve çengel ile orayı işaretler, demir kıyafetler giyen formalı dalgıcı işaretlediği yere indirirlermiş bir kılavuz ipi ile. Dalgıç dalar süngerleri toplar sonra tekrar kılavuz ipi ile işaretleşerek yukarı çıkarlarmış. Dalgıcın vurgun yiyip yemediğini tekneye çıkar çıkmaz tütün ile anlarlarmış. Tütünü dudakları ile çekip dumanını üflüyorsa normal, üfleyemiyor ise aksona dediğimiz yöntemle kaç metreye daldı ise o kadar derinliğe tekrar indirip çıkararak vurgundan kurtulması sağlanırmış" diye konuştu.
İnsanlar tarafından yüzlerce yıldır avlanan süngerler, dünya üzerinde uzun yıllardır varlığını sürdürüyor. Muğla’nın önemli turizm şehirlerinden biri olan Marmaris’in bir zamanlar tek geçim kaynağı olan süngercilik mesleğini yapan 86 yaşındaki eski sünger avcısı Günay Aslan Kartal, süngerciliğin tehlikeli bir meslek olduğunu belirterek, “Babam sünger avında vurgun yiyip felç kaldı” dedi.
“Dalgıçlık kıskanç meslektir”
Babası sünger avında vurgun yiyerek sakat kalan 86 yaşındaki Balık Adam Günay Aslan Kartal, “Baba mesleğiydi süngercilik. Eskiden Marmaris çok fakirdi, orman işlerinde çalıştım çok yerlere gittim geldim. 1960’ta başladım süngerciliği baktım ki olacağı yok 1964 yılında bıraktım. Günde üç kez ölümle mücadele ediyorduk. 60 metre, 70 metre, 80 metre dalardık. Sünger seni çeker biraz daha, biraz daha dersin her indiğinde. Bir de kıskanç meslektir dalgıçlık, hırs yaparsın arkadaşın senden fazla topladıysa ama riski büyük. Evlenmek isteyince bıraktım mesleği yoksa parası çok iyiydi. Mesela o zamanlar bir hakimin bir kaymakamın maaşı 150 liraydı. Süngerin bir kilosu 30-40 liraydı biz en az 1 ton sünger toplardık çok iyi para getirirdi ama tehlikeli meslek. Çok arkadaşımız vurgun yedi hayatını kaybetti, benim babam vurgun yedi felç kaldı" dedi.
“Soluk borumuz tıkanmasın diye sadece akşamları yemek yerdik”
Günlerinin denizin gibinde geçirdiklerini ve vurgun yedikleri zaman soluk borularının tıkanmaması için sadece akşamları yemek yiyebildiklerini ifade eden Kartal, “Ana teknemiz vardı, iki tane ile kalkardık. Gittik mi 3 ayda 4 ayda dönerdik. Alanya, Antalya, İskenderun’a kadar dala dala çıkarız. Ana kayığa akşamları yemek yemeğe ve süngerlerimizi bırakmak için çıkardık. Sabah yemeği öğlen yemeği yemezdik ki dalınca vurgun yersek soluk borumuzu tıkanmasın. Aşçımız yemeğimizi yapardı. Ana kayığa topladığımız süngerleri çıkarır siyah suyunu eze eze çıkarttırırdık sonra çuvallara koyup teknenin yanına asardık. Geceleri yatmadan önce bir daha çıkar bir daha çiğnerdik. Süngerin cinsi değişik değişiktir, delik delik olanlar akıllı süngerdir, üzeri siyahlı gibi olanlar yabani sünger olur zaten dalınca yüzümüze güler bizim sünger” diye konuştu.
“Bankadan kredi çekip tekne aldım”
Önceleri başka teknelerde ücretli dalgıçlık yaptığını belirten Kartal, "Bankadan para çekip dört arkadaş tekne aldık, kendi patronumuz olduk. Sünger avından dönünce süngerleri bankanın deposuna koyardık. Amerika’dan, Yunanistan’dan, Almanya’dan oradan buradan tüccarlar gelirdi. Onlar süngerleri satın alınca paramızı bankaya verir borcumuzu öder kalanını alırdık. Hiç ’ne yapacaksınız bu süngerleri’ demedik onlar alır götürürlerdi" dedi.
“Denizde çok yaşam savaşı verdik”
Süngercilik mesleğinin tehlikesi yüzünden bittiğini belirten Kartal, “Dalgıçlık tehlikeli meslekti. Babam vurgun yedi, birçok arkadaşımı da kaybettim. Gençler o yüzden tercih etmediler bir de sünger kalmadı dediler ama tehlikesinden bitti. Kolumuza saat takardık kaç metre olduğunu gösterirdi bir gün daldım 40 metredeyim, nefesim kesildi çekiyorum çekiyorum gelmiyor hemen yukarı çıktım ama mosmor olmuşum. Bir gün de Bodrum açıklarında köpek balığı ile burun buruna geldik. Bodrum’da Türkbükü diye bir köy var. Sünger için daldım sonra bir baktım köpek balığı karşımda hemen nefes alıp vererek su kabarcıkları yaptım. Sonra yukarı nasıl çıktım bilmiyorum. Teknedeki arkadaşlar onu görüp bağırdılar aşağıda karşımdaydı dedim" diye konuşarak anılarını paylaştı.
Evlenmek için için süngerciliği bırakan Günay Aslan Kartal’ın 60 yıllık hayat arkadaşı Yaşar Kartal, "Biz evlendiğimizde bırakmıştı, benim akrabalarımdan ölen oldu sünger avında hamile karısı geride çocukları ile kalmıştı. Sonradan denizi bırakmadı altında değil ama üstünde çok çalıştı" ifadelerini kullandı.
Marmaris’in ilk sünger teknelerinin sahibi olan ailenin mensubu ve ilk mavi tur teknesi Hürriyet ile ilgili Marmaris Ticaret Odası katkısı ile bir kitap hazırlayan emekli mimar Mustafa Eroğlu ise, “1960’ların sonunda bir hastalık geldi denizlere sünger o zaman bitti zaten. Tabii gençler de korktu, turizm de ilerleyince dalış mesleği bitti” dedi.
Mavi deniz için öğretmenliği bıraktı
Dedesinin ve babasının mesleği denizcilik olan ve Marmaris’in ilk sünger teknesi Eroğlu’nun sahibi ailenin tarih eğitimi alan ancak denizcilikten kopamadığı için mesleğini yapmayan Süleyman Eroğlu ise "Tarih öğretmeni olarak lisans eğitimi aldım ancak sadece iki yıl yaptıktan sonra ata mesleğime ve çok sevdiğim denizlere geri dönüp kaptanlık yapmaya başladım. Süngercilik Marmaris’in en eski mesleği. Dedem ve babama ait olan sünger teknesi ile Marmaris’ten çıkılır ve neredeyse 4 ay süren sünger avcılığı yapılırmış o zamanlar. Benim aile büyüklerimin de kullandığı bu demir kazanı ve kıyafeti giyen formalı dediğimiz dalgıçlar ana kayıktan ayrılır ve dalış teknesi ile açılırlar. Çengelci denilen ve bence en önemli görev onundur, akıntıya göre sünger noktalarını belirler ve çengel ile orayı işaretler, demir kıyafetler giyen formalı dalgıcı işaretlediği yere indirirlermiş bir kılavuz ipi ile. Dalgıç dalar süngerleri toplar sonra tekrar kılavuz ipi ile işaretleşerek yukarı çıkarlarmış. Dalgıcın vurgun yiyip yemediğini tekneye çıkar çıkmaz tütün ile anlarlarmış. Tütünü dudakları ile çekip dumanını üflüyorsa normal, üfleyemiyor ise aksona dediğimiz yöntemle kaç metreye daldı ise o kadar derinliğe tekrar indirip çıkararak vurgundan kurtulması sağlanırmış" diye konuştu.