Bursaspor dergisinin 90. sayısına konuşan Müfit Gürsu "Efsane söyleşiler"in bu haftaki konuğu..
Yüzünden tebessüm, cümlelerinin arasından kahkaha eksik olmayan, neşeli mi neşeli, özü sözü bir, bildiğini dosdoğru söyleyen, kimseden de zerre çekinmeyen, Baba gibi bir adam Müfit Gürsu…
Onu dinledikçe zaten ‘Boşuna Baba Müfit dememişler” diye iç geçiriyorsunuz…
22 yaşında geldiği Bursaspor’da tam 9 sene forma giyen, kendi deyimiyle her sene boş mukaveleye imza atıp, sadece formasının hakkını veren, İstanbul doğumlu olmasına rağmen 22 yaşından beri ‘harbi Bursalı’ olmuş bir efsane o…
1977 yılından bu yana Çekirge’deki kıraathanesini işletiyor, ekmeğini oradan çıkartıyor, keyifli bir emeklilik hayatı yaşıyor…
Bursaspor’umuzun efsane isimleri arasına adını yazdıran Müfit Gürsu ile kendi mekanında buluştuk…
O anlattı biz dinledik, konuştukça kahkaha krizlerine girdik…
Tatlı dilli, güler yüzlü bu güzel insan ile zaman tünelinde bir yolculuk yapmaya ne dersiniz?
“Her şeyimi Bursaspor’a borçluyum” diyen vefanın vücut bulmuş şekli Müfit Gürsu’ya kulak verin o zaman…
Bize Müfit Gürsu’yu anlatır mısınız?
1942 İstanbul doğumluyum. Futbola 14 yaşında 1. Amatör Küme takımı Nişantaşı’nda başladım. Santrafor oynuyordum. 3-4 yıl orada oynadım. Orada oynarken Genç Milli Takım’a çağırıldım. Amatörden milli takıma seçilen ilk futbolcuyumdur. Oradan da Beşiktaş’a transfer oldum. Askerlik girdi arada. 3-4 yıl da orada oynadım. Sonra 22 yaşındayken, 1965-66 sezonuydu, Bursaspor’a transfer oldum. 1968 yılında da şampiyon olup 1. Lig’e çıktık. 1974’e kadar Bursaspor forması giydim. Tam 9 sezon Bursaspor’da oynadım. Baya da golüm var kafayla. Altay’dan intikamımı aldım mesela… Altay’la oynuyoruz çıktığımız sene. 1-0 mağlubuz. Son dakika firik oldu. Mesut kullandı. Bir kesti topu benim önüme. Kafayla vurdum gol oldu.
Sizin futbolunuzu nasıl anlatırlardı?
Her maç aynı randımanı verirdim sahada. Kendimize çok iyi bakardık çünkü. O yüzden hiç kötü olduğum zaman olmadı. Aldık yürüdük. Ama daha da önemlisi, bizim dönemimizde çok büyük arkadaşlık vardı. Mesela Eskişehirspor ile oynuyoruz. Bilirsiniz rahmetli Ersel’in kolu çıkardı hep. Onlar da biliyor kolunun çıktığını. İndirdiler çocuğu yere. Ben bunu bir gördüm, gittim bende Ersel’i indireni indirdim. Hakem ikimizi de kırmızı ile attı. Ersel için kırmızı kart gördüm. Ersel demişken, dünya iyisi bir arkadaşımdı, Allah rahmet eylesin çok dürüst insandı. Biz hep beraberdik. Mesut da Ersel de başkaydılar. Kimseyle sürtüşmeleri, dedikoduları olmazdı.
Size neden Baba Müfit lakabını takmışlar?
Herkesin yardımına koştuğum için… Ben hakikaten sözü dinlenen, sözünü geçiren bir insandım. Her işi olan bana gelirdi. Muhakkak hallederdim. Oturaklıydık. Gerekeni yapardık. Fenerbahçe ile oynuyoruz bizim çocukları boyuna sahada yere indiriyorlar. Ben de gider onları indirirdim (gülüyor). Nasıl baba demesinler. Ama arkadaşlarıma vuruyorlar, koruma içgüdüsüyle sahiplenirdik. Ahmet ile ikimiz gerekeni yapardık.
Bize o dönemleri anlatır mısınız? Futbol koşulları şimdi ile kıyaslanamayacak kadar zormuş. O dönemin futbolcuları olarak hangi şartlar altında böylesine efsaneleştiniz?
Benim ilk hocam Muhtar ağabeydi. Sabri hoca da, Genç Milli Takım’dan hocamdı. Beni iyi tanırdı. O zaman santrafor oynattılar. 1 Lig’e çıktığımızda da sağ bey oynadım, Ahmet tuna geldi İsmaeil ile beraber o forvet oynadı.
Hangi hocalarla çalıştınız?
Muhtar Tucaltan, Sabri Kiraz ve son olarak da Kaleperoviç ile çalıştım.
Siz sağ bekten sonra Kemal Batmaz’a mı bıraktınız formayı?
Kaptı be elimden kaptı Kemal, ne cambazdır ooo (gülüyor).
Unutulmaz ne çok anınınız vardır… Aklınızda kalanları bizimle paylaşır mısınız?
Olmaz mı? Tabi her şeyi de akılda tutmak mümkün olmuyor. Beşiktaş’ta bir anım var önce onu paylaşayım. İzmir’e gittik. Altay ile oynayacağız. Sahaya çıktık ben sağ bekim. Geri pas yaptım Necmi abi de çıkınca gol oldu 1-0 mağlup olduk. Ondan sonra ertesi gün Hürriyet’te başlık atmışlar “Baba katili” diye. Başkan o zaman Baba Hakkı’yı rahmetli… Benim için öyle manşet atmışlardı. Tabi bu başlık benim başıma iş açtı. Aradan zaman geçti ben evlendim. Eve temizlik için bir kadın geliyordu. Ertesi gün kadın, ‘Ben artık senin evine gelmem’ demiş. Hanım da ‘neden’ diye sormuş. ‘Senin kocan babasını öldürmüş, gazetelerde baba katili diye yazmışlar’ demiş (gülüyor). Hanım da işin aslını anlatmış kadına, ikna etmiş. Bölge de ilginç bir olay yaşadım. Mesela ben Bursaspor’a transfer olduğumda uçakla gelip gidiyordum her yere. Rahmetli Ersel (Altıparmak) benim için “Bu fazla durmaz burada” demiş (gülüyor). Sonra bir arkadaş olduk hepimiz… Aynı odada 10 kişi yatardık. Birbirimize çok sahip çıkardık. Bursa’da Beşiktaş’la maçımız vardı… Yıldız Otel’de kamp yapıyorlar. Ben de Süleyman Seba’ya hoşgeldinize gittim. Sohbet ederken bana “Müfit gel Bursa’da Beşiktaş Derneği açalım. Sen ön ayak ol” dedi. Ben de “Sen ne diyorsun Süleyman ağabey? Ben Bursalıyım. Ben bu şehrin insanıyım. Bana böyle bir şeyi teklif bile etme” dedim. Sonra küstü bana baya bir konuşmadı. Biz her şeyimizi Bursaspor’a borçluyuz. Gerisi teferruat… Biz Eskişehir ile çok kavga ederdik. Ender vardı sol açık… Onla çok çarpışırdık (gülüyor). ‘Yeter be Müfit’ derdi. Ama dört dörtlük bir çocuktu, çok iyi arkadaşımdı. Şimdiki gibi değildi bizim zamanımız. Maç biterdi dostluk aynen devam ederdi. Maç içerisinde birbirimize yapmadığımızı bırakmazdık, maç bitince sarılıp öpüşüp öyle ayrılırdık. İşin içine para girince devir de değişti maalesef… Samsun’da, Kütahya’da son dakikalarda attığım golleri de unutamam. Yalnız özellikle bir şeyin altını çizmek istiyorum. Bizim parayla pulla hiç işimiz olmazdı. Boş mukaveleye imza atardık. Ne verirlerse onu alırdık. Hiç problem çıkarmaz, kapris yapmazdık. 9 sene top oynadım bir kere pazarlık yapmadım. Dairemi bile zar zor aldım. İşin olmasa ne yapacaksın. Ama bizim idarecilerimiz de sözünün eriydi. Kimsenin parası Bursaspor’da kalmazdı, hala daha öyle. Şimdi bakıyorsun hemen bir yerlere gidip başvuruyorlar. Sen burada yetişmişsin, olmaz böyle… Ben Bursalı değildim ama geldiğim günden itibaren bu formayı öyle benimsedim ki Bursalı oldum. Bak bir daha da gitmedim… Şimdi bizim gibi boş mukaveleye imza atan bulabilir misin?
Şartlarınız da zordu o dönemde… Şimdiki ile kıyaslanamayacak derecede hem de…
Tabii… Olmaz mı? Ne sahalar vardı, hiç sakatlanmadık. Şimdi topçular bir sakatlanıyor, 3 ay ayağa kalkamıyorlar. Bakmıyorlar demek kendilerine… Merinos’a kadar yürürdük, antrenman yap. Stada yürüyerek gel… Şimdiki dönem lale devri… Aldıkları paraları düşün…
30 yaşında futbolu bırakmışsınız? Neden erken sayılabilecek bir yaşta futbola nokta koydunuz?
Bıraktım ne yapacağım… Evlendim, çocuk sahibi oldum. Bu kadar yeter dedim.
Bursaspor’da oynarken başka takımlardan teklif geliyor muydu?
Gelse ne olur evladım… Benim hayatım burası olmuş. Ne işim var başka takımlarda… Hanım burada, çocuklar burada… Evlenmiş düzenimi kurmuşum, aklım hiç başka yerlerde olmadı. 9 sezon bir yere kıpırdamadım. Jübilemi yaptım bıraktım. Nadirdir zaten jübile yapılan futbolcular burada. Beşiktaş’ı getirdim jübile maçına. Hanımı bulduktan sonra zaten tamamen buralı oldum. Allah başımızdan eksik etmesin (gülüyor). Bir oğlum iki de torunum var. Allah’a çok şükür... Biz her şeyimizi Bursaspor’a borçluyuz. Nankör insan değiliz. Öyle gidip gelenlerden de değiliz. Bir gün de beni kulüpte göremez kimse…
Sizin oynadığınız dönemde taraftarla diyaloglarınız nasıldı?
Çok iyiydi… 5 bin kişi gelirlerdi deplasmana. Bak düşün kaç sene önce deplasmana gelen taraftar sayısını. Kimde var? Bir baba hindi ile başlarlardı, giderdi… Ne küfür vardı ne tepki… Çok güzel günlerdi çok… Beşiktaş ile oynuyorum Vedat bize gol attı, seyirciye de hareket yaptı. Seyirci hiddetlendi tabi. Özkan vardı bizim santrafor, Vedat’ın ayağına bir taktı, Vedat dışarı (gülüyor). Bizde öyleydi, camia bize sahip çıkardı ama biz de onlara laf ettirmezdik. Anında faturayı keserdik (gülüyor).
Bursaspor’un eskilerinden bir efsane 11 oluşturun desem nasıl bir kadro kurarsınız?
11 kişiyle sınırlı tutmayayım. Sırayla bana göre efsane isimleri sayayım size… Osman Uçaner (çok iyi kaleciydi), sonra ben, İsmail, Ahmet Tuna, Haluk, Cengiz Yazıcı, Ersel, Orhan, Mesut, Necati, Sinan ama bunları sayarken Sedat 3 ve Vahit’i saymazsak olmaz. Onlar da bu kulübün tarihine geçmiş isimler. Benim için bu isimler efsanedir.
Bursaspor’un şampiyonluğunda neler hissettiniz?
Ben küfürlere dayanamıyorum o yüzden maça da gitmiyorum. Şampiyonlukta da burada izledik. Bir içeri, bir dışarı heyecandan öldük öldük dirildik. Bir bizim maça bakıyoruz, bir Fenerbahçe-Trabzonspor maçına… En sonunda maçlar bitti ‘Ohh çok şükür’ dedik. Burası yıkıldı tabi… Zaten bu İstanbul takımları ligin bitime 4-5 hafta kalana kadar fark edemediler bizi… Sonradan uyandılar ama iş işten geçmişti (gülüyor).
Emeklilik hayatınız nasıl gidiyor?
Ben top oynarken de Gönlü Ferah’ın karşısında yerim vardı. Maçtan sonra oturup sohbet ederdik. Sonra 1977’de buraya geçtik. O zamandan beri buradayım. İdare etmeye çalışıyoruz.
Peki futbolu bıraktıktan sonra yine futbolun içinde kalmak istemediniz mi?
Yok istemedim. Kalsaydım da çabuk kovulurdum (gülüyor). Sözümü esirgemeyen bir insanım çünkü… Biri bir şey derdi kaldıramazdım. Çok şükür ben halimden memnunum… Evimi geçindiriyorum, yeter…
Eski futbolcu arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz?
Tabi görüşüyoruz, buraya gelirler. Ama ne kadar kaldık ki zaten evladım… Kimse kalmadı… Bahtiyar gelir, rahmetli Gündüz ağabey gelirdi. Bizim ağabeyimizdi, çok efendi, dürüst bir insandı. Allah rahmet eylesin.
Bursaspor’u nasıl görüyorsunuz?
Belki istenen sonuçlar henüz alınmadı ama çok güzel kadromuz var. Baya transfer yapıldı. Bu çocukların bir uyum süreci var. O yüzden biraz sabretmek lazım. Yoksa kaliteli bir kadro kuruldu. İlla ki güzel sonuçlar alınacak. Bir çok yabancı oyuncu var takımda. Onlarla ilgilenmek, yakınlık göstermek lazım. Bu da bizim yerli topçulara düşüyor. Bizde Rial (Sellam) vardı. Adamı el üstünde tutardık, nereye gitsek yanımıza alırdık, sepet gibi taşırdık her yere. O yüzden yeni gelenlere sahip çıkmak lazım.
Sizce yakın gelecekte 2. şampiyonluğu yaşar mıyız?
İnşallah be evladım keşke ama zor gibi gözüküyor… Bak Başakşehir maçında göstere göstere ofsayttan gol yedik. Yazık değil mi, emek çalıyorsun!.. Diğer maçları da seyrediyoruz. Nasıl şampiyon olacağız böyle?
Son olarak Bursaspor camiasına ne gibi bir mesaj vermek istersiniz?
Benim sözüm önce futbolculara. O formayı giyen hakkını verecek. Ben her zaman söylüyorum, maç bittiğinde formam sırılsıklam olurdu. Beşiktaş maçında kaşım yarıldı. Kafamı sardılar oynamaya devam ettim. Öyle forma aşkımız vardı. Camiaya gelince… Bursaspor bizim bitanemiz. Bir evin bir çocuğu… Herkesin sahip çıkması lazım. Bilhassa iş güç sahibi insanların sahip çıkması lazım. Bir de şu uyum sürecini beklesin insanlar. Birden bire olmaz bu işler. Hepsi kariyer sahibi insanlar. Bekleyin, gerekeni yapacaklardır.