Nilüfer Kent Konseyi 22. Olağan Genel Kurul Toplantısı, ekonomik kriz ve yoksulluk gündemiyle yapıldı. Divan kurulunu Neslihan Binbaş, Murat Yaşar ve Raban Karasu’nun oluşturduğu genel kurul toplantısında Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız da söz aldı. Nilüfer Kent Konseyi’nin, karar süreçlerine yurttaş katılımını sağlama yönündeki çalışmalarının çok değerli olduğunu belirten Zafer Yılıdz, “Sivil toplum örgütleriyle bizi buluşturan Nilüfer Kent Konseyi, katılımcılık ilkemizi hayata geçirme konusunda bizim sağ kolumuzu oluşturuyor. O nedenle bu çalışmaların artarak devam etmesini diliyorum. Nilüfer Kent Konseyimizin çalışmaları ve yurttaş duyarlılığı sayesinde Nilüfer artık bir dayanışma kenti oldu” dedi.
Nilüfer Kent Konseyi’nin afet ve pandemi gibi zor süreçlerde kentteki diğer sivil toplum örgütlerini de sürece dahil ederek dayanışmayı örgütlediğini hatırlatan Yıldız, “Artan yoksulluk, bunun yarattığı umutsuzluk ve buna karşı dayanışmayı ve umudu örgütlemek en önemli işlerimizden biri haline geldi. Enflasyon ve hayat pahalılığı ile boğuşan 50 milyon vatandaş açlık sınırında yaşıyor. Yoksulluk da bir insan hakları ihlalidir” diye konuştu.
Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız’ın ardından kürsüye çıkan Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş, genel kurulla faaliyet raporunu paylaştı. Genel kurul toplantısının ana gündem maddesinin herkesi derinden sarsan ekonomik kriz olduğunu söyleyen Binbaş, dayanışma içinde çalışmaya devam edeceklerinin vurgusunu yaptı. Binbaş, “Kentimiz ve kendimiz için mücadelede, yan yana durduğumuz bütün paydaşlarımızla beraber daha güzel bir Nilüfer, Bursa, Türkiye ve dünya için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Genel kurul toplantısının son bölümünde, yoksulluk üzerine çalışmalar yapan Derin Yoksulluk Ağı’nın kurucusu Hacer Foggo, genel kurul üyeleriyle birlikte yoksulluk ve dayanışma üzerine konuştu. Nilüfer Kent Konseyi’nin, Türkiye’nin en iyi çalışan kent konseylerinin başında olduğunu belirten Hacer Foggo, başarılı çalışmaların devamını diledi. Elif Göçmen’in moderatörlüğünü yaptığı söyleşide Derin Yoksulluk Ağı’nın öyküsünü katılımcılarla paylaşan Hacer Foggo, yaklaşık 20 yıldır yoksulluk üzerine çalıştığını, 2018 yılı sonrası ve pandemi dönemiyle birlikte kendisindeki yoksulluk kavramının yıkıldığını söyledi. Foggo, “Biz, mahallelerde daha çok kadınların güçlendirilmesi, çocukların okullara özenmesi için çalışıyorduk. Pandemiyle birlikte durum çok değişti. Eşitsizliğin ne kadar derin olduğu da ortaya çıktı. Yoksulluk birden bire açlığa dönüştü” dedi.
Ziyaret ettiği yoksul evlerdeki çocukların büyük bir çoğunluğunun özel eğitime ihtiyaç duyduğunu söyleyen Foggo, “Çocuklar, öğrenme güçlüğü çekiyorlar. Buna yoksul ailelerde rastlıyoruz genelde. Bunun en önemli nedenlerinden biri yetersiz beslenme. Ve bu, kuşaklar boyunca süren bir şey” ifadelerini kullandı.
Yoksulluğa yardım temelli değil, gelir odaklı ve çok boyutlu yaklaşımın önemli olduğunu vurgulayan Hacer Foggo, sosyal yardım yerine sosyal hak kavramının kullanılması, yerel yönetimlerdeki sosyal hizmet mevzuatının yeniden konuşulması gerektiğini söyledi.
Yoksullukla mücadelenin devlet politikası olması gerektiğini söyleyen Hacer Foggo, “Şimdi hepimiz yoksullaştık. Her geçen zamanda daha da aşağıya gidiyoruz. Bu zamanı birbirimizi anlayarak, dayanışarak geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu bir sistem sorunu. Ama biz de harekete geçmeliyiz” dedi.