O eleştirileri anlamsız buluyorum!....

Uludağ'da,  otel ve işletme sahiplerini en fazla eleştiren gazetecilerden biri de benimdir...

O eleştirileri anlamsız buluyorum!....

Yazılarımda, taşın altına ellerini koymadıklarını, her hizmeti devletten beklediklerini kaleme almışımdır…

Tesislerin sadece kayak sezonunda değil, diğer aylarda da açık tutmaması gerektiğini, hafta sonları kayak pistlerinde et mangal yapıp, selfie çeken günübirlikçilerin, tehlike oluşturduğuna dikkat çekmişimdir...

Uludağ'ın müdavimi olan İstanbullu müşterilerin, pistlerdeki çirkin görüntüler ve uygulanan yüksek fiyat politikası yüzünden, daha önceden aldıkları indirimli uçak biletleriyle, Erciyes ve Palandöken'e giderek çok daha ucuza kayak yaptıklarını hatırlatmışımdır...

Bulgaristan'daki kayak merkezlerinin, Palandöken ve Erciyes'ten de daha ucuz ve kaliteli olduğunu, müşterilerin büyük bölümünü Türk'lerin oluşturduğunu söylemişimdir...

Bu eleştirileri, "Yakıp, yıkmak” için değil...

Sadece. "Uludağ'ın, Türkiye'nin Davos'u" olması gerektiğine inandığım için yapmışımdır...

Yeri ve zamanı geldiğinde, Uludağ'a sahip çıkmışımdır...

Tıpkı, bugünlerde olduğu gibi...

Şöyle ki...

Uludağ, Bursa ekonomisi için çok önemli...

İyi bir kayak sezonunda, konaklama, yiyecek, içecek ve ulaşım gibi zorunlu ihtiyaçlar dikkate alındığında, Uludağ'da en az 250-300 milyon liralık alışveriş oluyor...

Buradaki tesislerde Orhaneli, Büyükorhan, Keles ve Harmancık gibi dağ ilçelerinde yaşayan, 2 bin 500 kişi çalışıyor....

Zirvede tatil yapmak isteyenler, Bursa'ya geliş ve gidişlerinde, İskender Kebabı yiyip, kestane şekeri ve tekstil ürünleri alıyorlar...

Zor günler geçiren esnafın yüzünü güldürüyorlar...

GELELİM, BU SEZONA

Uludağ, geçen sezon pandemiye dönüşen COVİD-19'dan fazla etkilenmedi...

Sadece, "Ekonomi Zirvesi" yapılamadı o kadar...

Bu yılın nasıl geçeceği merak ediliyordu...

Korkulan oldu...

Uludağ'da kayak sezonu sancılı başladı...

Salgın nedeniyle, -yabancı turistleri bağlamayan- hafta sonları uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının yanı sıra, beklenilen karın yağmaması, otellerdeki rezervasyonların iptal edilmesine neden oldu...

Sezonun ilk paket programı olan yılbaşını zararla kapatan işletme sahipleri, İçişleri Bakanlığı'nın, kayak merkezlerinde konaklayan müşterilerin, cumartesi ve pazar günleri kayak yapmalarına izin veren düzenlemesiyle önünü gördü…

Otellerde, ciddi doluluk yaşandı...

Gel gör ki…

Şimdide, bazı basın kuruluşları ve sosyal medyada, "kayak merkezlerinde neden çifte standart uygulanıyor" şeklinde gündem oluşturuldu...

Bu kapsamda herkes, kafasına göre yorum yapıyor, sitem ediyor...

Tamam da…

Eleştiride bulunanlar, Uludağ'da ki kayak merkezlerinde kaç kişinin çalıştığını, sıkıntılı günler geçiren esnafın nasıl rahatladığını, Bursa ekonomisine ne kadar sıcak para girdiğinin hesabını yapmıyor…

O düzenleme gerçekleşmeseydi,  Uludağ’ın bu yılı yok sayacağını, yüzlerce insanın çalışmayacağını, esnafın çok daha sıkıntılı günler geçireceğini düşünmüyor…

Burada eleştirilecekse, sokağa çıkma kısıtlaması uygulanırken, yabancı turistlerin neden muaf tutuldukları konuşulmalı...

Turistler, gönül rahatlığıyla kayak yapıp, denize girerken, tarihi ve turistik yerleri ziyaret ederken, aynı otelde kalan diğer müşterilerin, dışarı çıkamamaları tartışılmalı…

Ayrıca...

Bakanlık, yaptığı düzenleme ile yanlıştan bir şekilde döndü…

Olaya, birde bu açıdan bakmak gerekiyor…

O yüzden, kayak merkezleri konusunda yapılan bu eleştirilere katılmıyorum…

Anlamsız da buluyorum...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...