Antalya
Ergin, milli takımın kamp yaptığı Serik ilçesi Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhuriyet'in 100 yıllık tarihine okçuluk sporunda olimpiyat şampiyonluğu sığdırdıkları için mutlu ve gururlu olduklarını söyledi.
Tokyo'da İstiklal Marşı'nı dinlerken çocukluğuna gittiğini ve Naim Süleymanoğlu'nun ilk şampiyonluğu kazandığı zamana döndüğünü ifade eden Ergin, "O zaman da uzun süre mutluluktan ağlamıştım. Şimdi aynı duyguların yaşandığı anda orada olmak, şampiyonluğa katkım olduğunu bilmek benim için muhteşem bir gururdu." dedi.
Uzun yıllar olimpiyat madalyasının peşinde koştuklarını aktaran Ergin, "Bana göre zor olan ilkini başarmaktı ama artık formül elimizde var. Olimpiyat madalyasının nasıl geleceğini biliyoruz. En büyük hedefimiz takım halinde olimpiyat şampiyonu olmak. Takım halinde olimpiyat şampiyonu olmak dünyanın en zor işlerinden bir tanesi ve biz bu işi başarmak istiyoruz. Bireysel bir madalya kazanıldığı zaman insanların aklına, 'Özel bir yetenek bunu kazandırmıştır' şeklinde düşünceler gelebilir. Biz bütün dünyaya Türk okçusunun, Türkiye'de yapılan çalışmaların bu madalyayı kazandırabildiğini göstermek istiyoruz." diye konuştu.
" Okçuluk ve cimnastik gibi branşlarda gelen madalyalar çok önemli"
Genç bir kadroları olduğunu, hem sporcu hem de teknik heyet anlamında iyi bir jenerasyon yakaladıklarını aktaran Ergin, "Olimpiyatlarda daha önce güreş, halter, judo gibi alanlarda elde edilen madalyalar, ülkemizin belki de bir yansımasıydı. Türk insanı zorlukları, savaşmayı seven, ağır yükleri kaldırabilen, güçlü karakterli bir toplumdur. Bu nedenle mücadele ve kuvvet sporlarında her zaman başarılıyız. Teknik alanlarda da Türk insanının kendisini geliştirebildiğini, eğitimini üst seviyeye çıkartıp belki de uluslararası alanda en iyi olabilecek kadar kendini yetiştirdiğini göstermiş olduk. Okçuluk ve cimnastik gibi branşlarda gelen madalyalar çok önemli." ifadelerini kullandı.
Olimpiyatlardan sonra okçuluğa ilginin inanılmaz arttığına dikkati çeken Ergin, " Mete Gazoz'un şampiyonluğundan sonra 35 binlerde olan lisanslı sporcu sayısı 60 bine dayandı. Bu bizim için çok önemli. Sporun tabana yayılması anlamında iyi bir iş başarıldı. Nicelikle beraber niteliği de artırarak Mete Gazoz, Ulaş Berkim Tümer ve Muhammed Abdullah Yıldırmış'ın yanına yeni başarılı sporcular eklemek için mücadele ediyoruz. Federasyon olarak bu ilgiyi doğru şekilde yönlendirerek sporcuların emeğinin heba olmaması için çaba sarf ediyoruz. Özellikle 15 yaş altındaki büyük ilgi, Türk okçuluğunun geleceği açısından çok önemli." değerlendirmesinde bulundu