Ermenek'teki maden faciasında mahsur kalan işçilere ulaşma çabaları sürerken "Gitti mi benim oğlan şimdi saklamayın" sözleri ve cenaze törenindeki yırtık ayakkabılarıyla hafızalara kazınan Recep Gökçe, kaza sonrası kutlanan ilk Babalar Günü'nde kaybettiği oğlu Tezcan Gökçe'yi yine özlemle andı.
Ermenek'teki kömür ocağında 28 Ekim 2014'te meydana gelen maden kazasında hayatını kaybeden 18 işçiden Tezcan Gökçe'nin babası Recep Gökçe (77), ilerleyen yaşına rağmen torunları, gelini ve eşi için ayakta durmaya çalışıyor.
Kaza sonrası bekleyişi sürerken endişesini "Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı" sözleriyle dile getiren ve tüm Türkiye'yi ağlatan eşi Ayşe Gökçe'yi oğullarının kaybından dolayı teselli edememenin üzüntüsünü yaşayan Recep Gökçe, Babalar Günü dolayısıyla AA muhabirine duygu yüklü açıklamalarda bulundu.
"Evlat acısı çok zor" diyen Gökçe, oğulları hayattayken belli bir düzenleri olduğunu, mutlu bir yaşam sürdüklerini anlattı.
Tezcan'ın yokluğuna bir türlü alışamadığını ifade eden Gökçe, "Eşim, Tezcan hala evin bir köşesinden çıkıp gelecekmiş gibi umut ediyor. O gün bugündür ağlıyor. 'Giden gitti, geri gelecek mi, ağlama' desem de ağlıyor. Ben de ağlamamak için kendimi zor tutuyorum ama bazen dayanamıyorum" diye konuştu.
Yaşadığı çaresizliği dile getiren ve ellerinden hiçbir şey gelmediğini belirten Gökçe, "Tezcan'ı rüyamda hiç görmedim. Onu en azından rüyamda görmek istiyorum. Oğlum bir rüyama girse göndermeyeceğim" dedi.
Ermenek'teki maden faciasında iki oğlunu kaybeden 66 yaşındaki Şükrü Haznedar, Babalar Günü'nü ilk kez evlatlarının hasretiyle geçirecek olmanın burukluğunu yaşıyor.
Haznedar, madendeki kazada kaybettiği oğulları Kerim (30) ve Ali Haznedar'ın (34) yüreğinde bıraktığı acıyı hatıralarıyla bastırmaya çalışıyor.
Sık sık mezarlarını ziyaret ettiği evlatlarının yokluğunda yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaşan Haznedar, günlerini oğulları Kerim ve Ali'ye kavuşmanın hayaliyle geçirdiğini söyledi.
Oğulları yaşasa ruh halinin daha farklı olacağını belirten Haznedar, evlatlarının çocukluklarından itibaren hatırladığı her şeyin kendisini duygulandırdığını dile getirdi.
Haznedar, Babalar Günü'nü çocukları olmadan geçireceği düşüncesinin kendisini üzdüğünü anlattı.
Çocuklarının bayramlarda kendisini ziyaret ettiğini, halini ve hatırını sorduğunu kaydeden Haznedar, şöyle konuştu:
"Kim gelecek yanıma? Babalar Günü'nde yanımda olmadıkları için söyleyecek söz bulamıyorum. Acı geçecek. Gözlerimiz yaşlı olacak. Benim evlatlarım kurtulsa, diğerleri kurtulmasaydı da aynı acıyı hissederdim. Onların fotoğrafı karşımızda sanki canlıymış gibi görünüyor. Hayalleri var ama kendileri yok.
Babalar içeriden biter, duygularını çok yansıtamaz, yüzü sana bakar ama içi biter. Babalar bağıramaz, çağıramaz ama içerisi biter. Baba, her gün aynı şeyi görür. Devamlı onların hayalini gözünün önünde bulur. Bu acı bitmez. En kötü baba da olsa, en hayırsız evlat da olsa acı bitmez. Evlat, evlattır. Emekle büyütüyorsun."
Maden faciasında henüz bir yıllık eşini kaybettiği gün oğlu Hüseyin Arda'yı dünyaya getiren Ayşe Gültekin de "Eşim yaşasaydı, en büyük Babalar Günü hediyesi, oğlum olurdu. Oğlumuzu görmeyi çok istiyordu, en büyük arzusu buydu ama maalesef göremedi" dedi.
Oğlunun doğum gününün, eşinin ölüm günü olduğunu belirten Gültekin, o gün hüznü ve buruk bir mutluluğu bir arada yaşadığını söyledi.
Hüseyin Arda'ya babasının yokluğunu hissettirmemek için elinden geleni yapacağını anlatan Gültekin, "Hüseyin hep yanımızdaymış gibi davranıp, o hüznü evladıma yansıtmayacağım" diye konuştu.