Küresel pırlanta sektörüyle ilgili olarak Bain&Company ve Antwerp Dünya Pırlanta Merkezi (AWDC) tarafından bu yıl beşincisi hazırlanan rapor, ’Küresel Pırlanta Endüstrisi 2015: Kısa Vadeli Sorunlara Rağmen Büyüme Perspektifleri’ başlığıyla yayımlandı. Bu rapora göre, perakende pırlanta satışları 2014 yılında ve 2015’in ilk yarısında yüzde 4 ila 8 arasında artış gösterirken, özellikle ABD pazarı güçlü bir performans kaydetti. Buna karşılık raporda, durgun büyüme oranları nedeniyle Çin pırlanta pazarının yavaşlamaya devam ettiği; bu durumun tüm dünyada pırlanta sektöründeki değer zincirini olumsuz yönde etkilediği belirtiliyor. Pırlanta satışlarının artış göstermediği 2015 yılında, pırlanta üreticilerinin ve orta ölçekli şirketlerin gelirlerinde yüzde 10 ile 20 civarında azalma olduğu tahmin ediliyor.
ÇİN’İN ETKİSİ BÜYÜK
2014 yılında, Çin’de pırlanta takı talebindeki yavaş düşüş, 2015’te hem işlenmiş, hem de işlenmemiş ürünlere olan talepte gözle görülür bir azalmaya neden oldu. Bunun sonucu olarak perakendeciler işlenmiş pırlanta ürünlerine yönelik siparişleri azaltırken, kesme ve işleme segmentinde ciddi bir stok birikimi ortaya çıktı. Bu gelişmeler Mayıs 2014’ten sonra işlenmiş ürün fiyatlarını yüzde 12, işlenmemiş ürünlerinkini ise yüzde 23 oranında düşürdü. Bunun sonucu olarak, 2015’in ilk 9 ayında ise işlenmiş ürünler yüzde 8, işlenmemiş ürünler yüzde 15 ucuzladı. Buna karşılık, uzun vadeli olarak görünümün olumlu seyrettiği belirtilen raporda, sektörle ilgili temel makroekonomik göstergelerin olumlu kalması nedeni ile fiyatların belli bir vadede, önceki seviyeleri tekrar yakalayabileceği vurgulanıyor.
Bain Ortağı ve raporun Baş Yazarı Olya Linde, “2001 ve 2009’daki ekonomik krizlerin ardından fiyatların toparlanmasının 18-24 ay sürdüğünü” hatırlatarak, “Bu kez pazarın daha hızlı bir biçimde, 1-2 yıl içinde toparlanmasını bekliyoruz. Bu beklentinin gerçekleşebilmesi için, işlenmemiş ve işlenmiş pırlanta üreticilerinin tedarik oranlarını takip etmesi ve doğru yönetmesi çok önemli” dedi.
Bain’in ’Küresel Pırlanta Endüstrisi 2015: Kısa Vadeli Sorunlar ve Büyüme Perspektifleri’ raporu, 2014-15 döneminin ham ürün pazarı için zor bir yıl olduğunu gösteriyor. Madenlerden çıkartılan elmasın karatı hacim olarak azalmakla birlikte, 2014’te ham ürün gelirleri önde gelen 5 büyük üreticinin artan satışlarının da ivmesiyle yüzde 8 oranında arttı. Aynı dönemde ham elmas üretimi küresel olarak yüzde 4 azalarak 125 milyon karatın biraz altına geriledi. En büyük düşüşler ise Avustralya ve Afrika’da gerçekleşti.
PIRLANTA KESME VE İŞLEME PAZARI KÜÇÜLDÜ
Kesme ve işleme gelirleri 2014’te olumlu seyrini sürdürdü ve büyüme orta düzeyde tek haneli rakamlarda gerçekleşti. Bu büyüme büyük ölçüde, pazarın yüzde 80’ini oluşturan Çin ve Hindistan sayesinde elde edildi. Afrika’da ise Botswana, Namibya ve Güney Afrika’nın pazarı canlandırma yönündeki tüm çabalarına rağmen, kesme ve işleme pazarı dramatik bir şekilde küçüldü. Üretimde verimlilik ve nitelikli iş gücü açısından bu üç ülkenin henüz yeterince rekabetçi olamamaları bu durumda rol oynadı. Öte yandan, yüksek değerli taşlara odaklanan Belçika, İsrail ve ABD’de, önemli hacimlerde büyük taşın Hindistan’a gitmesi nedeni ile işleme gelirlerinde düşüş kaydedildi. Dünyada 1 karatın üstündeki pırlantaların yüzde 40’dan fazlasının kesimi ve işlenmesi Hindistan’da gerçekleşiyor. Kalite standardı ise gelişmiş ülkelerinki ile karşılaştırılabilecek kadar iyi.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi sektörün karşılaştığı zorlayıcı koşullar da devam ediyor. Bunların başında, sektördeki sarsıntılar ve pazarın üstündeki baskı nedeni ile orta ölçekli şirketlerin iş modellerini tekrar değerlendirmek zorunda kalmaları geliyor. Orta ölçekli pazar segmentinin, kendisini perakende pırlanta mücevher piyasasındaki kısa vadeli dalgalanmalara karşı koruyamayacak kadar zayıf olduğunu vurgulayan Bain Ortağı Olya Linde, “Bu şirketlerin işlenmemiş ürün üreticileriyle pazarlık güçleri hayli zayıf olmasına rağmen, mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Öte yandan durum çok da ümitsiz değil. Bu şirketlerin gelişimlerine devam etmeleriyle birlikte zaman içinde endüstrinin daha sürdürülebilir iş modellerini benimsemesini bekliyoruz” dedi.
Rapora göre ayrıca, 2014 ve 2015’te artış göstermeyen tüketici talebi, endüstrinin pırlanta için sürdürülebilir ve dayanıklı talep yaratmakta uzun süredir karşılaştığı sorunları bir kez daha gündeme getirdi. Bain’in yakın zamanda yayımladığı lüks ürünler sektörü raporu, başta Avrupa, ABD ve Japonya olmak üzere tüm dünyada lüks tüketime yönelik genel tüketici tavrının değişmekte olduğunu göstermişti. Ayrıca genç neslin pırlanta tüketim alışkanlıkları henüz pek fazla bilinmiyor. Bunlara, endüstrinin pırlanta için yatırım taleplerini artırmaya çalıştığını da eklemek gerekiyor. Tüketicinin güvenini sarsabilen sentetik ürünlerin piyasaya sızmaya devam etmesi de önemli bir sorun oluşturuyor.
Antwerp Dünya Pırlanta Merkezi CEO’su Ari Epstein raporla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu rapor geçen yılın küresel pırlanta endüstrisi için ne kadar zorlu geçtiğini doğruluyor. Ancak sisteme tekrar denge getirmeye yönelik gelişmelerin şimdiden ortaya çıkmaya başladığını da görüyoruz. Uzakdoğu’da ekonomik büyümenin yavaşladığına ve bunun da tüketici talebini etkilediğine tanıklık ettik, ama aynı zamanda ABD pazarının güçlü performansının sürdüğünü de gördük. ABD her zaman pırlanta tüketimini sürükleyen pazar olmuştur ve hâlâ gücünü koruyor. Her ne kadar son yıllarda Çin ve Hindistan’daki talebin hızlı büyümesi endüstriye güçlü bir ivme kazandırdıysa da, şimdi bu ülkelerin yavaşlaması kesinlikle uzun vadeli bir durgunluk anlamına gelmiyor. Şimdi bütün sektör oyuncuları üretimlerini ve fiyatlarını düşük büyüme tahminlerine göre ayarlıyorlar. Ana piyasa ihtiyaçlarına göre önde gelen madencilerin aldıkları önlemler, işlenmiş pırlanta talebini artırmak için yapılan girişimlerle birlikte sektöre tekrar denge getirecektir. Bütün göstergeler 2016 ortalarından itibaren bir canlanmanın başlayacağını gösteriyor. Pırlanta sektörünün uzun vadeli geleceğine güvenle bakıyoruz”.
Bain, önümüzdeki 15 yıl boyunca işlenmemiş pırlanta talebinin yılda ortalama yüzde 3-4 düzeyinde artacağını tahmin ediyor. Mevcut madenlerin kapanması veya üretimlerinin düşmesi ile yeni ürün girişinin azalacak olması sonucunda 2015-2030 arasında arz yılda yaklaşık yüzde 1-2 civarında düşüş gösterecek. Bununla beraber, 2019’dan başlayarak arz ve talep arasındaki mesafenin büyümesi bekleniyor. Daha zayıf ekonomik büyüme ile orta ve üst sınıfların genişleme sürecinin yavaşlaması sonucunda Çin pazarında bir yavaşlama öngörülmekle birlikte, bu pazarın 2016’da değişmeden kalması bekleniyor. Bu pazarda, 2017 için öngörülen canlanma sonucunda 2030’a kadar yılda yaklaşık yüzde 4 - 5,5 civarında büyüme olacağı tahmin ediliyor.