Hilal ÖZTÜRK- Kubilay ÖZEV/İSTANBUL, (DHA)- KOÇ Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Coşkun Yorulmaz, Adli Tıp Kurumu’nun, cinsel saldırı, cinayet, kimliği belirsiz cesetlerin teşhisi gibi adli olaylarda kullanılmak üzere bir yıllık 100 bin adet 'Yeni Nesil İnsan DNA’sı Miktar Tayin Kiti' alımını DHA’ya değerlendirdi. Prof. Dr. Yorulmaz Adli Tıp Kurumu’nun uzun zamandır gelişmiş teknolojiyi kullandığını, modern gelişmeleri de takip ettiğini belirterek, "Daha önce yargılamayı nihai sonuca ulaştıramayacak, eksik bilgiler vermek zorunda kalıyorduk. Ya da çok daha kötüsü hiç saptayamadığımızı söylüyorduk. Adli Tıp Kurumu’nun satın almaya çalıştığı ve çok iyi yaptığını düşündüğüm şey, modern anlamda hatasız çok daha az hatayla sonuç vermemize yarayacak kitler. Eğer materyaller laboratuvarda iyi korunmuş ise geçmişe dönük inceleme bile yapılabilir" dedi.
Koç Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Coşkun Yorulmaz, Adli Tıp Kurumu’nun, 'Yeni Nesil İnsan DNA’sı Miktar Tayin Kiti' alımıyla ilgili DHA'ya konuştu. DNA incelemelerinin birçok televizyon programında abartılarak anlatıldığını belirten Prof. Dr. Yorulmaz, "Elbette çok gelişmiş bir teknoloji, elbette çok iyi sonuçlar veriyor ama, problemleri de var. Son yıllarda adli bilimler o kadar çok dünyanın gündeminde ki, biz yapabildiklerimizden çok yapamadıklarımızı anlatmak zorunda kalıyoruz. Çünkü beklentiler çok artmış durumda” dedi.
KARIŞIM DNA SALDIRGANI BULMAYI ÇOK ZORLAŞTIRIR
Çalışmaları sırasında DNA miktarının az olduğu karışık örneklerde çok zorlandıklarını ifade eden Prof. Dr. Yorulmaz, şunları söyledi:
"Örneğin cinsel saldırı olguları bizim için çok önemlidir. Hem erkek genital organlarının incelenmesi, hem kadın genital organlarının; ilişkiye giren, saldırıya uğrayanın materyalinin elde edilmesi amacıyla incelenmesi çok büyük probleme yol açıyor. Çünkü materyali aldığınız yerde, hem şahsın kendisinin, hem de olası dışardan bulaşmış DNA’ları birlikte karışım halinde içeriyor. Karışım DNA’larda, saldırganı bulmak işimizi çok zorlaştırıyor. Bu her zaman genital organların incelenmesinde de olmuyor. Bazen olay yerinde de karışık DNA bulabiliyoruz. Örneğin bir banyoda sanık ve mağdur olan kişi birlikte ya da ayrı ayrı duş aldığında, her iki kişinin de burada DNA’sının olma ihtimali çok fazla. Böyle durumlarda kadın genital organından sürüntü aldığınızda, doğal olarak kadının DNA miktarı çok daha fazla olacağı için, şüphelinin çok az miktarda olan DNA’sını baskılayabiliyor, maskeleyebiliyor. Böyle durumlarda sanki yokmuş gibi negatif sonuç alınabiliyor. Burada negatif diye sonuç vermeniz, sanki iddia edilen cinsel saldırının hiç gerçekleşmediği, kadının yalan söylediği anlamına gelebilir. Bu durumda da iyi bir şey yapmak isterken, kötü bir şey yapmış olursunuz. Dolayısıyla Adli Tıp Kurumu’nun şu an yapmaya çalıştığı şey, DNA miktarını saptayarak bakacağı her iki kişiye ait DNA miktarını görmüş oluyor. Modern kitler, yeni DNA dizilim analiz araştırmaları çok hassaslar. DNA miktarı çok fazlaysa da, çok az ise de iyi sonuç alamıyorsunuz. DNA miktarını optimal düzeye getirirseniz, bu cihazlar çok iyi sonuç veriyor. Diyelim ki çok fazla DNA’nız var onu dilue (seyreltmek) etmenize ya da çok az DNA’nın konsantrasyonunu (yoğunluğunu artırmak) artırmanız gibi çok fazla manipülasyon şartlarımız var. Bunları kullanmamıza yol açıyor."
'EKSİK BİLGİLER VERİYORDUK, SAPTAYAMADIĞIMIZI SÖYLÜYORDUK'
Adli Tıp Kurumu’nun ihaleyle satın aldığı kitlerin hatasız, çok daha az hatayla sonuç vereceğini belirten Prof. Dr. Coşkun Yorulmaz, "Adli Tıp Kurumu’nun satın almaya çalışarak çok iyi yaptığını düşündüğüm şey modern anlamda hatasız, çok daha az hatayla sonuç vermemize yarayacak kitler. (Daha önce) Şöyle demek zorunda kalıyorduk vajinal sürüntü örneğinde DNA var ama, bunun kime ait olduğunu bilemiyoruz. Erkek ama, kimin olduğunu bilmiyoruz gibi. Aslında yargılamayı nihai sonuca ulaştıramayacak eksik bilgiler vermek zorunda kalıyorduk. Ya da çok daha kötüsü hiç saptayamadığımızı söylüyorduk” dedi.
LABORATUVARDA SAKLANMIŞ ÖRNEKLER GERİYE DÖNÜK İNCELENEBİLİR
Prof. Dr. Yorulmaz laboratuvarda saklanmış materyallerle ilgili geriye dönük yeni kitlerle araştırma yapılabileceğini ifade ederek, "DNA elde etmekte başka zorluklar da var. Üzerinden zaman geçmesi, bakterilerle kirlenmesi gibi. Burada da geçmiş olayları çözmekte geriye döndüğümüzde önümüzdeki en büyük engel zaman. Zamanla DNA bozuluyor. Bozulan DNA’lara bir şey yapamayabiliriz. Ama laboratuvarda saklanmış örnekler, mesela açık havada güneşte kurutulmuş bir bez parçası gibi. Çok uzun yıllar sonra bile yeniden üzerinde çalışılmaya müsait olabilir. Böyle saklanmış bir materyali konuşuyorsak, geriye dönüp yeni kitlerle araştırma yapmak mümkün” diye konuştu.
ADLİ TIP EN GELİŞMİŞ CİHAZ TEKNOPARKINA SAHİP
Yurt dışındaki uygulamaları da yakından takip eden bir hekim olarak, Adli Tıp Kurumu’nun Türkiye’nin en gelişmiş cihaz teknoparkına sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Coşkun Yorulmaz, "Bunları düzenli olarak da satın alıyor ve yeniliyor. Adli Tıp Kurumu gelişmiş teknolojiye uyum sağlıyor. Bütçe sorunu yaşadıklarını duymadım hiç. Elbette bunları kullanabilmek için yeterince eğitimli öğretim üyeleri ve çalışanların olması da gerekiyor. Belki zaman zaman bu konuda sorunlar yaşanıyor, ama giderilmeye çalışılıyor" ifadelerini kullandı.
TÜBİTAK VE ÜNİVERSİTELER ÇALIŞIYOR AMA HALEN DIŞA BAĞIMLIYIZ
TÜBİTAK ve Koç da dahil bazı üniversitelerin bu kitlerin yurt dışından pahalıya satın almak yerine üretilmesi için de çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Coşkun Yorulmaz, şunları söyledi:
"Bu düzeydeki DNA kitleri konusunda yurt dışına bağımlıyız. Adalet Bakanlığı bu bütçeyi ayırıyor. Zaten söz konusu ihale de çok ciddi bir bütçenin ayrıldığını gösteriyor. Türkiye’de bilimsel çalışmalara, Ar- Ge çalışmalarına, üniversitelere yeterince bütçe verilmediği ortada bunu herkes biliyor. Öncelik buna verilmeli. Çünkü çok büyük paralar ödeniyor, Euro ve Dolar ile satın alınıyor bu cihazlar. Bu nedenle bunun yapılması gerekiyor, yapabilecek bilim adamları var."
BİZ DE YAPIYORUZ AMA TİCARİ BAŞARIMIZ YOK
DNA araştırmalarında öncülüğü Amerika’nın çektiğini bildiren Prof. Dr. Yorulmaz, "DNA ile ilgili incelemeleri de onlar başlattı. 1980’lı yıllardan itibaren babalık tayinleri yapıldı. Hemen arkasından Türkiye’de yapılmaya başlandı. Birçok farklı ülke var ama, öncü ABD’de. Biz de hiç yapmıyor değiliz, yapıyoruz tabii ama, ticari olarak bir başarımız olduğu söylenemez" dedi.
FOTOĞRAFLI
ÇOK OKUNANLAR
- 1İki kişinin öldüğü Bursa Adliyesi'ndeki silahlı saldırının tüm detayları
- 2Bursa Adliyesi'nde silahlı saldırı: 2 ölü!
- 3Bursa Adliyesi'ndeki silahlı saldırı hakkında Bakan Memişoğlu'ndan açıklama
- 4Bursa Adliyesi'ndeki silahlı saldırıya yayın yasağı
- 5Bursaspor’un yeni sponsoru TOGG
- 6Kaza sonrası alev alan otomobildeki 4 kişi yanarak öldü
- 7Gündemden düşmeyen Köfteci Yusuf'tan yeni hamle
- 8'Change' araç operasyonunda yeni gelişme!
- 9Sapık anne hakkında karar
- 10Bursa'da kadın sürücüye saldırı
- 1Bursa’da feci kaza: Otomobile çarpan motosikletteki 2 kişi hayatını kaybetti
- 2"Change" araç operasyonu: 18 gözaltı
- 3Bursaspor’un Karşıyaka maçını yayınlayacak kanal belli oldu !
- 4Karşıyaka'da problem üstüne problem
- 5TOFAŞ'ta yüzlerce çalışan işten çıkarılıyor!
- 6Bursa'da evlilik yıl döneminde eşini öldürüp intihar etti
- 7Bursaspor’un ligde ikinci yarı maç programı açıkladı!
- 8Bursaspor kombinelerine ilgi büyük !
- 9İki kişinin öldüğü Bursa Adliyesi'ndeki silahlı saldırının tüm detayları
- 10Bursa'da işçi servisleri çarpıştı: 1’i ağır 20 yaralı
- 1Bursa Osmangazi'de su kesintisi
- 2Köfteci Yusuf, yeni bir sektöre adım attı
- 3Bursa'da sabaha kadar 3 deprem gerçekleşti
- 4Acun Ilıcalı hakkında soruşturma başlatıldı
- 5Bursa Şehir Hastanesi hakkında korkunç iddia!
- 6Bursa'nın en büyük semtlerinden birinin kent merkezine ulaşımı kesildi
- 7MasterChef'te Muratcan elendi
- 8Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “(Sanal kumarla mücadele) Bir eylem planımız var. İlgili diğer kurumlarımızla birlikte bunu hayata geçiriyoruz"
- 9Simge Sağın konserinde giydiği 'Liseli' kıyafeti büyük beğeni topladı
- 10Bursaspor rekor kırmaya devam ediyor
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ