Afrika’nın ve dolayısıyla kıtaya giriş kapısı olarak görünen Libya, küresel şirketlerin dikkatini çekmeye devam ediyor. Bölgede özellikle Çinli şirketler etkin, Türkiye’nin bu pazarda kazan-kazan ve kardeşlik esaslı bir kulvar açarak Çin’i yakalayabileceği vurgulanıyor. Karanfil Group Yönetim Kurulu Başkanı Murtaza Karanfil, jeopolitik konumunun değeri ve bugünün dünyasının ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda Afrika’nın ne denli önemli olduğunun bir kez daha anlaşıldığını belirterek;
bu kıtanın hem küresel güçlerin dış politikalarında öncelik verdikleri hem de tarih boyunca kontrol etmek istedikleri önemli bir bölge olduğunu, Libya’nın stratejik konumu itibarıyla dünya tarihinde her zaman önem teşkil ettiğini, bu ülkenin hem devletin hem de özel sektörün yatırım projeleri ile yer alabileceği dünya üzerindeki en önemli cazibe merkezlerinden olduğunun altını çizdi. "İlişkilerimizde kardeşlik esaslı kazan-kazan anlayışı hakim olmalı"
İş yapma kabiliyeti yüksek bir ülke olan Türkiye’nin birçok alanda geliştirdiği projeleriyle de uluslararası alanda rüştünü defalarca ispatladığına değinen Karanfil, şu değerlendirmelerde bulundu: "Güncel olarak en son 3 Ekim 2022 tarihinde Türkiye ve Libya arasında imzalanan stratejik anlaşmalar göstermektedir ki, kamu ve özel sektör ilişkilerinde geniş ve derin ticari iş birliği planlarını yapmaya olanak tanımaktadır. Buradan hareketle sunulan elverişli ortamı kardeşlik esası odaklı kazan-kazan anlayışında olduğu gibi maksimum verim alacak şekilde değerlendirmeliyiz. Libya’daki yatırım fırsatlarını değerlendirmeli, geç kalmamalıyız. Türkiye ile Libya arasında sanayi, lojistik, petrokimya ve gayrimenkul gibi sayısız sektörde iş birliği fırsatı var. Bu sektörlerde yapılacak yeni iş birlikleri hem Türkiye’nin Afrika’ya ihracatında hedeflediği 50 milyar dolarlık rakama katkı sağlayacak hem de iki ülke arasındaki 15 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine kolayca ulaşılmasını sağlanacaktır. Öte yandan Libya’dan hareketle 1,5 milyarlık Afrika kıtasındaki nüfusun tamamına doğrudan etki edecektir. Türk iş insanları, Afrika ülkelerinde önemli projelerin sorumluluğunu üstlenerek önlerindeki fırsatları değerlendirmeye başlasalar da her alanda çok daha büyük potansiyele sahip olduğumuzun gerçeğini unutmamak gerekiyor. İki ülke arasında yaklaşık 4 milyar dolarlık ticaret hacminin bulunuyor . Libya’daki tüm istikrarsızlık durumuna rağmen ulaşmış olduğumuz ticaret hacmimizi önünde bulundurduğumuzda Afrika’nın adeta giriş ve çıkış kapısı olarak adlandırdığımız Libya ile küresel politikalar karşısında son derece güçlü bağlar kurabiliriz. Türk iş insanları olarak Afrika ve yakın bölgelere sattığımız ya da satacağımız ürünleri Libya’da daha uygun fiyata üretebilir, bu sayede hem bölgede hem de dünya genelinde Çin’in liderliğini dahi zorlayabilecek bir güce ulaşabiliriz. Bu durum sadece üretimde değil, sağlıktan turizme kadar birçok alanda geçerlidir. Yapılacak olan Lojistik İşbirliği ile iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliği; uluslararası konjonktürde diğer ülkelere de örnek teşkil edeceği gibi adeta oyun değiştirici, dengeleri sarsıcı ve önemli bir etkiyi de ortaya çıkaracaktır"