Eskişehir Özel Ümit Batıkent Hastanesi Diyetisyeni Şükriye Eral, Ramazan ayında beslenmeyle ilgili dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
Ramazan ayının diğer aylara göre beslenme biçimi nedeniyle belli farklılıklar içerdiğini ifade eden Diyetisyen Şükriye Eral, “Bu farklılıkların en önemlisi ise öğün sayısında azalma. Normalde üç ana öğün artı ara öğünlere alışık bir toplumumuz var fakat bu ayda sahur ve iftar olmak üzere iki ana öğünden bahsediyoruz. Günlük almamız gereken kalori miktarını normalde 5-6 öğüne dağıtırken, bu ayda iki ana öğüne sağlıklı ve dengeli bir biçimde nasıl dağıtmamız gerektiği oldukça önemli. Eğer doktorunuz sağlığınızı riske atacağınızı söylüyorsa lütfen sağlığınızı riske atmayın” diye konuştu. Sahurda yumurta, sebze ve lifli gıdalar
Sabah ve gün içinde düzenli olarak kullanılan ilaçların ya da besin takviyelerinin sahurda alınması gerektiğini belirten Eral, “Sahurda yeterli ve dengeli beslendiğinizden emin olun. Bu öğünde amacımız sadece doymak olmamalı, gün boyu bütünsel sağlığımızı koruyacak besinlerle bir öğün planlamak olmalı. Öncelikle sabahları almanız gereken ilaçlarınız varsa muhakkak sahurda almayı ihmal etmeyin. Yeterli su tükettiğinizden emin olun. Sizi uzun süre tok tutacak lifli besinleri tercih edin. Taze mevsim meyvelerinden en az porsiyon tüketmeye çalışın. Bol yeşillik, domates, gibi mevsim sebzelerini mutlaka tüketmeye çalışın. Yumurta tok tutacak güzel bir alternatiftir. Özellikle haşlanmış yumurta tüketerek tokluk sürenizi uzatabilirsiniz. Bağırsak sağlığınız için kaliteli yağ gruplarını ihmal etmeyin. Zeytin, ceviz, çiğ fındık/fıstık grubuna muhakkak yer verin. Tokluk sürenizi uzatmak için Ramazan pidesi yerine tam buğday, tam tahıllı yulaf, çavdar gibi lifli ekmekleri tercih edin” ifadelerini kullandı. İftarda yeme sırası nasıl olmalı
İftarda ise su ve çorbayı mutlaka tüketmek gerektiğini aktaran Diyetisyen Şükriye Eral, “İlk dikkat etmemiz gereken gün içinde alamadığımız kaybettiğimiz suyu yerine koyabilmek bu yüzden yudum yudum en az 3-4 bardak su içiniz. Gün boyu boş ve hareketsiz kalan bağırsaklara doğrudan katı besinler yollamak çok doğru bir tercih olmayacaktır. Bu yüzden bu ay boyunca sofranızdan çorbayı eksik etmemeye çalışın. Ağır yemeklerden kaçının. Yemeklerinizi haşlama, fırın, ızgara yöntemleriyle pişirin. Tencere yemeklerinizde yoğun salça, sos, krema kullanmaktan kaçının. Salata, söğüş gibi mevsim meyve ve sebzeleriyle hazırlanmış bol renkli antioksidan açısından zengin salataları sofranızdan eksik etmeyin” ifadelerini kullandı.
Çorbadan sonra salatayla devam ederek daha sonrasında ana yemeğe geçilebileceğini ifade eden Eral, “Eğer menünüzde tatlı varsa tatlınızı iftardan1-1,5 saat sonra çay, kahvenizin yanında ara öğün olarak tüketmeniz daha doğru bir tercih olacaktır” diye konuştu. İftar sonrası bir ara öğün yapın
İftar sonrası en az 1 ara öğün yapılması gerektiğini dile getiren Eral, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İftardan sahura kadar uzun bir açlık süresinden bahsediyoruz. Hem kan şekerimizi dengelemek için hem de gün içinde alamadığımız besin gruplarını tüketebilmek için en az 1 ara öğün yapmayı ihmal etmeyin. Gün içinde tüketemediğiniz özellikle taze meyvenizi bu ara öğünde tüketmeye özen gösterin. Her gün muhakkak bir probiyotik kaynağını beslenmenize ekleyin. Ev yapımı yoğurt, probiyotikli yoğurt veya içecekler, gün içinde tüketemediğiniz kaliteli omega-3 kaynakları çiğ kuruyemişleri bu öğünde tüketmeye özen gösterin. Çay, kahve gibi fazla diüretik almaktan kaçının. İçtiğiniz her bir çay bardağı çayın yanında 1 su bardağı su tüketmeye çalışın. İftar sonrası uyku saatinize göre ara öğün sayısını artırabilirsiniz.”