İstanbul 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında 13 tutuksuz ve tutuksuz sanıkların bir bölümü avukatları ile hazır bulundu. İddianamenin okunması ve kimlik tespitlerinin ardından sanıkların savunmalarına geçildi. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanıklardan İddianamede kendisiyle ilgili 12 tane eylemin belirtildiğini kaydeden tutuklu sanık Aydemir Küçük, “Kimseden rüşvet almadım, kimseye rüşvet vermedim, kimseye de aracılık etmedim” dedi. Sanık Küçük, “Biz rapor düzenlerken binanın eski olup olmadığını inceleriz, eğer bina 2007 yılından öncesine ait ise eksiklikleri tamamlaması için yönetmelik gereği 1 yıllık süre verilir ve rapor düzenlenir. Ancak bina yeni bir bina ise herhangi bir süre verilmez, eksiklikler tamamlanmadan da rapor düzenlenmez” ifadelerini kullandı.
“İYİ NİYETLİ OLARAK YARDIMDA BULUNDUM”
Sanıklardan Ahmet Zeki Yağcıoğlu, rüşvet aldığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi. Sanık Yağcıoğlu ifadesinde, “Çınar Kafe ile ilgili ben iş yeri sahibi Seydo Çolak’ı tanımazdım. Müdür beyin odasında karşılaştık. Verilen raporun olumsuzluğu nedeniyle şikayette bulunuyordu. Müdür bey de konu ile ilgilenmemi söyledi. Ben de araştırdığımda iş yerinin 100 metrekare altında olmasına rağmen 100 metrekare olarak düzenleme yapıldığı için raporun olumsuz çıktığını anladım ve bu yerin metrekaresinin daha düşük olduğunu belgelettirmek suretiyle ikinci kez yeniden kontrol yaptırıldığında, bu kez olumlu rapor verildi. Ben bu olayla ilgili olarak rüşvet almadım, aracılık etmedim, sadece iyi niyetli olarak yardımda bulundum. İş yeri zaten giriş katta, yangın merdiveni gerektirmiyor ve ikinci bir çıkış kapısını da gerektirmiyordu. Suçlamayı kabul etmiyorum, rüşvet almadım. Sahte belge düzenlemedim. Bu suçlara iştirak etmedim” dedi.
“BİZ TUTANAK DÜZENLERKEN MERDİVEN VARDI AMA BELEDİYE SONRADAN SÖKTÜRMÜŞ”
Yaklaşık 19 yıldır İtfaiye Daire Başkanlığı’nda çalıştığını ifade eden tutuklu sanık Hüseyin Erol Karadağ, soruşturma aşamasında savcılıkça aldırılan bilirkişi raporunun doğru olmadığını savundu. Tutanak tutulduğu tarihte mevcut olan şeyleri daha sonra olmamasının kendi sorumlulukları olmadığını belirten sanık Karadağ, “Rüşvet almadım. Balkon Kafe ile ilgili biz tutağı düzenlerken merdiven mevcuttu, daha sonra belediye merdiveni söktürmüş. Bunda bizim sorumluluğumuz yoktur. Bizim tutunak düzenlediğimizde merdiven vardı” dedi.
“ERDOĞAN AÇILIŞINI YAPACAK DİYE EK SÜRE VERDİM”
Aylık 3 Bin 500 TL gelirle itfaiyede sözleşmeli mimar olarak çalıştığını kaydeden tutuklu sanık Mustafa Bataray, kimlik tespiti esnasında daire ve arsaları olduğunu belirtti. Sanık Bataray ifadesinde, “Olay tarihinde sözleşmeli mimardım. Benim imza attığım belgelerde 5 kişinin daha imzası vardı. Benim diğer personele etki etme gücüm yoktur. Fuzul İnşaatla ilgili olarak ilk ekipte ben vardım. Telefonla arandım görüştük. Açılışla ilgili olarak o zamanki başbakanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açılış için geleceği o nedenle eksikliklerin kısa sürede tamamlanacağı söylendiği için ben de kendi inisiyatifimi kullanarak 25 günlük süre verdim. Bu inisiyatifi itfaiyedeki herkes kullanır. 25 gün sonra gidip baktığımıza eksiklikler tamamlamıştı” diye konuştu.
“AYAKKABI BEĞENDİK, ÖDEMEK İSTEDİK, HEDİYE ETTİLER, GİYMEYİP ÇAYCIYA VERDİM”
Panda Ayakkabıcılıkla ilgili bir evrak işinden sonra iş yeri sahibiyle telefonda görüştüğünü ve konuştuğu şahsın şivesinden Elazığlı olduğunu anladığını belirtti. Sanık Bataray, “Ben de Elazığlıyım. Bu yerde ayakkabı imalatı yapıldığı için showroomu gezdik. Ucuz oldukları için ayakkabı almak istedik. Ücretini ödemek istediğimizde imalattan çıktıktan sonra bildireceğimiz adrese ayakkabıların gönderileceğini, o zaman paranın ödenebileceği söylendi. Vermiş olduğum adreste resmi kurum olan İtfaiyeydi. Kargoyu ben alamdım. Daha sonra parasını ödemek istediğimde para almadılar hediyemiz olsun dediler. Ben de ayakkabıyı kullanmadım, çaycıya verdim” dedi.
“RÜŞVET ALSAM 94 MODEL ARABAYA BİNER MİYİM?”
Aylık 2 Bin 500 TL gelirle itfaiye işçisi olarak çalıştığını belirten tutuklu sanık Zübeyir Bekiroğlu, suçlamaları reddetti. Sanık Bekiroğlu savunmasında , “Milli sporcuyum, milli takım antrenörüyüm. Hayatımı insanların kurtarılmasına adadım. İmkanım olmasına rağmen başka bölüme gitmedim. Sağlık sorunlarım var. İş akdim feshedildi. Ben rüşvet alıp veren bir adam olsam 94 model arabaya mı binerim. Benim hiç kimseyle görüşmem de yok. Ben milletvekili adayı da oldum. Bana bunu niye yaptıklarını biliyorum. Allah’a havale ediyorum. Adalete güveniyorum. Tahliyemi istiyorum” diye konuştu.
Diğer tutuklu sanıklar ve avukatları da tahliye talebinde bulunarak rüşvet iddialarını reddetti.
ÜYE HAKİM KARARA ŞERH KOYDU
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti savunmalarını yapan 13 tutuksuz sanığın tamamını tutukluluğun gerektirdiği şartlar bulunmadığından oy çokluğuyla tahliyelerine karar verildi. Sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulurken üye hakimlerden Bora Coşar tahliye kararına karşı oy kullandı. Duruşma ertelendi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tamamlanan soruşturmada aralarında İtfaiye Daire Başkanı Ali Karahan, İtfaiye müdür yardımcısı Abdullah Akıncı’nın da bulunduğu 13’ü tutuklu 129 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı. Şüphelilerden 6’sına ‘rüşvet almak ve vermek’ suçundan 3 yıldan 12 yıla kadar, diğer şüphelilere ise hem rüşvet hem de ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 7 yıldan 25 yıla kadar ayrı ayrı cezalandırılması isteniyor.
Şüphelilerin 42 kez rüşvet alıp verme, resmi belgede sahtecilik gibi eyleme karıştığı ifade edilen iddianamede kamu görevlilerinin, binaların yangından korunmasını denetleyen görevlilere, yeterliliği olmayan işyerleriyle anlaşarak ‘uygunluk’ raporu verildiği ve bunun karşılığında rüşvet aldıklarının tespit edildiği belirtildi.