Dubai
Zaimler, bu yıl başkanlığını Birleşik Arap Emirlikleri'nin yürüttüğü Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı'nda ( COP28), zirvede alınan kararlar, küresel enerji sektöründeki gelişmeler ve şirketin yatırımlarına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
COP28'de 100'ün üzerinde ülkenin küresel enerji kapasitesini üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızını iki katına çıkarmak için taahhütte bulunduğunu söyleyen Zaimler, bu artışla dünyadaki yenilenebilir enerji kapasitesinin 3,4 teravattan 11 teravata ulaşacağını ve verimlilik hızının da yüzde 2'den yüzde 4'e ulaşacağını aktardı.
Zaimler, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme göre 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine rağmen dünyanın sıcaklık artışının 2,5 dereceye çıkabileceği bir rotada olduğunu ifade ederek, atılan adımların hala yetersiz olduğuna dikkati çekti.
Türkiye rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesini 2,5 kat artırmayı hedefliyor
Türkiye'nin de temiz enerji dönüşümüne yönelik önemli taahhütleri olduğunu kaydeden Zaimler, Türkiye'nin iklim değişikliğine yol açan emisyonlardaki payının neredeyse yüzde 1 olmasına rağmen taahhütleri olduğunu, Paris Anlaşması'nın onaylanmasıyla 2053 için net sıfır emisyon hedefi ve 2030'da da emisyonları yüzde 35 azaltım hedefi belirlediğini hatırlattı.
Zaimler, Türkiye'nin 2015'teki 5,5 megavat seviyesindeki yenilenebilir enerji kurulu gücünün bugün itibarıyla 22 bin megavat seviyesine geldiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Türkiye’nin enerji portföyüne baktığımızda yüzde 55 olan yenilenebilir enerji payının yüzde 70’in üzerine çıkma potansiyeli var. Ulusal Enerji Eylem Planı'nda 2030'da Türkiye yenilenebilir enerji kapasitesini 2,5 misli büyütmeyi hedefliyor. 18 bin megavatı rüzgardan, 33 bin megavatı güneşten olmak üzere 51 bin megavatlık bir hedef var ki Türkiye'de daha fazla potansiyel var. Önemli olan bu potansiyeli harekete geçirecek finansman, bağlantılar ve izin mekanizmalarını devreye almak. Ama Türkiye'nin en önemli konusu, ekonomik kalkınma modelinde. Türkiye bir yandan yenilenebilir enerjiden üretimi artırırken, enerji yoğunluğunu azaltmak zorunda. Daha az enerjiyle, daha fazla gayrisafi yurtiçi hasıla yaratmamız lazım."
"Yıkıcı" teknolojileri Türkiye'ye getirme hedefi
Türkiye'de temiz enerji kapasitesi büyürken, Sabancı Topluluğu olarak da sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için vaatleri olduğunu kaydeden Zaimler, "Öncü girişimlerimizle, Türkiye ile dünyayı birleştiririz diyoruz. Bütün yatırımlarımızı da bu vaadimiz doğrultusunda planladık. Yatırımlarımızı önümüzdeki 5 sene içinde iki katına çıkarmak istiyoruz. Bunun dörtte üçünden fazlası da tamamen sürdürülebilirlik alanında olacak. Bunlardan birisi ve en önemlisi iklim teknolojileri alanında yapacağımız yatırımlar, ileri malzeme teknolojileri alanında yapacağımız yatırımlar ve dijital yatırımlar. Bu kapsamda 2053 için net sıfır emisyon taahhüdümüz verdik." diye konuştu.
Zaimler, enerji dönüşümü, mobilite ve yapı sektöründeki faaliyetlerini yoğunlaştıracaklarını, inovasyon, verimlilik ve veri kullanımlarını tüm bu yatırımlarda gözeteceklerini dile getirdi.
Bu kapsamda, Enerjisa Üretim'in kurulu gücünün 5 bin megavata yaklaştığını kaydeden Zaimler, "Enerjisa Üretim elektrik üreten bir teknoloji şirketi ve net sıfır emisyon yol haritasını belirledi, adil dönüşüm için planlarını da yapmış durumda." dedi.
Zaimler, hidrojen ve karbon yakalama gibi teknolojileri yatırımlarını da Enerjisa Üretim çatısında değerlendirdiklerini belirterek, ABD'deki faaliyetlerinde bugün "yıkıcı" olarak nitelendirilen bu teknolojilere erken aşamada ulaşmak için önemli bir kaynak harcadıklarını söyledi.
Bu teknolojilere erkenden ulaşmayı ve pilot aşamasına gelindiğinde Türkiye'deki şirketleriyle işbirliğine sokmayı amaçladıklarını dile getiren Zaimler, "Bu teknolojilerin ticari aşamasında ise Türkiye ile oradaki teknolojiyi birleştirmek istiyoruz." dedi.
"Yenilenebilir enerji yatırımlarının önemli bölümünü rüzgar, sonra güneş oluşturuyor"
Zaimler, Enerjisa Enerji'nin de verimlilik, e-mobilite ve dağıtım üretim olmak üzere şebekedeki dönüşüme odaklandığını ve küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine uygun yol planını hazırladığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Böylece, önümüzdeki 5 senelik dönemde, 2028'e kadar, Türkiye’de enerji ve iklim teknolojileri alanında yapacağımız yatırımlar 6 milyar dolar seviyesinin üzerinde olacak. Bu yatırımların içindeki en önemli kalemlerden birisi yapacağımız yenilenebilir enerji santralleri ki bunların önemli bölümünü rüzgar, sonra güneş oluşturuyor. Elektrik dağıtım şebekeleri, dağıtık üretim, verimlilik, elektrikli araç şarj istasyonlarının genişlemesi ve hidrojen gibi yeni teknolojiler için yapacağımız yatırımlar da bu kapsamda. Sabancı Topluluğu genelinde de yatırımları iki misline çıkarmak ve bu yatırımların dörtte üçünden daha fazlasını bu yeni ekonomiye yapmak var."
"Türkiye'nin elektrik şebeke modeli dönüşüme uygun hale gelmeli"
Temiz enerji dönüşümünün elektrik şebekesi yatırımlarında da artış ve dönüşüm gerektirdiğine dikkati çeken Zaimler, "Önümüzde (elektrik dağıtım sektörü için) 2026’da başlayacak bir uygulama dönemi var. Şebekeyle ilgili konuların değişeceği bir dönem. Türkiye’nin şebeke modelinin de enerji dönüşümüne uygun hale getirilmesi lazım." ifadelerini kullandı.
Zaimler, bugüne kadar kaynakların büyük çoğunluğunun acil öncelikli yatırımlara harcandığını ancak bugün gelinen noktada Türkiye'nin büyümesine paralel olarak acil yatırımları yaparken şebekeyi modernleştiren enerji dönüşüm bileşenlerinin de düşünülmesi gerektiğini vurguladı.
Bu kapsamda Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği'nin (ELDER) küresel eğilimleri takip ettiğini ve COP28'de gözlemci olduğunu söyleyen Zaimler, ELDER'in sektörde enerji dönüşümünün kolaylaştırıcısı olmayı hedeflediğini kaydetti.