Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ali Özkaya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği ‘altın klozet’ tartışmaları ile ilgili olarak dava açtıklarını kaydederek, “Cumhurbaşkanının kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesi ile 100 bin liralık manevi tazminat davası açtık” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı ve AK Parti Afyonkarahisar milletvekili adayı Ali Özkaya, Ankara Nöbetçi Hukuk Mahkemesine başvurarak Kılıçdaroğlu hakkında dava açtıklarını ifade etti, ayrıca mahkemeden konunun yerinde görülmesi için Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na bilirkişi de talep ettiklerini dile getirdi. Konunun iftiradan ibaret olduğunu vurgulayan Özkaya,
“Dava açtık. Cumhurbaşkanımız bu konu ile ilgili açıklama yaptı, bize talimat verdi. Bu konuda dava açılması ve yapmış olduğu iftiranın gerekirse mahkeme kararıyla tespit edilmesi ile ilgili biz de bu sabah Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘yalan söyleyerek ve iftira atarak sayın Cumhurbaşkanı’nın kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesi ile 100 bin liralık manevi tazminat davası açtık. Mahkeme tazminat değilse gerekiyorsa kınama kararını da verilmesini talep ettik. Ama bizim özellikle talep ettiğimiz mahallinde keşif yapılarak ve keşif sonucu da bilirkişi incelemesi ile böyle bir iddianın var olmadığını, bunun tamamen gerçek dışı olduğunu, sırf seçim sürecinde sayın Cumhurbaşkanı’nı toplum nezdinde halkın kin ve nefretine düşman etmek için, kin ve nefrete teveccüh ettirmek için tercih edilmiş bir davranış olduğunu bildiğimizden dolayı tazminat davasını açtık. Bu mahkemenin takdirinde olan bir şey, bugünden yarına bir şey demek mümkün değil. Ancak biz iddianın gerçek dışı olduğunu, tespit edilmesi açısından mahkemeden bilirkişi talep ettik. Dava dilekçemiz ile birlikte ve bir bilirkişi tayin edilmek sureti ile mahalline gidilmesini bu iddiaların gerçek dışı olduğunu çünkü toplumda ekonomik olarak bir çok sıkıntısı olan insanlar var. Bu insanların nezdinde sayın Cumhurbaşkanı’nı dünyadaki bir kısım diktatörlerin yaşadığı şekilde yaşıyor imajı oluşturmak ve çok pahalı, altından, lüksten, şatafattan malzemeler kullanıldığı iddiasını ileri sürerek sayın Cumhurbaşkanında böyle bir lider algısı oluşturmak, toplumun nezdinde ki saygınlığını, itibarını zedelemek amaçlı bir beyan olduğunu düşünüyoruz” dedi.
“HAKİKATEN BUNU ANLAMAK ÇOK GÜÇ BİR DURUM”
Özkaya konu ile ilgili açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bunu dün sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ile Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri CHP’ye yazdı, ‘buyurun gelin, nereye kiminle bakmak isterseniz her zaman bakabilirsiniz’ dedi. Ondan sonrada akşamki açıklamalarını hayretler içerisinde biz de televizyonlardan izledik. Biz diyor, ‘Ankara’daki saray dedik niye üzerinize alınıyorsunuz?’ Hakikaten bunu anlamak çok güç bir durum. Açıkça bir saray dediğinizi ve orada oturan kişi dediğinizi, Cumhurbaşkanı dediğinizi, bin 100 odalı dediğiniz her şeyi tam bir tarif ettiğiniz ortamda ‘Hayır, ben onu söylemiyorum niye üzerinize alınıyorsunuz?’ demenin dava açılınca karşılaşacağı manevi tazminatla ilgili olduğunu düşünüyoruz. Mahkeme takdir edecek ve onu hep beraber göreceğiz. Kemal Kılıçdaroğlu 27 Mayıs ta Denizli konuşmuş işte, ‘o kadar ileri gittiler ki, klozeti bile altın kaplama yaptırıyorlar, klozet altın kaplama.’ 28 Mayıs ta Aydın mitinginde yine aynısı söylüyor. 29 Mayıs ta Kütahya mitinginde, ‘sarayda oturanlar var, altın klozetli tuvaletlerde oturanlar var’ diye orada söylüyor. Ankara’da ‘beyler siz koptunuz 13 yıl önce oy verdiğiniz parti yok.’ Yani açıkça 13 yıldır geçmişte yöneticilik yaptığı AK Partiyi ve sayın Cumhurbaşkanını kastettiği bellidir. Kendilerini altından kaplama klozet yaptırdıklar diye her birinde Düzce mitingi, Sakarya, İzmir mitinglerinde açık açık bunları söylüyor.”
“KILIÇDAROĞLU VE TEKİN İÇİN BİR DAVA DAHA AÇACAĞIZ”
Kıçdaroğlu ve CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin ile ilgili ‘kaçak saray’ söylemlerinden dolayı da bugün yargıya başvuracaklarına değinen Özkaya, “Bir de ısrarla kaçak saray diyorlar. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu adına Genel Sekreter Gürsel Tekin’de bir cevap vermiş, o cevapta da ısrarla kaçak saray olarak belirtiyorlar. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin asla kaçak olmadığı hem yağı ruhsatı, hem iskan belgesinin olduğuna dair belgeleri daha önce kamuoyu ile paylaşmıştık. Bu vesile ile cevap ek metnindeki ortaya çıkan ‘kişilik haklarını ihlal eden davranışlar’ nedeniyle de bir tazminat davası da bugün açacağız. Bunların tamamı beyanlar gerçek dışıdır. Kaçak saray değil asla, tam tersi Türk milletinin bütün milletimizin iftihar edeceği ve dünyada milletimizi temsil makamı olarak yapılmış çok güzel bir bina olduğu, külliye olduğunu hepimiz biliyoruz. Yarın mahkeme kararı ile de göreceğiz. Oranın nasıl bir saray olmadığını, saray olduğunu gerçekten her şeyin usulüne uygun olduğunu hep birlikte göreceğiz” diye konuştu.