CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, AKP’nin tarım ve hayvancılıkla ile ilgili politikalarını mecliste düzenlediği basın toplantısında eleştirdi. AKP’nin tarım politikalarında sadece “verimlilik” kriterinin dikkate alındığını hatırlatan Sarıbal, “Oysa sosyal bir devlet, politika oluştururken yalnızca verimliliği dikkate alamaz; aksi halde yoksulluğun kalıcılaşması, eşitsizliklerin artması kaçınılmaz hale gelecektir” dedi.
Ülkede tarıma verilen desteklerin de yetersiz olduğunu söyleyen Sarıbal, söz konusu desteklerin işletmelere dağıtımının da eşitlik ilkesine aykırı olarak yapıldığını ifade etti. . “2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu, tarımsal desteklerin milli gelire oranının yüzde 1’in altında olamayacağına hükmetmiştir. Ancak uygulamada bu rakam milli gelirin yüzde 0,5'i dolayında sabitlenmiştir” diyen Sarıbal, “Bu nedenle, AKP hükümetlerinin çiftçiye bu kanunun yürürlükte olduğu 10 yıllık dönemde (bugünkü cari fiyatlara göre) 100 milyar TL'yi aşkın ödenmemiş tarımsal destek borcu bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Tarımsal destek konusundaki vahim verileri kamuoyuyla paylaşan Sarıbal, açıklamasına şöyle devam etti.
“Desteklerin yarısı yüzde 5’lik, diğer yarısı yüzde 95’lik kesime gitmektedir. İşletmelerin yüzde 48'i bin liranın; yüzde 70'i 2 bin liranın altında destek almaktadırlar. Ağustos 2015 tarihli Sayıştay Raporuna göre; ödenen desteklerin yarattığı sosyal ve ekonomik etkinin ne olduğu, verimlilik yaratıp yaratmadığına ilişkin Bakanlık tarafından bir çalışma yapılmamaktadır. Oysa destekleme ödemelerinde amaç, ödeme yapılan çiftçi sayısını ve ödeme miktarını artırmak değil; bu ödemelerle tarım sektöründe iyileştirmeler sağlamaktır.”
‘Hayvancılık da bitme noktasında’
Hayvancılığım durumunun da tarımdan iyi olmadığına dikkat çeken Sarıbal, desteklerde önemli artışlar yapılmadığını vurguladı. Altı yıldan beri hayvancılıkta çok büyük bir kesimi ilgilendiren anaç sığırda hayvan başına desteğin artırılmadığının altını çizen Sarıbal, “Hayvansal üretimin temel girdisi olan yem bitkilerine verilen desteklerde de artış sağlanmamıştır” şeklinde konuştu.
Süt krizi nedeniyle üreticinin belinin büküldüğünü anlatan Sarıbal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Süt üreticisinin kullandığı girdilerin (özellikle yem, ilaç, elektrik) maliyetleri sürekli olarak artarken; Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği çiğ süt referans fiyatı 1 Temmuz 2014’ten bu yana (yani 21 aydır) litre başına 1 lira 15 kuruş olarak devam ettirilmektedir. Buna karşılık arz fazlalığı bahane edilerek bazı bölgelerde sanayicilerin çiğ süt fiyatını 70-80 kuruşa kadar düşürdükleri yönünde haberler gelmektedir. Sütten para kazanamayan üretici, işletmesini ayakta tutamadığı için, anaç hayvanlarını kesime göndermeye başladı. Bakanlık Valiliklere süt ineklerinin kesilmemesi için talimat gönderiyor. Ancak üretici zarar ediyorsa, üretimini sürdüremiyorsa talimatla inek kesimi nasıl önlenecek?”
‘Çözüm milli tarım’
Bahsettiği sorunların çözüm adresinin milli tarımı güçlendirmek ve küçük işletmelere verilen destekleri artırmak olduğunu hatırlatan Sarıbal, “Hayvansal üretimde gıda güvencesinin sağlanabilmesi için ithalattan vaz geçilmeli; hayvancılık destekleri büyük (endüstriyel) işletmeler yerine küçük aile işletmelerine yönlendirilmeli; süt ve et gibi hassas ürünlerde piyasa doğru biçimde izlenmeli, üretici örgütleri güçlendirilerek, üreticiler iç ve dış piyasaların insafına terk edilmemelidir” dedi.