Zaman tünelinde yolculuğa çıktığımız, neredeyse 40 sene öncesine kadar uzandığımız Bursaspor’daki yıllarını anlatırken, o günleri sanki yeniden yaşadı Sedat Özden…
Milli Takım kariyerini, 14 yıl formasını giydiği Bursaspor’da geçirdiği o yılları bir efsaneden dinlemek de apayrı bir keyifti…
Bursaspor’un sürdürülebilir bir başarı grafiği yakalayabilmesi için öze dönüşün şart olduğuna vurgu yapan Sedat 3, “Alt yapıda sistemi oturtup, her yıl 5-6 futbolcu çıkartır hale gelmemiz lazım. Bu potansiyel bizde var. O zaman Bursaspor’un sırtı yere gelmez” diyor…
Biz sizin döneminizi izleyemedik. Biz sizin döneminize şahit olamadık. Hep kitaplardan, anlatılanlardan biliyoruz. Bize o yılları, o yıllarda yaşadığınız güzel günleri, zorlukları, maddi imkansızlıkları özet geçer misiniz?
Çocukluğumuzda mahalle arasında başladık futbola… Tabii böyle televizyon, radyo herhangi bir şey çok fazla mümkün değil. Ama radyolardan Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray maçlarını dinlerdik... O devirlerde Bursaspor daha kurulmamıştı.. O yıllarda hep Metin Oktay’ların Şenol’ların, Birol’ların, Lefter’lerin, Turgay Şeren’lerin maçlarını dinleyerek 8-10 yaşlarımızda, o sevdayla futbol aşkı başladı. Daha sonra Akınspor, Çelikspor, Pınarspor, İstiklal, Acar’ın birleşmesiyle Bursaspor kuruldu. 10 yaşındaydım ben Bursaspor kurulduğunda. Sonra tabii Bursaspor sevdası bizde hakimiyet kurmaya başladı. Çünkü Bursa’nın takımı... 1967 yılında şampiyon olduktan sonra olduğu gibi Bursaspor sevdalısı olduk. O yıllarda Müfit ağabeyler, Cengiz’ler, Orhan ağabeyler Necat ağabeyler, Ahmet Tuna’lar, İsmail ağabey, Köylü Mustafalar forma giyiyordu. Bursaspor şampiyon olduğu zaman 13 yaşındaydım. Aşağı yukarı 50 sene geçmiş. İlk maçlara gidip takımın deplasmanlarını hiç kaçırmazdım daha o yıllarda. Eskişehir, İzmir’de oynanır Balıkesir, mersinde..
Bölge bölge oynanıyordu o zaman değil mi?
Balıkesir o zaman ligde değildi ama biz bir cezalı maçımızı Mersin ile orada oynadık mesela. Muhtar Tucaltan’dı antrenör. O zaman kömür saha, toprak saha yok. Düştün mü her yerin yarılırdı. Altınordu, İzmir, Göztepe, Altay.. O sahalar da aynı şekildeydi. Sonra bizdeki o futbol aşkı Bursaspor sevdasıyla birleşti. Mahalle futbolunda kendi aramızda maçlar yapardık. Bursasporlu futbolcuların isimlerini kendimize yakıştırmaya çalışırdık. Mesut ağabeylerin, Ersel ağabeylerin dönemleriydi. Onlar da zaten Bursaspor’un efsane ikilisiydi. Her maçta Mesut, Ersel gol sesleriyle devamlı o yollarda yürüyüş yapardık. Genç takım seçmelerine katıldım. Sabri Kiraz da bizi ayırdı. 10 kişi düşün o yıllarda hepimiz birinci ligde futbol oynadık. Çok büyük futbol adamıydı rahmetli Sabri Kiraz gerçekten, seçiciydi.
O dönem adeta nokta atışı yapmış diyebiliriz…
Yetenekleri çok iyi tespit etmiş. Hamzabey, İpekspor oradan Fethiye İdman Yurdu ve derken Sölöz’e geldim. 15 16 yaşında Sölöz’de oynamaya başladım gayriamatör olarak. 2. Amatör kümedeydi Sölöz… Daha sonra da lige çıktı. 17 yaşıma kadar 3 sene orada oynadım. O zamanlar Sedat 3 diye bir şey yok tabi. Sölözlü Sedat derlerdi… Beni herkes oralı bilir mesela, aslında oralı değilim ama hala ilişkim devam ediyor. Yıllar sonra bile hiçbiri bırakmadı beni. Her sene çağırırlar beni hepsiyle görüşürüz devamlı. Sölöz’den sonra Gençlerbirliği’ne transfer oldu. O dönem rahmetli Metin Oktay Bursaspor’un antrenörü. Merinos’ta bizim maçımızı seyretmeye geldi. Yanındakilere -bu çocuk kim- diyor. Onlar da -geçen sene Sölöz’de oynarken bahsetmiş olduğumuz yetenekli çocuk bu sene Gençlerbirliği’nde oynuyor- diyorlar. ‘Bunu derhal Bursaspor’a alalım’ diyor Metin ağabey. Ve o yıl beni transfer ediyorlar. Başkanımız da Şükrü Şankaya. Ben geldim, ne para ne pul hiçbir şeye bakmıyorsun, imza attım çıktım.
HAVALARA UÇTUM
Hani gözü kapalı derler ya, aynen öyle… Attım imzayı, para pul, kaç para verecekler belli değil. Havalara uçuyorum Bursasporlu oldum diye seviniyorum. Düşün yani o aşkı o sevdayı ve Bursasporlu olmanın gururunu… Metin Oktay’ın bana çok emeği geçti. Bütün antrenörlerin sırasıyla hakikaten çok büyük faydaları oldu. Metin ağabey zamanında 1-2 maç oynadım. Baktım ki olacak gibi değil. Burası bir arena, adeta kurtlar vadisi... Kendi kendime ‘Çok güçlenmem lazım’ dedim. Kendi özelliğimi, hatamı, eksikliğimin nerde olduğunu aramaya başladım. Çok çalıştım. 6 ayda fiziksel olarak çok geliştim. Gecem gündüzüm futbol oldu. 18 yaşında Metin ağabey oynatmaya başladı. Bir gün gece maçı oynuyoruz. Yılmaz Şen’in jübilesiydi, 4-2 mağlup olduk. Ramazan ayıydı. Otelde kalıyorduk, yanımıza geldi Metin ağabey... ‘Yavaş yavaş benim dediğim noktaya gelmeye başladın. Sana söylemiştim, Türkiye bir gün senden bahsedecek demiştim. İlk adımların bunlar. Bundan sonra çok daha çalışman lazım... Hep ileri bakman lazım. Geriye hiç bakma hep eksiklerini araştır, kendini geliştir’ dedi.
Dün gibi hatırlıyorsunuz söylediklerini…
Tabi tabi. Aynen öyle. Ve bunu hiç unutmadım, her gelen antrenörde oynamaya başladık ve golleri sıraladıkça kendime özgüvenim arttı. Bursasporluluğumu daha da üst düzeylere çekmenin gururunu sevincini yaşadım. Her sene imza vakti geldiğinde bakmıyorduk imzaya, kaç lira verecekler diye. 300 lira mı 500 lira mı hiç önemli değil.
Transfer teklifleri gelmedi mi hiç?
Gelmez mi? Bursaspor’a 500 bin liraya imza attığım zaman Fenerbahçe 4,5-5 milyon lira para verdi. Hayır dedim. Bursaspor’a oturduğum daire karşılığı imza attım. Daireyi satsam 250 lira yapmaz. Ali Şen 10 milyon lira çek koydu önüme. Avrupa karmasında oynuyordum. Gece geldi otele “Bu 10 milyon” dedi. “Telefonu kaldır -Ben artık Bursaspor’da oynamıyorum- de kapat” dedi. ‘Hayır’ dedim. Ben bunu yapamam, ben Bursaspor’luyum dedim. Bir yandan bakıyorsun 10 milyon, o günün en büyük parası. 15 desem 15 verecekler. Mukavele imzaladığımı söylüyorum, ‘Orasına sen karışma biz halledeceğiz’ diyorlar. “Ben Bursa’da doğdum Bursa’da yetiştim Bursasporluyum Bursaspor’a imza attım, herkesin hakkı var üzerimde. Attım imzayı dönmem” dedim. Rausch geldi boynuma sarıldı. İki idareci Mesut Dizdar ve Ali Dinçkök de var… Rausch “Tebrik ederim çok karakterli bir sporcusun sana başarılar diliyorum” dedi. “Ben bir tek seni alacaktım, başka oyuncu almayacaktım” dedi. Ondan sonra peş peşe Beşiktaş, Galatasaray geldi, boş döndü. Geri çevirdim bütün teklifleri. Bursa’da kaldık.
Kaç yıl Bursaspor forması giydiniz?
Aralıksız 14 sene... Bursa’da da futbolu bıraktım o sene şampiyon olduk. Kupa şampiyonu olduk. Kupa şampiyonluğunda da 85 yılında futbola veda ettim. 1976 senesinde milli takıma seçildim. A milli takıma seçildiğim zaman Atatürk stadında antrenman yapıyorduk. Antrenman esnasında haber almıştım. 2 defa 400 metrede depar attım milli takıma seçilme sevinciyle (gülüyor). Milli takımda da aşağı yukarı 9 sene milli takıma gittim. Bursaspor tarihinde bu kadar kimse gitmedi ki. 9 sene ne demek. 9 sene lig takımında oynayan yok. 9 Sene milli takıma çağırıldım her dönem. 34 kere milli oldum, Finlandiye İrlanda ve İngiltere maçlarında da sahaya kaptan olarak çıktım.
Kaç gol attınız Milli forma ile?
Milli takımda 9 gol attım. Ama çoğunda libero oynadım. Adam yoktu. O mevkide beni uygun görüyorlardı. Ben mevki seçmiyordum çünkü. Bir futbolcu her yerde oynamayı bilmeli. Ve Bursaspor’da müthiş bir jübileyle 10 Ağustos 1986 yılında Fenerbahçe’ye gol attım atarak futbola orada veda ettim. Bursa’da doğdum, Bursa’da büyüdüm, Bursa’da futbola başladım, Bursa’da bıraktım, Bursa’da toprağa gideceğiz artık. Velhasıl böyle. İyi yıllar geçti. Bursa’yı da çok sevdim. 10 yaşında başlayan sevda kaç sene sürmüş.
Çok güzel dostluklarınız da vardı o dönemler..
Fatih Terim geldi, Geçen gün Şenol Güneş ziyaretime geldi sağ olsun, Mustafa Denizli, Nejdet, Ali Kemal… Hala dostluklarımız devam ediyor.
O dönemin sevgi ve saygısı da farklıymış sanki… Şimdi o ilişkiler yok denecek kadar az…
Hiç bitmedi. Bitmiyor da. Şimdiden hiç bahsetme… Yani kusura bakmasınlar ama bunu yaşamayanlar bilemez. Her şeyden önce yokluk vardı. Biz yokluklar içinde var olma savaşı verdik. Şimdikiler varlıklar içinde yok olma savaşı veriyorlar. Biraz düşünmeleri lazım değil mi? Bu seyirci, bu taraftar bu malzemeler, bu tesis, bu yemek nerde… Biz sıfır ayakkabıyla sezonu tamamlıyorduk Allah aşkına. Ne olursa olsun her zaman Bursaspor’un yeri çok ayrıdır. Ama Bursaspor kendi değerlerinden hep uzak kaldı…
Ahde vefa sıkıntısı var yani?
Biraz var… Bütün takımlarda var ama Bursaspor’da bu olmamalı. Kaç kişi kaldık şurada Bursasporlu. Bursaspor benim için çok ayrıdır. Evladım gibi bir şeydir.
Sedat 3 lakabı nasıl takıldı size?
Sedat (1) Çelen benden 6 ay önce imza atmıştı. Onu da kaybettik, Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine de sabırlar diliyorum. Dana sonra Sedat (2) Özbağ benden 1 ay evvel imza attı. Sonra da ben mukavele yaptım. O zaman dediler ki -ilk sen imzaladın, ikinci sen imzaladın. Sen 1 ol, sen 2, sen de 3 ol. Büyük Sedat, küçük Sedat, ortanca Sedat diyemeyeceklerine göre… Soy ismini de kimse anlamaz. Böyle bir sıralama oldu yani. Hatta birçok yerde Sedat Özden deyince tanımıyorlar. Sedat 3 diyorum. -Ooo Sedat- diyorlar. Herkes soy ismim sanıyor 3’ü... Yahu soy ismim Özden diyorum. -Sen soy ismini değiştir Sedat 3 yap- diyorlar bana.
Sizin attığınız golleri anlatır büyüklerimiz. Unutamadıklarınızı bizimle paylaşır mısınız?
60 tane mi ne gol attım Bursaspor’da… 9 tane de milli takımda gol attım. Kümede kaldığımız sene ipten dönmüştük. Bursa’da Adana Demirspor maçı vardı. Top da istemiyor bizi. 10 tane direkten dönüyor. Oradan dönüyor, buradan dönüyor. Vallahi 79. dakikaydı sanıyorum. Maçtan önce yaşadığım garip bir olay var önce onu anlatayım. O gece İznik’te kamptayız. Geziyoruz, Feridun, İhsan Kavak. Üçümüz kalıyoruz bir odada o zaman. Şimdi nerede öyle imkanlar. 3 kişi bir odada kaldığında bile teşekkür ediyordun yani. Bir adam geldi gece 10 sıralarında -Sedat 3 nerde- demiş. İğde ağacının altında oturuyor. Merhaba dedim, aksakallı bir adam. Oturduk. Feridun ve İhsan balkondan bakıyor. ‘Oğlum çok sıkıntılısın sen’ dedi. ‘Ama maçı 1-0 kazanacaksınız, golü sen atacaksın, hiç düşünme şimdi rahat rahat uyu’ dedi. Şaşkınlık içerisindeyim…
Kimmiş bu adam? Sonrasında araştırdınız mı?
Aradım ama izini bulamadım. İsmini bilmiyorum adamın. Sakallı, yaşlı, nur yüzlü bir adamdı. Ihlamur içtik beraber, bunları söyledi bana ve kalktı gitti. Maça döneyim… 79. dakikada voleli bir gol attım. O topa vurduğun zaman o topun oraya gitmesi mümkün değil. Top 90’daki çatalda takılı kaldı. Arkadan vurup öyle indirdiler topu aşağı. Ve 1-0 yendik kümede kaldık. Velhasıl en unutamadığım gollerden bir tanesi odur.
Ama sıra dışı bir hikayesi de varmış. Diğer arkadaşlarınız da görmüş mü o adamı?
Tabii tabii, garsonlar da gördü, bize ıhlamur getirdi. 2 dakika konuştuk o kadar.
Peki şampiyonlukta ne hissettiniz?
Şampiyon olduğumuz zaman hüngür hüngür ağladım. Bilmiyorum ki soyunma odasına mı girdim nereye girdim. Oradan parka gittim, oturdum kanepelere. Nereye gidiyorsun kaptan dedi biri. Bir sigara içmişim öyle aval aval bakıyorum etrafa. Eve gidiyorum deyip ters istikamete gitmişim. Karnım gerildi. Bir tuhaf oldum. Bilmiyorum nereye girdim ne yaptım. Bir ara soyunma odasına girmişim. Sarılıyormuşum herkese ama ben hatırlamıyorum. Eve geldim. Bir silkelendim şöyle. Girdim duşun altına. Öyle bir sevinç yani. Haklı sevinç...
Ertesi gün kupa töreni vardı. Orada ne hissettiniz?
Yaşamayan bilemez. Bizim zamanımızda da. Kupayı aldık biz. Tarihinde ilk defa kupa alıyorsun bak kaç sene geçti. 1986’dan beri. Sabaha kadar kutlandı. Hem de Ramazan ayı olmasına rağmen herkes caddelerde boydan boya. Onlar bize sarılıyor biz onlara sarılıyoruz. Yani Bursaspor’un her döneminin mutluluğunu yaşamak önemli. Biz Bursasporluyuz. Hep başarılarını isteriz. Hep dua ederiz. Sinerjimizle enerjimizle devamlı iyi olsun, aman bir kötülük olmasın isteriz. Ama şimdiki futbolcular bilmiyor değerini. Bazıları hele. Şu imkanlar olduktan sonra düşünebiliyor musun? Tabi onlara da bir şey diyemiyorsun. Yaşamamış ki o imkansızlıkları. İmkanların içine gelmiş. Yaşamayınca onu o çocuğa anlatmak mümkün değil.
Bursaspor’la ilgili en büyük hayaliniz ne?
Ben Bursaspor’un özüne dönmesini isterim. Hakikatli bir ortam yaratılsın, onun içinde görev almak da isterim. Görev derken, bir ağabey olarak... Yıllardan beri söylüyorum. Bursaspor’un altyapılarının iyi hale getirilmesi için televizyonlarda da söyledim, dilimde tüy bitti. Oluyor, olmuyor değil ama istenildiği gibi değil. Özüne dönüp kendi evladını oynatarak gideceksin. O zaman hiç korkma. Yine 1-2 transfer yap. Ama öyle 9- 10 yabancı değil... Federasyonun da buna önlem alması lazım. Fatih Terim’le de konuştum. Rekabet ortamı yaratılıyor diyorsun, yahu neyin rekabeti? Sonra 1, bilemedin 2 adamın oynuyor Avrupa’da. 180 tane yabancı oyuncu oynuyor Türkiye’de. İthalat/ihracata benzer bu iş. Cari açığın büyüyor. Kulüpler batak içinde. Bütün kulüplerin özüne dönmesi gerek. Bunu yapacak olan Bursaspor’dur. Her imkanı var. Biz örnek olalım kim ne yaparsa yapsın.
Futbolcuyu da eğitirken o bilinçle hareket etmek gerekiyor o halde?
Sen eğitimini iyi verirsen, kafadan Bursaspor aşkını, sevdasını, futbolculuğunu, kişiliğini karakterini ortaya koyarsan hiç biri kaçmaz. Kaçan giden olursa da gitsin, alttan gelen var çünkü... Bu düzeni kur, sonra korkma gitsin. Beş sene oynasın gitsin. Her sene 5-6 futbolcu çıkması lazım buradan. Çıkmıyor! Bakın 76’dan beri kaç sene oldu. Sayın bakalım... Hepsi sıradan oyuncular. Oraya gidiyor, buraya gidiyor. Bursaspor’umuzda oynayan kaç oyuncu var sayın bakalım bana. Hiç olmazsa 5-6 sene oynasın gitsin. 13 yaş grubundan başlayacaksın daha... Ben 18 sene top oynadım. Yetenekler var. Ben bunları söylüyorum kırılıyorlar. Kırılmasınlar kusura bakmasınlar. Adam gibi eğitici getireceksin hem eğitmenin hem başındaki adamların disiplinli olacak. Koordinasyon olarak ağabeylerini getireceksin Sedat 2 gelsin, Seda 3 gelsin
Feridun gelsin. Ne var yani. Onlar her gün orada olsunlar. Geçmişten ders almayan geleceğine yön veremez diyorlar ya. Bu kulübün eski futbolcularını koyacaksın duvarlara… Görün diyeceksin, bu adamlar buradan çıktı. Örnek olarak bizim resimlerimizi asmaları lazım oralara. Film olarak oynatmaları lazım. Mesut ağabeyin de, Sedat’ın da, Sinan’ın da, Feridun’un da... Daha niceleri var… Hep öğütüyoruz biz değerlerimizi kendi içerimizde.
Yeni sezonla da ilgili düşünceleriniz neler?
Bursaspor’un bu yönetiminin dikkat etmesi gereken konu ilk başta mali konulardı. Mali konularda mesafe kat ettiler. Kendilerini tebrik ediyorum. Kadro olarak bakacak olursak, tabii ki yeni bir kadro, yeni bir yapılanma var. Geçen seneden mali sıkıntılar devam ediyor. Bu sezonki beklentilerimiz çok üst düzey olmamalı. Ama birlik olunmalı, sabır gösterilmeli. Herkes de bunun bilincinde olmalı. Bursaspor’u iyi günlerin bekleyebilmesi için biraz evvel söylemiş olduğum gibi alt yapıyı mutlaka bu şekilde yapılandırmak lazım. Bunu yaptıktan sonra Bursaspor’un sırtı yere gelemez. Örnek takım olalım. Kısacası, özümüze dönmemiz lazım, bu kadar basit...