Geçtiğimiz yıl oğlunun şehit olduğu haberiyle, "Dik durun, ezanı susturmadı, bayrağı indirmedi; başınız dik olsun. Ağlamayın, düşmanları sevindirmeyin" diyerek hainlere tokat gibi yanıt veren şehit babası, yine sözleriyle yüreklere dokundu.26 yaşındaki özel hareket polisi Ahmet Alp Taşdemir, 3 Kasım 2017 tarihinde Diyarbakır'ın merkez Kayapınar ilçesinde hücre evine yönelik yapılan baskında çatışma sonrası PKK'lılarca şehit edilmişti. Eşini ve 1 yaşındaki çocuğunu geride bırakan Taşdemir'in şehit olmasının üzerinden bir yıl geçti.Şehit babası İbrahim Taşdemir ise 1 yıl önce cuma namazı sonrası imam olduğu camide oğlunun şehadet haberini almıştı. Oğlunun cenaze namazını da kıldıran şehit babası, "Dik durun, ezanı susturmadı, bayrağı indirmedi; başınız dik olsun. Ağlamayın, düşmanları sevindirmeyin" diyerek hafızalara kazınmıştı.
Şehit özel harekat polisinin şehadetinin birinci yılı olması nedeniyle, Selçuk Şehit Aileleri ve Gazileri Yardımlaşma Derneği'nin desteği, Selçuk Kaymakamlığı ve Selçuk Belediyesi'nin katkılarıyla bir anma töreni düzenlendi. Tarihi İsabey Camii avlusunda düzenlenen anma töreninde Mevlid-i Şerif okutuldu ve şehit özel harekatçı başta olmak üzere tüm şehitler için dua edildi. Programa; Selçuk Kaymakamı Ekrem İnci, Selçuk Belediye Başkanı Zeynel Bakıcı, çok sayıda protokol üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaşta katıldı.
Şehit babasından yine anlamlı hainlere tokat gibi sözler
Oğlunun şehit oluşunun üzerinden bir yıl geçtiğini ve bu süre içerisinde Türkiye'nin çeşitli il ve ilçelerinden vatandaşların kendisini aradığını ifade eden şehit babası İbrahim Taşdemir, yine hainlere tokat gibi cevap verdi. Şehit babası Taşdemir, "Biz kadere iman etmiş müminleriz; dolayısıyla zaten biz buraya kalmaya gelmedik. Rabbimiz bizim evladımıza mukaddesatımıza hizmet etmeyi nasip eylemiş, hamdolsun. Evladımız şahadetle ödüllendirildi rabbimiz tarafından. Bu bizim için de ödüldür ve biz verilen ödülün taşıdığımız sorumluluğun farkındayız. Evladımızın şehit olması bize o kadar çok rahmet kapıları açtı ki; Türkiye'mizin çeşitli il ve ilçelerinden geçlerimiz, vatandaşlarımızın şahadetini tebrik eden telefonlar aldık ve hala daha Selçuk İsabey Camii'ne gelerek evladımızın şahadetini tebrik eden, bizim bu şerefimizi paylaşmaya çalışan, bizim için hayır dua eden, bizi onurlandıran güzel insanlar var. Bu bizim için şöyle bir anlam taşıyor; demek ki bu millet bir ve beraber. Bu millet şehadet söz konusu olduğunda; vatan, millet devlet, bayrak söz konusu olduğunda bu millet bir araya geliyor. Allah'a hamdolsun ki mayamız hala sağlam ve bizi bölmek, parçalamak isteyen, iç ve dış düşmanlara karşı çok güzel bir mesaj. Benim bir yıldır vatandaşlarımızdan aldığım geri bildirim, mukaddesata hizmet o kadar büyük bir onur ki, bunu ancak yaşayarak anlayabiliyorsunuz. Bu süreç içerisinde ben şunu fark ettim; oğlum her an benimle beraber. İnanın en tıkandığım anlarda bile biran Allah rahmetini hemen ortaya seriveriyor, bir anda işler yoluna giriveriyor; bir anda gönlümüze o ferahlık serpiliveriyor. Anlıyorum ki; rabbimiz bizi şehidimize giden o rahmetten nasiplendiriyor. Tabi evladımızın şehit olmasıyla hayatımız çok değişti" diye konuştu.
"Bu vatana ihanet edenler de idam sehpasına alınmalı"
Her on beş günde bir oğlunu mezarı başında ziyaret ettiğini belirten İbrahim Taşdemir, "Şehidimizi ziyaret ediyorum. Başka türlü gönlüm huzur bulmuyor. Bunun yanında devletimizin açıkçası bize olan desteği muhteşem. Şehit ailelerine Başta Cumhurbaşkanımızın, emniyetimizin, devletimizin desteği çok muhteşem. Allah onlardan razı olsun. Bizim evlatlarımız ilk günde söylediğim gibi; 'Bir Hilal uğruna' şehit oldular. Bizim ecdadımız yüzyıllar boyunca Hilal'i, ezanı, bayrağı nasıl yücelttilerse inşallah bu millet aynı misyonla kıyamete kadar bu görevini yerine getirecek aynı şuurla. Dolayısıyla burada benim arzum şudur ki; milli manevi ruh canlı tutulmalı, gençliğe bu ruh verilmeye devam edilmeli. Bunun yanında teröre destek verenler de hak ettikleri cezayı almalı. Benim evladım şehit oldu, kanı yere aktı; onun kanının rengi al bayrağımıza aldı; aynı şekilde bulutun göğe aldığı gibi. Şehitlerimizin kanı al bayrağımızın rengini alıyor biliyorsunuz. Bu vatana ihanet edenler de idam sehpasına alınmalı. Bu devlete, bu millete, bu vatana ihanet edenler idam sehpasına çıkmalı. Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklaması benim yüreğime su serpti. Cumhurbaşkanımız dedi ki; 'Terörle işbirliği yapanlar o makamlarda otursa bile biz gereğini yaparız' demişti. Bu devletin ekmeğini; bu vatana, bu millete, bu devlete ihanet edenler hapishanede de olsa yememeli; bu devletin koltuklarında oturmamalılar. Ben tabi ki bu açıklamayı bir şehit babası kimliğiyle yapıyorum; yüreği yanan bir baba olarak yapıyorum. Bu vatanın sahibi biziz. Bu vatana biz; evlat bedeli verdik, kan bedeli, can bedeli verdik. İnanın o zihniyet bana bir damla su vermiyor. Bu nedenle 'Ya ihanet etme, ya da idam sehpasına çık' diyorum" dedi.
"Üzüntümüz yok, acımız yok"
Diyarbakır'a giderek oğlunun şehit düştüğü alanı yerinde gördüğünü ve oğlunun silah arkadaşları ile sohbet ettiğini belirten İbrahim Taşdemir, son olarak şöyle devam etti:
"Evladımın birliği olan Diyarbakır Özel Harekat Merkezine gittim. Orada evladımın silah arkadaşlarıyla tanıştık. Olayı birebir yaşayan arkadaşlarıyla konuştum. Onun nasıl şehit olduğuyla ilgili olayın akışıyla ilgili bilgi aldım. Oğlumun nasıl şehit olduğunu son anlarına kadar öğrendim. Bu durum açıkçası benim zihnimdeki eksikliği pazılı tamamladı; çünkü oğlumun şehit olduğu noktayı bile gördüm Allah'a hamdolsun. Oğlum 26 tane sahabinin bulunduğu Diyarbakır'da sahabiler gibi şehit oldu elhamdülillah. Zerre kadar hamdolsun; üzüntümüz yok, acımız yok. Tam tersine biz böyle bir evladın babası olmaktan dolayı şeref duyuyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Benim evladım yeryüzündeki milyarları temsil eden bir bayrak için can veriyor; milyonları temsil eden bir millet için can veriyor; dini müvidi İslam için can veriyor, bu vatan için can veriyor. Bundan büyük şeref olabilir mi? Peygamberlikten sonra bir insanın yükselebileceği en yüksek makama ulaştı benim evladım elhamdülillah."