Ermenek davasının ikinci gününde sanıkların dinlenmesinin ardından madende hayatını kaybeden işçilerin aileleri dinlendi. Tek tek hakim karşısına çıkan madenci yakınlarının ortak görüşü ise sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmaları oldu.
“SONDAJ MAKİNESİ ALACAĞIZ DESELERDİ PARMAĞIMDAKİ YÜZÜĞÜ VERİRDİM”
Madende hayatını kaybeden Osman Çoksöyler’in 28 yaşındaki eşi Şadiye Çoksöyler, “Cenne şirketinden şikayetçiyim. En ağır şekilde cezalandırılmaları için davayı takip edeceğim. Sondaj makinesi alacağız deselerdi parmağımdaki yüzüğü çıkarır verirdim. Başka ocaklar açacaklarına bu ocağa bakım yapsalardı. Yeni yasadan dolayı 150-200 lira yemek parası vermemek için aşağıda yemek yiyorlardı. Bizim canımızı yediler. Herkesin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum” dedi.
“ANA HAKKIMIZI ARAMADIN MI DERLERSE OĞULLARIMA NE CEVAP VERİRİM”
Ali ve Kerim Haznedar’ın annesi Saadet Haznedar ise, “Benim çocuklarımı göz göre göre götürdüler. Çocuklarımı zorla indirdiler aşağıya. İkisinin davalarını da ölünceye kadar peşini bırakmayacağım. Hepsinin cezalandırılmalarını istiyorum. Sondaj makinesi olsaydı çocuklarım kurtulurdu. Hak ettikleri cezayı vermezseniz sizden de hakkımı alırım. Onlar nasıl can verdiyse bunlar da öyle can versin. Öbür tarafta hakkımızı aramadın mı ana derlerse ben oğullarıma ne cevap veririm” diye konuştu.
Baba Şükrü Haznedar da, “Önceden tedbir alsalardı. 38 gün ocakta kaldım. 38 gün harita aradım bulamadım. Şimdi mahkemede ortaya çıktı. Yavrularımıza bile bile suikast yaptılar. En ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyorum” dedi.
Kerim Haznedar’ın eşi Zahide Haznedar, “3 aydır maaşlarını vermediler. Şimdi evlere gidip para teklif ediyorlar. Bu parayı nerden bulmuşlar sorar mısınız. Bunların da suda boğulmasını istiyorum” dedi.
Ali Haznedar’ın eşi Fadime Haznedar, “Önce yüce Allah’ın sonra sizin adaletinize güveniyorum. Benim 4 tane yetimim var. Benim yavrumun böbreğini aldılar. Dün ameliyattan çıktık buraya geldik. Biraz insafları varsa itiraf etsinler suçlarını. ‘Biz suçluyuz’ desinler. Hepsinden şikayetçiyim” şeklinde konuştu.
MADENCİ BABASI: “BU TOPRAĞIN BİR DE ALTI VAR”
Madende hayatını kaybeden işçilerden Ömer Cansu’nun babası Hüsnü Cansu, “İnsan hakları var diyorlar. Şurada bir hayvan düşse ya araba gelir ya da helikopter çağırırlar. Kömürün, pisliğin içinde ekmek yiyen insanlara bu yapılır mı? Başbakan bin 800 lira maaş verdi. Bu maaşı vermeyiz dediler. 40 günün içinde kömürü bitirmişler. Çoban, işçi, emekçi bulmuşlar kömürü çekmişler. Biz de her dakika her saniye acı çekiyoruz. Daha 22 yaşındaydı bana bakacak olan oydu. Devlet olmasaydı bizim cenazemiz yerde kalacaktı. Hiç vicdan diye bir şey yokmuş bunlarda. 18 kişiye, analara, babalara yazık değil mi? Varsın yalan söylesinler. Bu toprağın bir de altı var. 39 gün öldük öldük dirildik. Onlar da cezalarını çeksinler” ifadelerini kullandı.
Anne Pakize Cansu ise, “Bu adamlara en ağır cezayı vereceksiniz toprağın altındaki yavrularımız da rahatlayacak. Ölene kadar davamın arkasındayım” dedi.
“İZİN VERİN BOĞALIM BUNLARI”
Mehmet Özcan’ın eşi Fatma Özcan gözyaşları içinde, “Bile bile ihmalle bu kazanın olmasına yol açanlardan şikayetçiyim. Size ve adaletinize güveniyorum” şeklinde konuştu.
Mehmet Tokat’ın kardeşi Mustafa Tokat, “15 bin lira için insanların canlarını hiçe saydılar. Can güvenliği almadan insanları orada çalışırdılar. Hepsinden şikayetçiyim” diye konuştu.
Hüseyin Çolak’ın eşi Hür Çolak da, “Hepsinden şikayetçiyim. Bana para teklifettiler. Ben para istemiyorum, can istiyorum. İzin verin boğalım bunları burada” diyerek acısını dile getirdi.
Bahri Üzer'in eşi Dursun Üzer de, “Sonuna kadar şikayetçiyim. Saffet Uyar’ın kardeşi geldi para teklif etti. Paraları yok madem altlarındaki son model arabalara nasıl biniyorlar. Onlar da nefes alamasınlar” şeklinde konuştu.
Mahkeme, dinlenmeyen ailelerin çarşamba günü dinlenilmesiyle devam edecek.