18 Nisan tarihinde Diyarbakır’dan Tunceli’ye gitmek üzere kalkan ve yoğun sis ve rüzgardan dolayı Munzur Vadisi civarlarında irtibatın kesildiği helikopter düşmüş, helikopterde bulunan 7 polis, 1 hakim, 1 astsubay, 3 personel hayatını kaybetmişti. Düşen helikopterin pilotu emekli Albay Dilaver Karsavuranoğlu da şehit olmuştu.
Şehidin ailesi o günden sonra, Çankırı Şabanözü ilçesine bağlı Karahacılar köyündeki baba evinde bir odayı şehidin kalan hatıraları ile donattı. Şehadetinden sonra baba evine gönderilen kıyafetleri, kalemleri, plaketi ve resimlerini odaya yerleştirildi.
Anne Gülhanım Karsavuranoğlu, her gün odada saatlerce oturup oğlundan kalan eşyalarını öpüp kokluyor. Şehidin annesi Gülhanım Karsavuranoğlu, "Liseden sonra askeri harp okuluna girdi. Harp okulu bitince teğmen olarak bölük komutanlığı yaptı Siirt’te, Hakkari’de, Mardin’de. Bölük komutanlığından havacılığa geçti helikopter pilotu olarak. Helikopter pilotu olarak bayağı çalıştı. Her yere gidiyordu gece-gündüz. Daha sonra emekli oldu albay olarak. Ondan sonra bana ‘anne beni emniyetten istiyorlar, ben oraya gidiyorum’ dedi. Ben de ‘yavrum gitme gel artık gözümüzün önüne, ben senden çok korkuyorum’ dedim. O bana ‘Anne sen hiç korkma, benim ilk geleceğim yer senin yanın. Ben o helikopteri söker geri takarım’ dedi. Sonrasında emniyete gitti. Seçim dolayısıyla sürekli gezdi" dedi.
Oğlu şehit olmadan önce gördüğü bir rüyayı anlatan acılı anne, "Rüyamda teröristler beni ensemden vurmuşlardı. Daha sonra ben ölmemişim, beni tekrardan vuracaklardı. O esnada bir ses geldi. ‘şu cam kırık oradan kaç’ diye. Ben o cama nasıl sığayım, orası küçük dedim. ‘arka tarafı daha büyük oradan kaç’ dediler" diye konuştu.
"O GÜN BANA BİR HALLER OLDU"
Anne Gülhanım Karsavuranoğlu şöyle devam etti:
"O günün sabahında bana bir haller oldu. Ne yemek yiyebildim ne su içebildim. Televizyonun karşısında oturdum, o esnada haberlerde ‘Tunceli’de helikopter düştü’ diye bir haber geçti. Birden bağırdım ‘eyvah oğlum’ diye. Helikopter Diyarbakır’dan kalktı diye söylenince ‘bu benim oğlum’ dedim. O zamanlarda Diyarbakır Emniyetinde çalışıyordu. Daha sonra bizi Ankara’da Havacılık Daire Başkanlığına çağırdılar. ‘bize haber gelecek, siz sakin olun’ diye. Daha sonra odaya doktorlar girdiler ‘ben sordum hani benim yavrum gelecekti’ diye."
"TRAFİK EKİPLERİ BİZİ DURDURDU"
Şehit Dilaver Karsavuranoğlu’nun kardeşi Bülent Karsavuranoğlu ise, "Annem o gün televizyon karşısında öyle bağırınca hemen yanına gittim. Diyarbakır Emniyetini aradım ağabeyimin durumu ne öğrenmek istiyorum diye. Telefonu açan ‘şuna bağlayım’ diyordu. Bağladığı kişi ‘arkadaşına bağlıyorum’ diyordu en son Diyarbakır Emniyet Müdürü ile görüştüm. O da ‘Ağabeyin profesyonel bir pilot. Nerede ne yapacağını bilir. Kullandığı helikopter son teknolojiye sahip. Endişelenme sen’ dedi. Telefonu kapatır kapatmaz anneme dedim ‘anne hadi Diyarbakır’a gidiyoruz ağabeyimi görmeye, gözümle görmeden inanmam’ dedim. Ve yola çıktık. Yolda giderken Ankara Gölbaşı’na geldiğimizde trafik ekipleri tarafından durdurulduk, siyah bir araca bindirildik daha sonrasında Havacılık Daire Başkanlığına gittik. Orada bize ‘merak etmeyin ilk haberi biz alacağız’ dediler. ‘Bir şey olmamıştır’ dediler. Yarım saat sonra odaya doktorlar girdiler anneme, ‘anneciğim sen şuradan bir hap alır mısın, su alır mısın’ diye sordular. Benim tansiyonumu ölçtüler. Daha sonrasında Havacılık Daire Başkanlığı şehit olduğunun haberini verdiler. Yani dünya yıkıldı o an başımıza. Allah’ın takdiri. Ağabeyim bir kahramandı. Gururla söylerdim onun adını. Ömrünün 20 yılını havada geçirdi. Ayakları yere basmadan öldü. Allah onunla birlikte şehit olan herkese de rahmet etsin. Yüce kitabımızda da anlatıldığı gibi altından ırmaklar akan saraylarda yaşatsın onları" ifadelerini kullandı.
"İSMİNİN YAŞATILMASINI İSTİYORUZ"
Karsavuranoğlu, "Ağabeyim büyük bir kahramandı. Hem rütbesi olarak hem de emniyette çalışmasından dolayı Çankırı’da bir ilkti. Biz isminin yaşatılmasını istiyoruz. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan ricamız, ağabeyimin ismini Şehit Albay Dilaver Karsavuranoğlu diye Ankara Çubuk arasında herhangi bir köprüye verilmesini istiyoruz. İsmini kullanırlarsa bu şekilde bizi çok memnun etmiş olurlar. Çünkü biz onu yaşatmak istiyoruz. Ayrıca ağabeyim şehit olalı 6 ay oldu. Hala şehitlik mazbatası verilmedi. Bu durum bizi üzüyor. Bu durumun düzeltilmesini istiyoruz. Ayrıca ağabeyim için mezarına bir anıt yapılmasını istiyoruz. Bize destek olurlarsa bu konuda çok seviniriz."
(Hilmi Çelikel/İHA)