Ankara
Utku, bir global ilaç ve tıbbi ürünler şirketi tarafından, 13 Eylül Dünya Sepsis Günü dolayısıyla bir otelde düzenlenen basın toplantısında konuştu.
Toplantının sepsis hastalığı konusunda farkındalık yaratmak amacıyla 4 yıl önce başlatılan "Farkına Var, Hayat Kurtar" kampanyası çerçevesinde düzenlendiğini anlatan Utku, sepsisin vücudun herhangi bir bölgesinde gelişen ağır enfeksiyon sonucunda bağışıklık sisteminin verdiği yoğun tepki nedeniyle organ yetmezliğinden ölüme kadar uzanan ciddi ve acil müdahale edilmesi gereken durum olduğuna dikkati çekti.
Hastalığın kötü beslenme, bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen hayat tarzı, yoğun antibiyotik kullanımının da içinde olduğu birçok sebebi bulunduğuna işaret eden Utku, "Sepsis asla basit, standart bir enfeksiyon değil, esas olarak enfeksiyonun tetiklediği çok sayıda organ sisteminin etkilenmesi nedeniyle hayati tehdidin oluştuğu bir hastalık tablosu." ifadesini kullandı.
Utku, vücut ısısında ateş veya düşük sıcaklık gibi değişimler, aşırı titreme, kas ağrısı, konuşma bozukluğu ve zihin bulanıklığı, şiddetli nefes darlığı, bir gün boyunca idrara çıkamama ve cildin beneklenmesinin sepsisin başlıca belirtileri arasında olduğunu belirterek, "Bu durumlardan herhangi biriyle karşılaşılması durumunda acil olarak doktora başvurulmalıdır. Erken tanı ve doğru tedavi hayat kurtarıcı olacaktır. Sepsis tedavisinde her saniye değerlidir." diye konuştu.
"Hastalığın erken tanınması çok önemli"
Prof. Dr. Utku, sepsinin başlıca ölüm nedenleri arasında yer aldığına dikkati çekerek, "Sepsis, dünyada her beş ölümden biriyle ilişkilendiriliyor. Tedavi edilmezse sebep olduğu septik şok ve çoklu organ yetmezliği ile dünyadaki gerçekleşen tüm hastane ölümlerinin bir numaralı sebebi olmaya devam ediyor." dedi.
Bu açıdan erken tanı ve erken tedavinin hayati önem taşıdığını anlatan Utku, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sepsis erken tanı ve acil tedavi gerektiren bir hastalık. Hastanın yoğun bakıma hızla alınıp, tedaviye hemen başlanması gerekiyor, aksi halde ölüm tablosu ortaya çıkıyor. Bu nedenle tüm sağlık birimlerinde hastalığın erken tanınması çok önemli. Erken tanı ve tedaviyle ölüm oranları yüzde 80 oranında engellenebiliyor. Antibiyotik tedavisinin bir saat gecikmesi bile hastanın yaşam şansını yüzde 7,6 oranında azaltıyor."
"Servislerde 'NEWS Erken Uyarı Sistemi' kullanılması öneriliyor"
Prof. Dr. Tuğhan Utku, sepsisin önüne geçmenin en önemli yolunun enfeksiyonu önlemek olduğunu belirterek, aşılanma, temiz su kullanımı, el hijyeni, hastane kaynaklı enfeksiyonların önlenmesi ve farkındalığın başlıca önlemler arasında yer aldığını söyledi.
Bu nedenle sepsisin klinik tanısının hızlandırılması amacıyla son sepsis tedavi kılavuzunda "NEWS Erken Uyarı Sistemi"nin kullanımının önerildiğini kaydeden Utku, bu sistemin hastanın bazı belirtilerini analiz ederek uyarı verdiğini anlattı.
Servislerde bu sistemin kullanılmasıyla daha erken tanı ve yoğu bakım ünitelerinin daha hızlı devreye girmesinin sağlanabileceğini vurgulayan Utku, sepsisin sadece sağlık çalışanları değil, vatandaşlar tarafından da tanınmasının çok önemli olduğunu söyledi.
"Hiçbir antibiyotiğin etki etmediği hasta sayısı maalesef giderek artıyor"
Çok sık, gereksiz yere antibiyotik kullanmak, hekimin önerdiği ilaç tedavisini bitirmemek gibi sebeplerle ortaya çıkan antibiyotik direncinin sepsis açısından ciddi risk olduğuna dikkati çeken Utku, şunları kaydetti:
"Sepsis kaynaklı ölümlerin en önemli sebeplerinden biri antibiyotik direnci. Bu direnç, enfeksiyonların tedavi edilebilmesini engelliyor. Yoğun bakımlarda yatan hastalar içinde hiçbir antibiyotiğin etki etmediği hasta sayısı maalesef giderek artıyor. Enfeksiyonların antibiyotik harici bir ilaçla tedavi edilme şansı da yok. Direncin en önemli sebebi de uygunsuz antibiyotik kullanımı.
CDC'nin verilerine göre, günde 100 insan antibiyotik direnci nedeniyle ölüyor. Bu 2023'te yılda 700 bin kişiyken 2050'ye gelindiğinde bu oranın yılda 10 milyona ulaşacağı öngörülüyor."
Prof. Dr. Utku, sepsis gelişme riskini dikkate alarak, özellikle 60 yaş üstü bireylerin ve 1 yaştan küçük çocukların antibiyotik kullanımlarında çok dikkatli olunması gerektiğini söyledi.
Kurtulanların yüzde 50'si "post sepsis sendromu" ile karşı karşıya kalıyor
Sepsis sonrası hayatta kalan kişilerin hem fiziksel hem de psikolojik bazı sorunlarla da mücadele ettiğini anlatan Utku, "Sepsisten kurtulan kişilerin yüzde 50'ye yakını 'post sepsis sendromu' olarak adlandırdığımız fiziksel ve psikolojik uzun vadeli sağlık sorunlarına yol açan tabloyla karşılaşıyor. Erken tanı ve tedavi bu zararları en aza indirmek açısından da çok önemli." dedi.
Post sepsinin yürüyememe, günlük aktivitelere katılamama, günlük bazı basit şeyleri hatırlayamama gibi durumlarla seyrettiğini dile getiren Utku, ayrıca böbrek fonksiyon bozukluğu, karaciğer, solunum, kardiyovasküler ve nörolojik fonksiyon bozukluklarının ortaya çıkabildiğini kaydetti.
Sepsisin tedavi maliyetlerinin de yüksek olduğunu söyleyen Utku, dünyada sepsis hastalığı için harcanın paranın sağlık bütçesinin yüzde 2,65'ine denk geldiğini ifade etti.