25 yılı aşkın süredir ekranlarda izlediğimiz oyuncu Simge Selçuk, pozitif ve sevgi dolu hayatının kapılarını gazetemize açtı. Ferhunde Hanımlar’ın Yoncası, Ayrılsak da Beraberiz’in Serpil’i, Küçük Kadınlar’ın Tezer’i, Avrupa Avrupa’nın Matmazel’i, Güzel Köylü’nün Nihal’i ve şimdilerde Kalbimdeki Deniz’in Raşel’i olan Simge Selçuk, sorularıma içtenlikle cevaplar verdi...
Günleriniz nasıl geçer? Bir rutininiz var mıdır?
Aslında öyle rutin düzenlerim yok. Çünkü set başladığı zaman kafanızda planladığınız gibi olmuyor Yani setin belirlediği günlere göre hareket ediyorum. Şimdi sezon tatiline girdik. O yüzden çok rahat. Tatil planları yapmaya başladım. Kendime zaman ayıracağım.
Bu hayattaki amacınız nedir?
Bu hayattaki amacım ilk başta bu dünyaya gelmişim bu bana bir ödül diye düşünüyorum. Bunu en güzel şekilde hem kendime hem dışarıya faydalı. Mesleğimin dışında insan olarak içime sinen şekilde vicdanımla çok fazla karşı karşıya getirecek olaylar yaşamadan güzel bir şekilde yaşamak istiyorum. Tabiki bütün hayatımız boyunca hayattaki amacımızı hepimiz sorguluyoruz.
Olaylar karşısında nasıl tepkiler verirsiniz?
Zaman zaman sinirleniyorum. Eskiden daha çok sinirlenirdim. Şuanda daha ılımlı ve anlayışlıyım. Empatimin biraz daha güçlendiğini hissediyorum. Her geçen yıl olgunlaşıyor insan bu doğru. Belli kurallarım var. Kuralsız, havai, hovarda yaşayan bir değilim. Hippi tarzı yaşayan biri değilim. Hiç uyuşmaz öyle insanlarla da elektriğim pek.
En önemli kırmızı çizginiz nedir?
Herkesin birbirine karşı dürüst olması en baştada kendine karşı dürüst olması. Şu dönemde hele ki insanlar kendi menfaatini düşünüyor.
25 yıla yakındır ekranlardasınız. Neden hiç sinemada göremedik sizi?
Sebebi yok kısmet. Dizi kadar yoğunlukta bir teklifte gelmedi. Onu mu seçsem bunu mu seçsem durumuda olmadı. Malum çok fazla film çekilmediği için. Bana gelen teklifleride beğenmedim. Sinemaya daha hassas bakıyorum. İyi bir şey olsun istiyorum.
Kalbimdeki Deniz gibi başarılı olmuş bir diziye sonradan dâhil olmak risksiz mi?
Keşke başından itibaren dâhil olsaydım. Başlayan bir diziye sonradan dâhil olmak biraz tedirgin edici. İnsanlar kişileri çok benimsiyor. Sevmediklerini dahi. Artık evlerinin bir misafiri oluyor. Ben sonradan girdim seyircinin kabul etmesi birazcık zaman istiyor. Ekipte herkes birbirini tanıyor. Bu anlamda gerçekten çok şanslıyım. Çok güzel bir ekip. Hiç yabancılık çekmedim.
Şuan bir bakıma şans sizin için dizi tutacak mı kaygınız yok.
Yani bu reytingler çok değişebiliyor. Yeni diziler başlıyor. Seyirci ona kayabilir. Senaryonun her zaman sıcak ve canlı yürütülmesi gerekiyor. Bu anlamda Raşel karakteri daha önceki bölümlerde işleniyordu. O bakımdan birazda kabul ettim. Konu kısıra gidiyor ve şuraya bir karakter sokalım değildi. Zaten vardı gelecekti o yüzden güvendim senaryoya.
Raşel karakteri nasıl biri?
Raşel çok duygusal. Duygularını tam yaşayamamış. Ailesi yüzünden duygularını bastırmış.18 yaşında Mirat ile bir ilişki yaşamışlar. Ailesi onaylamamış. Daha varlıklı bir aileymiş. Zoraki olarak ayırmışlar. Seneler boyunca evlenmiş olsa da içinde yaşamış. Mecburiyetten bir hayat yaşamış. Hep Mirat’ı aramış. Bu anlamda acıdığım üzüldüğüm bir karakter.
Siz böyle bir durum yaşadınız mı hiç?
Yok yaşamadım. Duygularımı çok fazla bastırmam.
Sete girmeden önce veya sonra mutlaka yaptığınız bir şey var mı?
Girmeden önce dua ederim.
Müzik ve Sahne Sanatları okumuşsunuz.
Bilkent’te Tiyatro bölümü Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi olarak geçiyor.
Müzik eğitimi aldınız mı?
Bütün oyuncular müzik eğitimi alır konservatuarda.
Sesiniz nasıl?
Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Hep söylerim. Ama ortamda söylemişliğim yok heyecanlanırım. İnanılmaz mutlu olurum. Şarkı söylemeyen insana çok garip bakarım. Müzik bize verilmiş bir hediye. Ama ablam hep nolursun sus sana para vericem der. O yüzden bilmiyorum sanırım sesim kötü.
Bir enstrüman çalıyor musunuz?
Kemana başlamıştım. Kemanı dinlemeyi çok seviyorum. Çalmayı da çok istiyordum. Dedim başlayayım. 7 yaşından başlanıyor aslında o tutuşu öğrenmek için. Zarar verebiliyor aksi takdirde. Güzel gidiyordum. Parmağımın tendonunu kopardım. Parmağım kopma noktasına gelmişti. Baya takmıştım. 6-7 saat durmadan keman çalışıyordum. Bir şeye takınca sonuna kadar yapmak isterim. Parmağımı baya eğemiyordum. Şuan hareket ettirebiliyorum. Tekrar başlayacağım.
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?
Bir kere herkes oyuncu doğuyor çocukluktan itibaren. Oyunlarla başlıyoruz. Herkesin içinde bir oyunculuk dürtüleri var. TRT’nin 1982’de Çocuk Saati vardı. Oraya girmiştim. Radyo tiyatrolarında kullanmak üzere çocukluktan itibaren eğiten bir birimdi bu. 7 yaşından beri dublajla başladım. Küçüklükten itibaren çocuk rolleri. Zaten hep tiyatrocuların içinde büyüdüm. Ankara radyosunda büyüdük. Hep emelim ya tiyatro ya resimdi.
Resim şimdi çiziyor musunuz?
Yani kendimce bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Resim yaptıkça gelişen bir şey. Yani yeteneğim yok diyenler bir yapmaya başlasa. Okul zamanlarında senelerce bütün sınıfın resimlerini ben yaptım. Herkesin seviyesine göre yapmaya çalışırdım.
Tiyatroyu bıraktınız mı?
Yok, bıraktım diye bir şey söz konusu değil. Vodvil tarzını severim ama sıkıldım oynamak istemedim. Hep aynı vodvilde ilişkiler hep karmaşık. Ben böyle daha klasikleri oynamak istedim. Sonradan da dizi ile beraber çok zor oluyor. Tiyatroda 3 ay falan ciddi bir prova yapmanız gerekiyor. Ekip işi olan bir şey. Dizi gibi değil sahnem çekildi gideyim diye bir şey yok.
Tiyatro kökenli olmanın bir artısı var mı?
Tiyatro yapan insanlar daha disiplinli oluyor. Orda bir emek var bekliyoruz çalışıyoruz falan. O rolle konsantre olmak dingin sakin beklemek. Gençler içinde söylüyorum o disiplini almak gerek. Hamurunuz mayanız daha sağlam oluyor. Bir anda gelen bir şöhret olmuyor. Amacınız sadece oyunculuk oluyor. Aman TV çıktım aman fanlarım durumları olmuyor. Ekip olarak o sahneyi oyunu kaldırmaya çalışıyoruz. Tiyatro insanın kişiliğini sağlamlaştırıyor.
DİZİ BİTİNCE OYUNCU UNUTULUR
İlk ünlü olduğunuzu ne zaman anladınız?
Ah ben ünlü oldum artık diye uyanmadım hiç. Ne zaman izlenen bir dizi olsa o zaman dönüp herkes bakar. Gözlükler şapkalar falan takılmaya başlanır. Dizi biter herkes unutur. Popülarite dizinin dönemine göredir.
Sabun köpüğü gibi olmamak için izlediğiniz bir yol var mı?
Şöhret dünyası içinde ben zaten öyle bir insanım yaşantıma dikkat ediyorum. Gece hayatım yoktur. Hep iyi işler tercih etmek. Sabun köpüğü gibi olanlar bir anda parlayıp söneneler var. Sansasyonel bir şey ile gündeme gelirler sonra biter. Öyle bir hayat istemiyorum. Ay parlayayım herkes benden konuşsun gibi bir şeyim yok. Ben daha içe kapanık utangaç bir insanım.
Şöhret için mi? Para için mi? Sadece oyunculuk aşkı ile oynayanlardan mısınız?
Ben böyle kendimin beğenmesine takığım. Kendimi izlerken içime sinecek böyle hakikaten seyirci beni görsün sevsin beğensin diye değil. Oturur izlerim keşke şurasını şöyle oynasaydım derim. Hep onları düşünürüm. Kendimi izlemeyi hiç sevmem heyecanla izlerim. Hep eleştiririm. Ama izlemek zorundayım. Şöhret için bir şey yapmıyorum. %70 oyunculuk için %30 para için.
Yüksek bir ücret teklif edildiğinde ne yapıyorsunuz?
Eğer ki içime sinmiyorsa. Parasız kalırım oynamam daha iyi diyorum. Rolleri kabul ederken parayı düşünmüyorum.
Bu aralar dizilerde bir eskiye dönüş var. Eski dizilerinizden biri tekrar çekilmesini ister misiniz?
İsterim.
Hangisi?
Hepsi özel hepsi kıymetli. Ferhunde Hanımlar’da mesela en eskisi. Onda anne rolünde olurum şimdi çekilse.
Size gelen rolleri geçirdiğiniz bir süzgeç var mı?
Bir komedi oynayıp sonra dram olsun istiyorum. Bu diziden sonra bir komedi gelse çok güzel olur. Bu sıralamayla gitmek daha iyi oluyor. Komediyi seviyorum. Doğal diziler böyle daha canlı. Dönem dizisinde hatta aksiyon dizisinde oynayayım. Biz oyuncular doymayız.
Çocukluğunuz nasıl geçti?
Yaramaz bir çocuktuk. Ablamla birlikte evden bile kaçtık. Aşağı sokağa kaçtık. Çok uzaklaşamadık. Ağaçlardan ağaçlara tırmanırdım. Bacaklarım hep yara bere içinde olurdu. Komşunun bahçesinden meyve çalma taş yemek diye bir olay vardı.
Sosyal medya ile aranız nasıl?
Instagram kullanıyorum. Her özel anımı paylaşmam. Bazıları her anını paylaşıyor. Benim öyle selfielerle falan aram iyi değil.
Etrafınızda olmasına katlanamayacağınız insan tipi var mı?
Çok laubali insanları sevmem. Çok konuşan bencil. Fırsat vermeden makineli tüfek gibi konuşan. Negatif her şeyden söylenen. Dert yakınan. Ben hep negatifin ardından pozitif düşünürüm. Kötü şeyler karşısında hep bir hayır olduğuna inanır. Şükür eder dua ederim. Bir şey olmuyorsa o Allah’ın iradesidir. Bir yerden sonra Allah’ın iradesine teslim olmak gerekiyor.
Hayaliniz var mı?
Bir çocuk sahibi olmak anne olmayı isterdim. Çünkü o bir hediye. Bir tiyatro ödülü almak isterim.
Yaptığınız bir çılgınlık var mı?
Gece dalışı yaptım. Aşağıda böyle nefesinin sesini duymak. Suyun altı üstünden daha güzel. 20 küsür metreye kadar daldım. Gençken motoru ve sürati çok seviyordum. Geçenlerde yine bindim bu sefer yavaş yavaş dedim. Anladım ki yaşlanmaya başlamışım.
Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bugünlerde TV’de rastladığım tartışma programlarında rahatsız olduğum bir şey var. Oyuncu bu oyuncu tiyatro yapma diyorlar. Yalancı kelimesinin karşılığında oyuncu kelimesinin kullanılmasına o kadar rahatsız oluyorum ki. Oyuncular yalan söylemez. Yalancıya yalancı deyin. Oyuncular kandırmaz ki.
Çok sinirleniyorum görünce.
TV’de takip ettiğiniz diziler var mı?
Kalbimdeki Deniz, Vatanım Sensin, İçerde ilk 3 bu. Bütün dizileri takip ederim.
İHA