Organ bağışı farkındalığının önemine işaret eden Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ ve Doku Nakil Koordinatörü Hanife Yavuz, Türkiye’de çeşitli korkular ve kaygılar nedeniyle organ bağışının yeterli seviyelerde olmadığını, son yıllarda organ bağışı oranlarının gerilediğini söyledi. Ülkemizde organ naklinin yüzde 85 oranında canlıdan canlıya nakil, yüzde 15’inin ise kadavradan nakil olduğunu kaydeden Yavuz, daha çok bağışla canlı nakillerin azaltılabileceğini ifade etti.
İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen "Organ Bağışı Farkındalık Semineri"nde organ bağışının önemi vurgulandı. Dr. Ralph A. DeFronzo Oditoryumu’nda düzenlenen seminerde önemli bilgiler veren Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ ve Doku Nakil Koordinatörü Hanife Yavuz, yoğun bakımlarda beyin ölümü gerçekleşen kişilerin yakınlarına Türkiye’nin her yerinde bilgilendirme yapılarak organ bağışı konusundaki kararlarının sorulduğunu söyledi. Kişinin bu konuda vasiyeti olup olmaması, organ bağışı sonrası kişinin vücut bütünlüğünün korunmaması ya da çeşitli gerekçelerle organ bağışı konusunda kaygılar yaşandığını kaydeden Yavuz, “Kişinin hayattayken organlarını bağışladığını söylemesi aslında bir vasiyettir. Organ bağışı ile ilgili olumlu ya da olumsuz kararınızı sağlığınızda yakınlarınızla paylaşınız. Organı bağışlanan kişinin vücut bütünlüğüne saygı gösterilir ve korunur. Organ alımı ameliyathane koşullarında uzman bir hekim tarafından gerçekleştirilir. Sıradan bir ameliyattan görünüm olarak farklı değildir” dedi.
Yavuz, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organ naklinin caiz olduğunu açıkladığını da hatırlattı. Organ naklinin canlıdan canlıya ve ölen kişilerden olmak üzere iki şekilde olduğunu belirten Hanife Yavuz, “Canlıdan canlıya böbreklerden biri ya da karaciğerin bir parçası nakledilebilir. Kalp, akciğer, ince bağırsak gibi pek çok hayati organ nakli ölen kişilerden mümkün olmaktadır. Ülkemizde böbrek, kalp, karaciğer, pankreas, akciğer, kemik, kemik iliği, ince bağırsak, kalp kapağı, kornea, tendon, deri, yüz nakli, rahim nakli, el kol ayak nakli, paratiroid bezi ve kıkırdak nakli yapılmaktadır” diye konuştu. "Son yıllarda organ bağış oranı düştü"
Yılda yaklaşık 2 bin 500 kişinin organ nakli beklerken hayatını kaybettiğini belirten Yavuz, son yıllarda organı bağışlanan kişi sayısının azaldığını ifade etti. Hanife Yavuz, “2019 yılında 2 bin 309 beyin ölümü gerçekleşirken, 619 kişinin organları bağışlanmıştır ve organ bağışı oranı yüzde 26 olmuştur. Son yıllarda bu oranlardaki düşüşler dikkat çekmektedir. 2022’de bin 687 beyin ölümü gerçekleşirken, organları bağışlanan kişi sayısı 285 olurken, organ bağışı oranı yüzde 17’ye geriledi. 2023’te ise bin 642 beyin ölümü gerçekleşirken, 235 kişinin organları bağışlanmıştır. Organ bağışı oranı ise yüzde 14 olmuştur” dedi. "Daha çok bağışla canlı nakilleri azaltabiliriz"
Türkiye’de yılda ortalama 3 bin 500-4 bin kişiye organ nakli yapıldığını belirten Hanife Yavuz, “Bunların da 3 bin 500’ü canlıdan nakil oluyor maalesef. Kişiler organlarını yakınlarına veriyor. Bu istediğimiz bir şey değil, bir insanın ameliyat edilmesi için tıbbi bir gerekçe lazım. Bu bir gerekçe değil. Organını veren kişinin de gelecekte o organa ihtiyacı olabilir. Bir tarafta ise vefat eden kişiler var. Onların organları toprağa gidecek. Daha çok bağışla canlıdan nakilleri azaltabiliriz. Dünyada canlıdan nakilde birinci sıradayız. Bu övünülecek bir durum değil maalesef” dedi. Kadavradan nakil oranı yüzde 15
Türkiye’de organ naklinin yüzde 85 oranında canlıdan canlıya nakil, yüzde 15’inin ise kadavradan nakil olduğunu kaydeden Hanife Yavuz, “Organ bağışının fazla olduğu ülkelerde bizde yüzde 15-20 olan kadavradan nakil oranı onlarda yüzde 85-90. İran’da bağış oranları yüzde 65-70. Orada organ bekleme listesinde neredeyse hasta yok. Çünkü bağış o kadar çok ki hastalar beklerken nakil olma şansı elde ediyor” dedi.